“Her türlü soruşturmanın adil, şeffaf ve demokratik bir şekilde yürütülmesi gerektiğini defalarca söyledik. Türklerle bu konuda konuşmaya devam edeceğiz. Türkiye’deki yargı süreci ve adalete erişime dair endişelerimizi geçmişte net biçimde ortaya koyduk. Türkiye halkının adalet, zamanlılık ve şeffaflığın en yüksek standartlarını karşılayan bir adalet sistemi arzusunu desteklemeye devam ediyoruz.”
Ulusal Kanal’ın internet sitesinden almış olduğum yukarıdaki sözler ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bayan Marie Harf’e ait. Cemaatle ilişkili oldukları düşünülen polis şeflerine yapılan son operasyondan sonra ABD durumu işte böyle değerlendirmiş. ABD’nin kanun, hukuk, adalet sevdası gözleri yaşartıyor ama insan düşünmeden de edemiyor, acaba Ergenekon ve Balyoz rezaletleri yaşanırken, bu tertip davaları yürüten yargı mensuplarına destek içeren mesajlar Uganda’dan mı gönderilmişti. Yurtsever aydın ve subaylar, hukuk ve adaletin kırıntısı bile olmayan mahkemelerin kararlarıyla yıllarca zindanlarda tutulurken, niçin zarif Marie Harf hanımefendi, hiç kameraların karşısında arz-ı endam etmemişti.
Dünyadaki en üst düzeyde uluslararası teşkilat olan Birleşmiş Milletlerin yargı organı Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, 5 Temmuz 2014 tarihinde, başvuran 250 Balyoz tutuklusunun, adil yargılanmadığını ve keyfi olarak tutuklandığını bir rapor ile tüm dünyaya duyurunca da ABD kuzuların sessizliğine bürünmüştü. Avukat Jared Genser, “Bu karar, sözde yargılamada adalet adına bir zaferdir.” derken, o dönemlerde ABD Dışişleri Bakanlığının sözcüsü sırra kadem basmıştı. Herhalde açıklama yapma görevini Mars yolculuğuna çıkan “Mars Orbiter Mission” uzay aracına vermişlerdi. Muhtemelen mesaj muharebe sorunları nedeniyle Dünya yerine Venüs’e gitmişti!
Henüz daha ortada iddianame, kovuşturma yokken ABD’nin gözünü karartarak, tekmeye kafa uzatacak kadar cansiperane topa girmesi tüylerimizi diken diken etti. Bu ne büyük hukuk ve adalet (!) aşkıymış, ABD’nin bu polislere karşı ne büyük bir gönül bağı varmış! Yıllardır dillerine pelesenk ettiler: “Bizim TSK İle güncel politikadan etkilenmeyen çok güçlü ve stratejik bağlarımız vardır.” Ama olayların akışı gösteriyor ki ABD bu bağları askerden polise kaydırmış. Küresel düzeyde ağırlık merkezini Ortadoğu’dan Asya-Pasifik bölgesine kaydırdılar. “Pivot Strateji” diyorlar. Biz de buna “Toma Stratejisi” diyelim. Polis ve ABD! Allah Allah ne gibi bir ilişkileri olabilir ki!
Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun “Sızıntı, Wikileaks’te Ünlü Türkler” adlı kitabından bir bölüm nakledelim:
“24 Kasım 2008 tarihinde ABD Ankara Büyükelçiliği Siyasi Müsteşarı’nın yazdığı belge de oldukça önemli. Belgede üç gün önce Türk Emniyeti’nin Büyükelçiliğe verdiği Ergenekon Brifing notları yer alıyor. Belgelere göre polis, FIB’ya (Federal Investigation Bureau, ABD Federal Polis Teşkilatı S.P.) hem orduyu karalıyor hem de hedef olacak isimleri söylüyor.
Belgenin devamında insanın kanını donduran bazı önemli ayrıntılar var. Kriptoda; brifingde, eski Genkur. Bşk. Büyükanıt’ın kızının cinsel ilişkileriyle ilgili fotoğraf ve belgelerin de ortaya çıktığının konuşulduğu ifade ediliyordu.
Söz konusu iddiaya dair hiçbir delili Ergenekon iddianamelerinde bulamadık. Ancak polisin Yaşar Büyükanıt’ın ailesinin özel hayatını hedef alan bazı materyalleri ABD’li diplomatlara gösterdiği anlaşılıyor.”
Aydınlık gazetesinden Sezim Özadalı’nın haberine göre, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bilgisi dışında yapılan bu brifing, Balyoz fezlekelerinin neredeyse tamamında imzası bulunan tutuklanan polis müdürü Yurt Atayün tarafından verilmiş!
Ulusal Kanal’ın internet sitesinden ayrıntılı olarak takip etmişsinizdir. CHP tutuklanan polislere destek vermek için milletvekilleri ile İstanbul Adliyesi’ne adeta çıkarma yaptı. Yeni CHP’nin yeni yönetimi, polisler için hukuk ve adalet isteyerek yeri göğü inletiyor, kıyamet kopartıyor.
Bizim oradaki (Ergenekon ve Balyoz) tavrımız ne ise buradaki tavrımız da aynıdır.” şeklindeki açıklama ise CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na ait. Ancak, Ergenekon ve Balyoz’da Türkiye’nin en temiz insanlarına yargısız infaz yapıldı. Bu nedenle teşbihte hata yapılmamalı! Ergenekon ve Balyoz sanıkları tutuklanan polislerle aynı kefeye konulmamalı!
CHP’nin yeni yönetimine yapıcı ve yaratıcı bir öneri sunuyorum. Öncelikle tutuklanan polislerin ülkeye yaptığı hizmetleri halka anlatmak için il ve ilçe teşkilatlarının desteği ile büyük bir miting düzenlesinler. Halkımız gerçekleri CHP’nin değerli yöneticilerinden öğrensin! Önümüzde genel seçimler var. Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer gibi ünlü polis şeflerinin seçilebilecekleri bölgelerden milletvekili adayı yapılacağı ilan edilsin. Bu polislerin, daha önce benzer konumda aday yaptığınız Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Sinan Aygün gibi milletvekillerinizden ne eksiği var! Hem desteğinizin sözde değil, özde olduğunu gösterir, hem de genel seçimlerin öncesinde büyük bir hizmet rüzgârını arkanıza almış olursunuz. Tutarlı olmak bunu gerektirir.
Şimdi de başka bir demece bakalım: “Aday Erdoğan’ın yolsuzluk şebekesini deşifre eden yüzü aşkın polisi sahurda kelepçelemesi hırsızın hırsızlığını gizlemesinden başka bir şey değildir.” Bu sözler de MHP lideri Devlet Bahçeli’ye ait. Cemaate yakın oldukları ileri sürülen ve tutuklanan polisleri adeta kahraman ilan ediyor. Bahçeli’nin Ergenekon, Balyoz ve askerleri hedef alan diğer davalardaki tutumu ortada. Yargıtay’ın Balyoz kararına yönelik demeci muhteşemdi! “Yargıtay, suçlu ile suçsuzu ayırmada titiz davranmadı!”
MHP’ye de naçizane bir önerim var. Malum, önümüzde genel seçimler var. Kahraman polislere vermiş olduğunuz desteğin samimi olduğunu dosta düşman göstermek için, Yurt Atayün’ü en kuvvetli olduğunuz ilde birinci sıradan milletvekili adayı gösterin! Bir ilde Atayün’ün fezlekeleri nedeniyle acı çeken Korg. (E) Engin Alan liste başı olur, diğer ilde de Yurt Atayün. Türk kimliğini Korg. Alan temsil eder; Okyanus ötesinden tavsiye edilen ılımlı İslam kimliğini de başka birileri. Tam da parti ideolojinize uygun bir sonuç olur: “Türk-İslam Sentezi!”
Polis operasyonu, ABD, CHP, MHP, Cumhurbaşkanlığı adayı Ekmelettin İhsanoğlu ve Cemaati gönüllü ya da gönülsüz bir cephede buluştururken, AKP ve Başbakan Erdoğan’a, Batı karşıtı antiemperyalist bir görüntü sergileyebileceği muazzam siyasi fırsatlar doğuruyor. Ayrıca Başbakan Erdoğan, muhalefetin bu tutumu nedeniyle toplumun çok büyük bir kesiminin nefret ettiği Hizmet hareketine karşı cesurca mücadele eden bir kahraman konumuna sokuluyor. Başbakan Erdoğan, mavi, uysal ve sakin sularda keyifle dümen tutuyor.
Muhalefet, yerel seçimlerde denediği, sonuç alamadığı ve kafa üstü çakıldığı politikalara ısrarla devam ediyor. Gemi demir tarıyor. Kayalıklara doğru hızla sürükleniyor. Ağustos’ta alabora olacak. Güvenilir ve deneyimli bir tersane bulmalıyız. Burada ya gemiyi büyük bir onarımdan geçirmeli ya da yepyeni bir gemi inşa etmeliyiz.
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr