ABD Başkanlarının her 24 Nisan’da sarf ettiği sözler, Türk-Amerikan ilişkilerinin en önemli konularından biridir. Bu yılın 24 Nisan’ı da diğerleri kadar önemlidir. Hatta bu yıl, Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’ın T.C. Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan’ı katleden terörist Hampig Sassounian’ın şartlı tahliyesinin kabulünü reddetmek için temyize gitmeyeceğinin Taşnak Partisini temsil eden Amerika Batı Bölgesi Ermeni Ulusal Komitesi (The Armenian National Committee of America-Western Region – ANCA-WR) tarafından açıklanması ile daha da duyarlılık kazanmıştır[1]. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’ın 24 Şubat 2021 tarihinden itibaren temyize gitmek için 60 günü olmasına rağmen, kongreye de yansıyan, Ermeni yanlıların siyasi baskıları yüzünden çok hızlı bir şekilde karar verdiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamanın ardından daha önceden belirlenmiş duruşma tarihi 2 Temmuz 2021 geçerliliğini yitirmiştir. Terörist Sassounian’ın kırk beş gün içinde salıverilmesi söz konusu olmaktadır. Salıvermenin 24 Nisan’a denk getirilmesi de ihtimal dışı değildir. Kongreden 29 Ekim’de Türkiye karşıtı karar çıkartan bir zihniyetten bu da beklenebilir.
Sassounian’ın tahliye edilmemesi için çok sayıda geçerli sebep vardır. Maktul bir T.C. diplomatı olarak değil, insan olarak düşünüldüğü zaman da bu sebepler geçerlidir. Zira bir insanı öldürmek için ateş etmekle canice öldürmek arasında büyük fark vardır. Sassounian’ın canavarca saldırısı ve bundan hiçbir pişmanlık duymadığını söylemesi, tekrar olsa tekrar yapardım demesi tahliye edilmemesi için geçerli sebeplerdir. Bunların yanında hukuki gerekçeler de bulunmaktadır.
TASC Eşbaşkanı Avukat Günay Evinch, ABD’deki yargının siyasallaştığına dikkat çekerek, Vali’nin mahkumiyetin devamı için herhangi sebep gösterebilmesinin yeterli olduğunu söylemiştir. Bu durumda kimse Vali’nin ifadelerine karşı çıkamaz. Çelişkili ifadeler olsa dahi Vali’nin ifadesi esastır. Burada çelişkili bir ifade öz konusu olmayıp, Vali Newsom, mahkemeye gerekçe olarak San Quentin Eyalet Cezaevinin akıl sağlığına ilişkin raporunu sunmuştur. Rapora göre, Katil Sassounian’ın serbest bırakılmasının toplum güvenliği için tehdit oluşturacağı ifade edilmektedir. Oysa yargıcın bu derece önemli bir delili görmezden geldiği anlaşılmaktadır.
ABD’li Avukat Günay Evinch açıklamasında, Sassounian kararından derin bir üzüntü duyduğunu dile getiren ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın, Sassounian’ın serbest bırakılmaması için bir yol daha bulunduğunu ifade ettiğine dikkat çekmektedir. Bakan Blinken, Sassounian’ın tahliye kararının hemen ardından tekrar tutuklanabileceği olanağını söylemiştir. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri Ceza Hukukunun 18inci maddesinin 1116. fıkrasına dikkat çekmiştir[2]. Bu maddeye göre, bir diplomatı öldürmek suçtur ve bu suçun cezası ömür boyu hapistir. Bu madde de görmezden gelinmektedir. TASC Eş Başkanı Evinch, 2013’ten beri hem Kemal Arıkan’ın ailesinin hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin tahliye duruşmaları ile ilgili bilgi almada güçlük çektiğini ifade etmiştir. Hatta 2019’daki yedinci duruşmanın, duruşmadan yalnız iki hafta önce öğrenildiğini aktarmıştır. Bu tutumun mahkûmu serbest bırakmak için sergilendiği açıktır.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın ifadelerinden biri de ABD diplomatlarını öldüren teröristlerin ömür boyu hapis cezası aldığını söylemesidir. Mahkûm edilen teröristleri bu ülkelerin kesinlikle tahliye etmemelerini gerektiğini vurgulamakla kalmamış, aksi bir durumda bunun bedeli ödeyeceklerini söylemiştir. Fransa ve Yunanistan bu durumda iki ülkedir. Her iki ülkede de ABD diplomatlarının katleden mahkumlar bulunmaktadır.
Geçen yıl Ermenistan Dışişleri Bakanı, sözde Ermeni soykırımının tanınmasının ve kınanmasının birkaç neslin ve tüm Ermenilerin ortak çalışması olduğunu söylemiştir. 105 yıl sonra Ermeni halkının adaletin yeniden tesisi için savaşmaya devam ettiğini ifade etmiştir[3]. Ermeni halkı için genelleme yapmasak da Taşnaksutyun-ARF etkisi altındaki Ermeni Diasporasının bu konudaki düşmanca tutumu dikkat çekmektedir. Katil Sassounian’ın terör örgütlerinin destekçisi olan Taşnak Partisinin güdümündeki ANCA-WR için bir kahraman gibi görüldüğü bilinmektedir.
Kendi diplomatları öldürüldüğü zaman mahkumların bulunduğu ülkelere tehditler savuran ABD’nin bu konuda geçerli deliller olmasına rağmen, kendi hukukunu hiçe sayması, uluslararası bir teröristi salıvermeye can atması “teröre karşı savaş” söyleminin içinin boş olduğu anlamına gelecektir. ABD’nin hukukçuları ve üst düzey siyasetçileri, dünyaya demokrasi, hukuk, adalet mesajları verirken kendi iç uygulamalarına özenli olmaları gerektiğini hatırlamalılardır. Mahkumiyetin devamlılığı konusunda tüm deliller ve gerekçeler Arıkan ailesinden ve Türkiye Cumhuriyetinden yanayken böyle bir karar almak, Türkiye’yi ötekileştirmek, Ermenilerin hukuksuzluklarına göz yummak adaleti hiçe saymaktır.
Özellikle ABD – Rusya geriliminin arttığı bu günlerde ABD’nin bir NATO müttefikine karşı CSTO üyesi olan Ermenistan’ı neden hala savunduğunu anlayabilmek mümkün değildir. ABD’nin Türkiye’nin güneyinde açık bir şekilde terör faaliyeti gösteren örgütleri desteklemesi, Sassounian kararı ile birlikte kamuoyunda Türkiye karşıtlığı dışında bir yoruma yer bırakmamaktadır. Bu gelişmelerin ışığında ABD Cumhurbaşkanının 24 Nisan’da yapılması mutat hale gelen beyanı, bugüne değin olduğu gibi tek taraflı ve Ermeni yanlısı olacaksa, Türkiye – ABD ilişkilerini maalesef zor ve karanlık günler beklemektedir.
Önceki makale için:
Arıkan'ın katiline tahliye kararı