Gerçekten karanlık bir dönemdi. Kara bulutlar Türkiye semalarını çepeçevre sarmıştı. Emperyalizm, içimizdeki işbirlikçileri ile bütün gücü ile yükleniyordu. Bu topraklar tarihin hiçbir döneminde böylesine ağır bir ihanete tanık olmamıştı. Bir devlet, bütün anayasal kurumları ile kendi ordusunun bıçaklanmasını seyrediyordu…
TARİHİ DİZ ÇÖKMEYENLER YAZAR
Bu ahval ve şerait içinde bir avuç asker ve aydın kahramanca direniyordu. Düşman başarıdan emindi! Çalınan minarenin kılıfı da hazırdı. Son darbe vurulacak ve görev tamamlanacaktı. En güçlü olduklarını düşündükleri yer Silivri’ydi! Silivri düşmanın kalbinin attığı yerdi. Ama beklemedikleri bir gelişme oldu.
Arslan yürekli yiğitler tam da bu alanda öylesine bir karşı taarruz başlattı ki düşman darmadağın oldu! Ahlaki, psikolojik ve durumsal üstünlüğünü kaybetti… Elinde yalan, dolan, sahte belge ve riyakârlıktan başka hiçbir cephane kalmadı.
DÜŞMANIN KALBİNDE SÜNGÜ HÜCUMU
Makûs talihi değiştiren kahramanlardan birisi de Amiral Cem Çakmak’tı. Düşman zafer türküleri söylerken, göz kamaştıran cesareti ile mahkeme kürsüsüne rota çizdi.“Bismillah vira!” diyerek makinelere tam yol ileri komutu verdi. Gözleri çakmak çakmak ışıldıyordu. Kendisinden öyle emindi ki geriye dönüşü olmayan bir seyre çıktığıhemen belli oluyordu. Sadece kendi adına değil, Türk denizcisinin bütün kutsal değerleri adına kavga verdiğinin bilincindeydi.Emirçakabey’lerden, Barbaroslar’dan, Turgut Reis’lerden gelen bir geleneğin günümüzdeki temsilcisiydi. Babası Kıbrıs gazisiydi. Kahramanlık genlerine kadar işleyen bir aile mirasıydı. Salonda çıt çıkmıyordu. Seri manevralarla muharebe düzenine geçti ve ateşe başladı:
Son olarak, hainlik ve ihanetin odağı olan ve dış mihraklara uşaklık eden şerefsizlere sesleniyorum. Bu salondaki koltuklara oturacaksınız ve vatana ihanetten yargılanacaksınız. Bundan kaçışınız asla mümkün değildir!”
SÜRECİN DÖNÜM NOKTASI
Tarihe geçen bu sözlerinden sonra salon yıkıldı! Bu bir dönüm noktasıydı. Mahkeme salonuna artık hüzün değil, 29 Ekim coşkusu hâkimdi. Kazandığımız an işte o andı! Bizler ve ailelerimiz için dava bitmişti. Artık bir ceza davası görülmeyecekti. Vatan ve millet için, ne pahasına olursa olsun ölümüne bir mücadele verilecekti. Öyle de oldu!
O gün duruşma sonunda ailelerle vedalaşma olağanüstü coşkuluydu. Eş ve çocuklarımız, akrabalarımız, dostlarımız mahkeme sonrasında asla ayrılmıyordu. Otobüsleri görebildikleri bir alanda toplanıyor ve geçerken bizleri çılgınca alkışlıyordu.Otobüsler Hasdal’a doğru hareket ettikten sonra yola çıkıyor ve yolda yetişerek kornalarla moral veriyorlardı…
Cem Çakmak dopingi ailelerde olağan dışı bir heyecan ve canlılık yaratmıştı.
Amiraller Cem Çakmak, Cem Gürdeniz, Semih Çetin, Fatih Ilgar, bendeniz otobüsten indik. Ailelere sesimizi duyurabileceğimiz en yakın alana geldik. Güftesi Semih Amiral, bestesi Cem Gürdeniz Amiral’eait olan Direniş Marşı’nı çıkarabildiğimiz en yüksek sesle söylemeye başladık…
Sanki ilahi bir gelişme oldu. Aramızda telepati varmış gibi aileler de büyük bir uyum içinde marşa iştirak etti. Otobüslerden inerek bize katılan diğer silah arkadaşlarımız ile birlikte Silivri’yi İnönü Stadyumu’nun tribünlerine çevirdik… Oradaki müthiş atmosferi görmeliydiniz! Marşlar, şarkılar, türküler birbirini izledi… Artık savunma dönemi bitmişti. Her yönden taarruza geçmiştik!
AMİRAL ÇAKMAK BU MİLLETİN ÖNCÜSÜDÜR
Amiral Cem Çakmak, öncü ve yaratıcı kişiliği ile kara bulutları dağıtmış ve büyük bir kitleyi ateşlemişti. Bundan sonra taarruzlarımız hiç durmayacaktı. New York’ta Birleşmiş Milletler bünyesindeki İnsan Hakları Mahkemesini bile muharebe sahnesi yaptık. Orada da açık bir zafer kazandık. Dünyaca ünlü avukatımızın uluslararası ajanslara verdiği ilk demeç şu oldu: “Silivri’deki sözde yargılama karşısında insanlığın adalet alanındaki en büyük zaferlerinden biri!”
Türkiye, bu döneme damgasını vuran Amiral Cem Çakmak gibi değerlerini her yönü ile tanımalıdır. Çünkü düşmanlarımızın, içimizdeki hainleri kullanarak ülkemize yönelik saldırıları gelecekte de devam edecektir. Bunu önlemenin en iyi yolu, bu saldırılara direnen kahramanların öykülerini gelecek nesillere nakletmektir.Amiral Cem Çakmak’ı yaşatmayı başaran bir millet bir daha asla bu tür ucuz oyunlara pabuç bırakmaz!
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr