12 Ağustos tarihinde "Acilen Türkiye İttifakı kurulmalıdır!" başlıktaki yazımda, Türkiye'ye yönelik ABD ve Batı kaynaklı tehditlerin arttığını, önümüzdeki dönem bu tehditlerinin daha çok artacağını belirtmiştim.
Tüm bu tehditlere karşı en büyük çözümün ise; Türkiye İttifakı ile çözüleceğini özellikle yazmıştım.
Daha önceki yazımlarımda bahsettiğim gibi AK Parti'nin kaderiyle Türkiye'nin kaderi, Türkiye'nin kaderiyle Cumhur İttifakı'nın kaderinin bir olduğunu belirtmiştim.
Ancak şuan AK Parti'nin de,Cumhur İttifakı'nın da, ülkemizin kaderide Türkiye İttifakı'na bağlı olduğu bir dönemdeyiz.
Türkiye'de ayakları vatan topraklarına basan tüm siyasilerin,aydınların,yazar çizerlerin yani tüm vatanseverlerin en önemli gündem maddesi Türkiye İttifakı olmalıdır. Türkiye İttifakı'nı ne yapıp edip Türkiye'nin en önemli gündem maddesi yapmak zorundayız. Çünkü; Türkiye'ye yönelik çok büyük tehditler söz konusudur.
Burada önemle arz etmem gerekir ki; bahsetmiş olduğum saldırılar, sadece Doğu Akdeniz, Libya,Suriye Kuzeyi vb. dış kaynaklı tehditler değildir. Bu ve benzeri cephelerde başarılar kazanıldığı gibi meydana gelen gelişmeleri ve Türkiye'nin başarılarını herkesten önce bizler sütunlarımızda yer verip, bizler işledik. Zaten bu cephelerde mehmetçiğimiz arslanlar gibi mücadele etmektedir.
Fakat Türkiye'nin bu cephelerdeki başarılarını, ve savunma sanayindeki gelişmeleri bizlerin gördüğü gibi düşmanda görmektedir. Bu nedenle Türkiye'nin düşmanları , dışarıdan askeri anlamda Türkiye'nin boyun eğdirilemeyeceğini görmüş ve bunun sonucunda saldırılarında farklı tarz , yöntemlerini devreye sokmuştur.
ABD ve Batılı ülkeler Türkiye'de iç cepheyi hedefe koymuştur. Dış politika ve askeri anlamda diz çöktürülemeyen Türkiye'yi içeriden bölmeye çalışılmaktadır. Açıkçası Türkiye'de kaos ve kargaşa ortamı yaratılmak istenmektedir.
Kaos ve kargaşa ortamına karşı Türkiye'nin mehmetçikle beraber en önemli doğal savunma güçleri; yerel kanaat önderleri ve basındır. Fakat bu savunma mekanizmalarımız yalnızlaştırılıp kendi kaderleri ile baş başa bırakılmıştır.
Öncelikle sosyal medya ve siyasi tartışmalara baktığımızda iç cephenin büyük bir ayrışma içerisinde olduğunu görüyoruz.
Düşman bir taraftan dışarıdan cepheler açarak ülkemize saldırırken diğer taraftan kaleyi içeriden fethetme planını uygulamış , insanlarımızı birbirine düşman etme gayreti içerisine girmiştir.
İşsizlik vb. ekonomik sorunlar olabilir hatta dışarıdan gelen saldırılarda söz konusu olabilir.Bu tarz tehditler olabilir yalnız bu tehditler ve sorunlar bir şekilde çözülüp,saldırılarda geri püskürtülebilinir. Fakat esas tehlike olan ayrışmadır.
Şuan Türkiye'de çok ciddi bir ayrışma söz konusudur.
Ormanlarımız yakıldığı zaman bile, yakanlara karşı birlik olunacağına yerde içeride "TAMAM" , "DEVAM" tartışması yapılmıştır.
Taliban üzerindeki tartışmalarda ise; vatanseverler birbirini aşağılamaktadır.
Bu tarz ayrışma yaratan tartışmalarla aslında tamda düşmanın istediği bir hal alınmaktadır.
Oysa böyle durumlarda, dışarıya karşı farklılıklarımıza rağmen birlik ve dayanışma içerisinde olmamız gerekmektedir. Bunu da kucaklayıcı, uygun bir siyasi dille yapmamız gerekmektedir.
Aslında tüm bunlarla beraber Türkiye'de çok ciddi bir biçimde "ideoloji" eksikliği olduğunu da söylememiz gerekmektedir. İdeolojiden kastım sağ yada sol görüş olayı değil tam tersine dava bilinci ve dış saldırılara karşı vatanseverlerin birlik, beraberlik içinde ortak hareket etme ruhudur. İdeolojiden kastım budur.
