Bekir Coşkun ve Kemal Kılıçdaroğlu

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Bekir Coşkun’un 28 Temmuz 2015 günü Sözcü’deki köşesinde yayımlanan “Tuzak” başlıklı yazısı oldukça düşündürücüydü. Usta yazar büyük bir gazetecilik başarısına imza atmıştı! Türk siyasetinin yıldız (!) ismi Kılıçdaroğlu, bazıları yazılmamak kaydıyla, Coşkun’a içini dökmüştü. Yazının ruhundan aralarında ayrı gayrı olmadığı izlenimi doğuyordu. Kıskananlar çatlasın!

Sayın Coşkun’un Kemal Bey’den kaptığı özel bilgiler şöyle: “Biz AKP ile koalisyonu çok düşündük. Bir sürü riski olduğunu biliyoruz. Ama söz konusu Türkiye ise bizler önemli değiliz. Ben Davutoğlu’nun samimi olduğunu görüyorum. Bizimle koalisyon kurmak istiyor ama tepedeki engel. Demokrasinin önündeki en büyük engel Erdoğan’dır!”

Şimdi naçizane biz de bu satırlar hakkında bir iki şey söyleyelim:

Kılıçdaroğlu iktidara bir ucundan yapışmaya mecbur ve mahkûm! Başka türlü koltuğunu koruyamaz. Eğer gerçekten Türkiye’yi düşünseydi, üst üste seçim hezimetlerinden sonra sözünü tutar ve bayrağı yeni bir lidere devrederdi!

Davutoğlu ile sistem içinde çift santrfor oynuyorlar ve iyi de paslaşıyorlar! Acemi yorumcular bile bunu görüyor! Rıdvan Dilmen’e gerek yok! İkisinin de bu koalisyon son şansı! Arkalarına Batı’yı ve oligarşik çevreleri alarak uzatma dakikalarında altın gol arıyorlar!

Sayın Coşkun gibi Atatürkçü ve Cumhuriyetçi bir yazar, yakalamışken sırdaşına bence şunları da sormalıydı: “Niye yeni anayasa diye tutturuyorsunuz? Açılımı AKP bırakacak gibi, siz zamk gibi yapışmışsınız! Niçin? Özerkliği savunma amacınız ne? HDP (PKK) ve Rojava’ya olan muhabbetiniz neden kaynaklanıyor? Madem ki Türkiye her şeyin üzerindedir; öyle diyorsunuz; niçin Türkiye’nin hiçbir çıkar alanında (Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ege, Kürt koridoru, Güneydoğu, Ermeni yalanı vs.) sesiniz soluğunuz çıkmıyor?” Suruç için bir-iki günde 209 sayfalık rapor hazırladınız! Milli meselelerde bir sayfalık bir raporunuzu bile görmedik!”

Bilindiği üzere CHP’nin delege oyunları artık kahve köşelerinde konuşuluyor. CHP milletvekili İhsan Özkes, “Parti’de delege ağaları var; Genel Başkan da ‘eyvallah etme!’ durumunda” dedi ve istifa etti. Aslında gazetenizin yazarı Yılmaz Özdil bu acıklı durumu çok önceden kamuoyuna duyurmuştu: “Ön seçim ayaklarıyla ne idüğü belirsiz tipler milletvekili listelerine sokuşturuldu!” Siz soramıyorsanız, Sayın Özdil’den rica etseydiniz… Acaba kimler sokuşturuldu?

Sayın Coşkun’un yazısı şu şekilde sürüyor: “HDP’nin baraj altında kalacağı, MHP’nin milliyetçi oylarının AKP’ye kayacağı bir erken seçimde yeniden tek başına AKP iktidarını tezgâhlıyor…”

HDP’nin (PKK) barajı geçmesi için, “utanmayın, HDP’ye (PKK) oy verin!” mealinde yazı yazdınız. Muradınıza erdiniz… HDP (PKK) dokunulmazlık zırhına büründü. Bir vekilin PKK’ya silah taşıdığı ve dokunulmazlık nedeniyle serbest bırakıldığı yönündebasında haberler çıktı! Bir başka vekil, “PKK’nın bizleri tükürüğü ile boğacağını” iddia etti. Devam edersem, sayfalara sığmaz… Hâlbuki gazetenizin yazarı sizleri uyarmıştı: “Siz, siz olun; kalaşnikofa şarjör olmayın!”

Hem sonra HDP’nin (PKK) baraj altında kalması niçin sizi böyle üzüyor? AKP, HDP’ye savaş açtı. Kanlı bıçaklı oldular. Sizin yeni CHP’niz HDP ile kanka! Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor! Birlikte Kobani için oyuncak topluyorlar! Dersimli ve 705, el ele, omuz omuza Kürt kökenli yurttaşlarımızın oylarını silip süpürür! HDP’nin kaçan oyları size gelir… Bu kadarını da yapamıyorlarsa, CHP onları niye sırtında taşıyor?

Sayın Coşkun, çok endişeli görünüyorsunuz; ben sizi biraz rahatlatayım! Gördüğüm kadarıyla Sözcü gazetesini okumuyorsunuz. Aynı günkü gazetenin 5’inci sayfasında bir anket yayımlandı. Haber başlığı şöyle: “AKP ve MHP düşüyor, CHP ve HDP çıkıyor!”(AKP 40,87’den 39.89’a, CHP 24,95’den 27,47’ye, MHP 16,29’dan 13,45’e, HDP 13,12’den, 14,52’ye) Derin bir soluk alın! Herhalde kendi gazetenizin üfürdüğünü düşünmüyorsunuz!

Milan Kundera’nın, “Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği” isimli eseri bir edebiyat klasiğidir. İnsan bir kere savrulmaya başladı, nerede duracağı hiç belli olmaz. Bu konu işlenir.

Ekmeleddin ile savrulma başladı! Cumhuriyetle sorunu olan bir aileden gelen bir siyasi İslamcı, Atatürkçülere “Cumhurbaşkanı adayı” olarak dayatıldı. Aslında çöküş o an başladı. Bütün ilkeler ve değerler konjonktürel gelişmelere feda edildi.

Bu savrulma süreci PKK için oy devşirme çalışmaları ile devam etti. Sürüklenmenin devam edeceği aşikârdı. Onları bir yazımda uyarmıştım: “AKP’yi niçin kabul ettiğinizi anlatan yazılarınızı şimdiden hazırlayın. Bir kenarda dursun. Günü gelir lazım olur!”

Herhalde o günler geldi. Bugünlerde AKP’nin kaptan olduğu gemide çımacı olmak için can atanlar var! İlk mazeret olağanüstü! “Erdoğan kötü ama AKP idare eder!”Ama yine de bence bu yetmez! Biraz daha çalışın! Yaratıcı olun!

Biliyorum, biliyorum, her şey Türkiye için…

Unutmadan, eğer bir AKP-CHP sayın koalisyon hükümeti kurulursa, sokuşturulan ne idüğü belirsiz tiplerden, sizce hangileri bakan olmalı?

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster