Türkiye belki son dönemlerin en zor altı ayına giriyor. Söylediğimden bugüne kadarki dönemin çok kolay, 2013 yılının da sorunsuz geçeceği anlamı çıkmasın. Fakat yumurtaların toplanıp, hep birlikte kapı önünde yığıldığı öyle bir sürece geldik ki, bu sürecin yaşanacakları geleceğe ilişkin de sonuçlar doğuracak.
Önümüzdeki en sıcak mesele Suriye gibi gözükse de, buradaki tavrın etkileyeceği ya da olası bir müdahaleyi zorlayacağı olaylar dizisi bizi bekliyor. Öncelikle Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB Dönem Başkanlığı’nı 1 Temmuz itibariyle devralacak olması çok kritik.
Varlığını kabul etmediğimiz bir ülke ile muhatap hale geliyoruz. Her ne kadar ‘bizi ilgilendirmez, süreci işletmeyiz’ deyip duruluyorsa da, sanki işliyormuş gibi, ‘masadan kalkıyorum’ demediğiniz sürece bu hamasetten başka bir şey değildir.
Zaten bu iktidar çok iyi niyetli olsaydı, müzakereye başladıktan kısa süre sonra gümrük birliği kapmasında hava ve deniz limanlarıyla ilgili ilişkilerde, başlangıçta yeni üye olan 9 devlet ibaresini bir tebliğ ile değiştirip 10’a çıkarmazdı. Kim bu onuncu ülke? Kıbrıs Rum Kesimi…
Rumlar’ın dönem başkanlığını devralmadan kısa süre önce Avrupa’daki yardım fonlarına başvurmuş olması, önümüzdeki süreçte AB’nin lokomotif ülkelerinin sözünden çıkmayacağını da gösteriyor. Merkel’in Türkiye’nin üyeliğine bakışı da herkesçe biliniyor.
Fakat Rum Kesimi bununla yetinmeyecek, her türlü yolu deneyecektir. Özellikle Avro/Dolar rekabeti açısından baktığınızda Akdeniz’i ABD’ye kaptıran Avrupa Birliği, Kıbrıs Rum Kesimi’ni kullanarak Türkiye üzerinden ABD’ye karşı her türlü kemik kırma eylemini gerçekleştirecektir. Bu süreçte arada kalanın canı çıksın cinsindendir.
Yine ekonomik nedenlerle Avrupa’nın içine düştüğü kaosun, ihracatı olumsuz etkilemesi, en azından kârlılıkların daha da azalması nedeniyle cari açık finansmanıyla ilgili problem yaşayacağımız da gün gibi gözüküyor. Umudunu ABD’nin çıkarları doğrultusunda Suudi Arabistan ve Katar’dan gelecek paraya bağlamış Türkiye ise iktidar uğruna neler yapabileceğinin minik bir örneğini 10 milyar dolar karşılığı Sevda Tepesi’nde göstermiştir.
Araplar’dan gelecek paranın Suriye’ye müdahale karşılığında olduğu hep konuşuluyor. Girerse felakete sürükleneceğiz. Girmez ise krize… Muhtemelen hem iktisadi, hem siyasi sonuçları olacak.
Ama müdahale edilirse de başa ne geleceğini Suriye üzerinden Rusya jet vuruşu ile gösterdi. Yani bu altı ay Türkiye için yıllardır başkalarının hesaplarına göre siyaset yapmanın faturalarının masaya geleceği bir dönem olacak.
İçte baktığınızda ise Suriye işi uzadıkça artan şehit sayısı, özerklik talepleri, teröriste imtiyaz gösterilmesiyle gerilen ortam, geçim derdiyle de açmaza düşen sabit gelirlilerin eylemler yapacağı bir konjonktürün içinde geçeceğiz.
Yani Türkiye belki de yaklaşık 100 yıl sonra aynı kıskaca yeniden sokuldu. Şimdi buradan çıkmak mümkün mü? 1919 ve sonrasında nasıl mümkün olduysa yine mümkün. Ama bunun bir şartı var. İktidar edenlerin sırtını başkalarından çekip halka dayaması…
Yıllarca sıcak paraya ya da başka ülkelerinin çıkarlarına dayanarak yürümeyin denmesindeki kaygının sebebi de zaten buydu. Ama yapmadılar. Şimdi yaparlar mı, bilemem. Ama aksi takdirde 2013 daha da ilginç bir yıl olacağa benziyor.
ulusalkanal.com.tr