İdeoloji açıklığını " yerlilik ve millik" gibi kavramlarla kapatmaya çalışsakta,birlik,beraberlik ,dayanışma,dış tehditler vurgusu olmadığı müddetçe,"yerlilik ve millilik" kavramları tek başlarına yetersiz kalmaktadır. Türkiye'de bu noktada çok ciddi ideoloji eksikliği vardır.
Öte yandan geçmişte olduğu gibi bugünde AK Parti; hem ABD'nin hemde ABD'nin piyon örgütü olan FETÖ'nün hedefindedir.
AK Parti'nin çalışkan, halkı içerisinde olan kadroları zamanla etkisizleştirilmiştir. Çalışkan, iş yapan kadrolar yerine, çalışmayan, halkın çok gerisinde"birilerinin adamları" üzerine torpilli, hak etmedikleri yerlere gelen, etkisiz kadro ve yöneticiler atanmıştır.
AK Parti ile halkın arası açıldığı gibi aynı zamanda yerel kanaat önderleri ile de açılmıştır. Aslında burada AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanımıza tuzak kurulduğu gibi aynı zamanda Türkiye'ye tuzak kurulmak istenmektedir.
AK Parti'nin ve Türkiye'nin iç cepheyi bölme girişimlerine karşı en önemli savunma aracı olan yerel kanaat önderleri kimisi 50 kişinin,kimisi 200 kişinin ,kimisi de 500 kişinin önderliğini yapan önemli kadrolardır.
Siyaset yapıp, siyaset üreten, halkı bilgilendiren,insanları doğruya yönlendirip,insanları doğruya sevkeden yerel kanaat önderleri dediğimiz bir çok kadro; yalnızlığa terk edilmiştir. AK Parti'nin yerel teşkilatları bu kadroları kale almayıp, kendi kaderlerine terk etmiştir.
Diğer taraftan yine halkı aydınlatıp, birlik ve beraberliğe sağlayacak en önemli araçlarımızdan olan basın ve medya mensuplarıda bilinçli olarak yalnızlaştırılmıştır.Kalemini tetikçilik için kullanmayan, kalemini vatan ve millet aşkıyla canla başla kullanan yerel basın mensupları özellikle yalnızlığa terkedilip, bilinçli olarak güçsüzleştirilmiştir.
Türkiye'de sosyal medya ve yerel basın ABD'nin en önemli hedefidir. Fonlanan basın meselesinin ancak yüzde 10'u kadarı anlatılmaktadır. Basın ve medyada tahmin edilenden çok büyük bir kuşatma söz konusudur .
Elbette sosyal medya gibi alanlarda düzenlemeler yapılmalıdır. Aslında sosyal medya düzenlemelerinde geç bile kalınmıştır. Fakat eldeki vatansever basın ve medyayı kucaklayamadıktan sonra, millici-vatansever çizgideki basın mensuplarını kendi kaderleriyle baş başa bırakıp yalnızlığa terkettikten sonra , sosyal medya düzenlemesinin tek başına anlamı kalmayacak, yetersiz kalacaktır.
Tekrarlıyorum! Basın ve medyada çok büyük bir kuşatma söz konusudur! Aslında burada söz konusu olan kuşatma; basın ve medyaya değil Türkiye'ye yöneliktir!
Özün özü şuki; Türkiye ile birlikte AK Parti'ninde hedefte olduğu yıpratılmak istendiği böyle bir dönemde, AK Parti'ye de Türkiye'de ilaç olacak yegane ihtiyaç TÜRKİYE İTTİFAKI'dır.
Milletimiz, 15.Temmuz'da DİNDARI, LAİKİ,ÜLKÜCÜSÜ hep beraber işgal girişimine karşı birleşip geri püskürtmesini başarabildi.Bugün gerçek DİNDARLARA,ÜLKÜCÜLERE, ATATÜRKÇÜLERE her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır.
Partilerden ve siyasi görüşten önce en önemli mesele Türkiye'nin güvenliği meselesidir. Siyasi görüşlerimizi bir tarafa bırakıp Türkiye'nin güvenliği için ortak hareket etmek mecburiyetindeyiz.
Artık Türkiye İttifakı olmadan çözülemeyecek sorunlarla karşı karşıyayız. Başta Doğu Akdeniz olmak üzere, ekonomi, işsizlik vb. sorunlara kadar bir çok sorun bahsettiğim sorunlar karşısında "lokal sorun" olarak kalmaktadır. Oysa bütün bu "lokal sorunların" tek çözümü Türkiye İttifakı'dır.
İç cepheyi kucaklayan bir siyaset anlayışını ana hedef olarak belirlemek, Türkiye'nin bütün sorunların çözümü için yeterli olacaktır.
Bu yüzden Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye İttifakı'nın ,konuşulması, üzerine kafa yorulması gereken en önemli gündem maddesi yapmaya mecbur olduğumuz bir dönemdeyiz.
CEPHEYİ GENİŞLETMENİN ŞİMDİ TAM ZAMANIDIR!