Özgür Odatv

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Odatv 1 Ağustos 2015 günü “TSK bombardımanında siviller öldü!” başlıklı şok bir haber yayımladı. Resimler ve video, “Ben sahteyim!” diye bağırıyordu. Yeşilçam’ın ucuz çekimleri bile daha inandırıcı olurdu. Haber filminde konuşan acemi figüran, “Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan” deyince, foya açığa çıktı. Erdoğan, 24 Temmuz 2015 günü Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyordu!

ABD basın sözcüsü Mark Toner, “sivil kayıp görmek istemiyoruz!” derken, bu haberden (!) de ilham almış mıydı? Herhalde Toner, Irak ve Suriye’de ölen yüz binlerce Müslümanın sorumlusunun Patagonya olduğunu zannediyordu!

Mehmetçik’in destan yazdığı bir dönemde, Odatv’in bu yayınını yadırgamıştım! Ulusal Kanal haber sitesinde 2 Ağustos 2015 günü “Odatv biraz ayıp olmuyor mu?” başlıklı bir yazı kaleme aldım. İş yoğunluğu nedeniyle fazla incelenmeden bu haberin yayına konduğunu düşünüp konuyu kapattım.

Sayın Erol Güçlü 13 Ağustos 2105 günü bir e-posta gönderdi. Odatv’in yayımladığı başka bir haber filmini dikkatime sunuyordu. Odatv’ye gönderdiği mesajı da paylaşmıştı.

Mesajın özeti şuydu:

“Sivil itaatsizliğe teşvik için hazırlanmış bir senaryoyu duyurdunuz. Haberi veriş şeklinizi kınıyorum! At izinin it izine bilinçli olarak karıştırıldığı bir dönemde yapılan haberin neye hizmet ettiği irdelenmeli ve kurulacak tezgâhlar bozulmalıdır!”

Sayın Güçlü’nün linkini verdiği, “Doğu’da neler olduğunu anlamak için bu videoyu izleyin!” başlıklı görüntüleri izlemeye başladım. Filmin özeti şöyle:

“Jandarma’ya bir ihbar gelir. İki jandarma personeli ihbara konu olan mekâna giderler. Bu ihbar bütünüyle sahtedir. Karışıklık çıkaracaklar ve ajitasyon yapacaklar belirlenmiştir. Ayrıca gizli çekim için de tedbir alınmıştır. Doğal olarak ihbar nedeniyle jandarma kimlik denetimi yapmak ister. Ama hazırlanmış grup, “önce sen kimliğini göster!” diyerek laf kalabalığı yapmaya başlar. Jandarmayı tahrik etmek ve kanun dışı bir yola sevk etmek için ellerinden geleni yaparlar. Jandarma bütün kışkırtmalara rağmen son kerte soğukkanlı ve sorumlu davranır!”

Ben bu iki jandarma görevlisi ile gurur duydum. Yetkili bir makamda olsam mutlaka ödüllendirirdim!

Biz de bazı sorularla meramımızı anlatmaya çalışalım:

Bu kadar açık, kesin ve net bir senaryoyu, “sanki doğal ve gerçek bir olaymış gibi sunmak” ne anlama geliyor?

Haberin başlığı ile okuyucu devlet aleyhine yönlendirilmiyor mu?

Haberin içeriği devlet otoritesini sarsan bir mahiyet taşımıyor mu?

Filmi seyreden bir gazetecinin bu ucuz senaryoyu görmemesi mümkün mü?

Nefes almadan laf yetiştirenlerin önceden hazırlık yaptığı anlaşılmıyor mu?

Eğer ülkenin batısındaki benzer bir mekânda aynı olay yaşansaydı, neler olurdu?

Bu filmde doğal davranan sadece iki kişi var! Bunlar da hiçbir şeyden haberdar olmayan iki jandarma görevlisi. Diğer herkes rol yapıyor! Bunu da algılayamıyorsak…

Bu kadar büyük bir tezgâh ve kışkırtma sonrasında soğukkanlılıklarını kaybetmeyen jandarma personeli övgüyü hak etmiyor mu?

Bu haber iki jandarma görevlisini hedef yapmıyor mu?

Haber size ve topluma ne gibi somut fayda sağladı?

Bu haber, örneğin Ulusal Kanal’a gelseydi, yayımlanır mıydı?

Benim yeğenimin doğum günü görüntülerini göndersem onu da yayımlayacak mısınız?

Objektif habercilik ile psikolojik harekât arasındaki fark nedir?

Odatv olarak bu filmi izledikten sonra başlık attığınız “doğuda neler olduğu konusunda” siz ne düşünüyorsunuz?

“Biz gündemde kalalım da ne olursa olsun!” demek doğru mudur? Sözüm meclisten dışarı!

Bombayı bırakıp, aradan çekilmek etik kurallara uygun mu?

Topluma yol gösteren sorumlu bir yayın organı olarak olumlu, olumsuz ya da yansız bir görüşünüz yok mu?

Her iki tarafın da doğru ve yanlışlarını analiz etseydiniz, tık artar mıydı?

Herhalde, “Onlar birbirlerini yesinler, biz tık’ımıza bakarız!” demiyorsunuz!

Bu tür haberleri (!) pazarlayan başka yayın organları var! Bu alanda bir rekabet yaşanıyor mu?

Bu haberiniz sizce yılın gazetecilik ödülleri arasında kendisine bir yer bulabilir mi?

Bu sıra dışı haberi gazetecilik sezgisi ile bulan ve yayına hazırlayan usta gazeteciyi milletimize de tanıtmayı düşünüyor musunuz?

Herkesi kör, âlemi sersem mi sanıyorsunuz?

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster