Artık göçmen kuşlar gibiyim. Bir bakıyorsunuz Türkiye’deyim, bir bakıyorsunuz Avusturya’da, bir bakıyorsunuz İsveç’te… Anavatan, ikinci ve üçüncü vatan, tüm dünya hepimize vatan. Yine de insanın köklerinin olduğu yer başka. Hani derler ya, bülbülü altın kafese koymuşlar, “Ah vatan” demiş. Kafesi açmışlar uçmuş gitmiş; çakırdiken bir çalının üstüne konmuş; “Oh vatan” demiş. Bu cehennem bu cennet bizim.
Turalayıp duruyorum dünyayı. Başımı alıp gidiyorum özgürce... Bir oradayım bir burada… Göçmen kuşlar gibiyim…
Bir bakıyorsunuz Kuzey İskandinavya’da Lapon yaylalarında Jokkmokk’tayım (Yokmok okunuyor) geyiklerin arasında… Yok Mok diyorlar ya herşey var burada fazlasıyla… Yok Yok deseler daha iyimiş. Buzdan yapılmış, saray gibi otel başka nerede var? Kış aylarında kurulan ünlü Jokkmokk Lapon (Same) pazarına gelenler bu otelde kalıyorlar.
Laponlar Türklerle akraba, Türkçeye benzer bir dil konuşuyorlar. Çoğu artık kentlerde yaşıyor. Asimile olmuşlar. Az bir kısmı geçimlerini gene kuzeyde geyik yetiştiriciliğiyle sağlıyor. Her aile kendisine ait geyiği kulağındaki bıçak çentiğinden tanıyor. Kesim zamanı yirmi beş metreden mesafeden o çentiği tanıyıp kement atıyor, yakalıyor. Yavrular da yılın belli zamanlarında yakalanıp kulaklarına ailenin işareti çiziliyor. Bir Lapon akrabam ateş suyu (sert içki) ikram etti kurutulmuş geyik etiyle. O soğuk iklimde içini ısıtmanın en güzel yolu.
xxx
Yeni maceralar başlıyor. Bir bakıyorsunuz Yunanistan’dasınız. Türk olduğunuzu anlayan birinin sıcak merhabasıyla karşılaşmışsınız; bir bakıyorsunuz Uppsala’dasınız Odin’in izinde… Öteki gün Danimarka’da Jutland Yarımadası’nda Vaejle’de Run yazılı taşlarını inceliyorsunuz hayranlıkla…
İsveç’te, Mora’da Noel Baba’nın çiftliği Tomtelandet’te, Finlandiya’da Roveniemi’de Noel Baba’nın evi’nde, Türkiye’de Demre’de ve İtalya’da Bari’de Noel Baba Kilise’lerinde dünyanın sevgilisi Noel Baba’yı anıyorsunuz saygı ve sevgiyle…
Öğrencilik günlerimde bedava (otostop) epeyce dolaştım. Sözde Çin’e kadar gidip Uygurların arasına yerleşecektim. İsveç’te takıldım kaldım yarım asır. Ve emeklilik sonrası dönüş. Dönüş ama kabına sığmaz bir doğam ve ruhum var. Yerimde duramıyorum… Aklıma estiğinde atlayıp gidiyorum gene bir yerlere. Artık otostop dönemi çok gerilerde kaldı… Bu kez kafa dengi eşim Süreyya ile… O şoför ben harita okuyucu rehber… Kendi aracımızla ya da uçak, tren, otobüs, gemi neyle olursa… Ama ne kadar pahalılaşmış gezmek… Beş kuruşumuz yokken nasıl gezmişiz o kadar?!. Şimdi zor… Avrupa Birliği’ne üye tüm ülkeler dar gelirliler için çekilmez hale gelmiş. Bol parası olmayanlar için ekmek aslanın ağzında değil, midesinde…
Gotland, Öland, Aohland adaları derken bir bakıyorsunuz Kos’tasınız, İkizce adalarındasınız Bafa Gölü’nde Beşparmak Dağları’nın dizinin dibinde; Koca Dağ Ilbıra’nın ana kucağı gibi zeytinliklerinde…
Göçmen kuşlarsınız
Orhan Veli’nin dediği gibi:
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...
Deli gibi insan hali…
Evet, deli gibi insan hali, özgür kuşlar misali, dün Nordkapp’ta üşüyorduk bugün Bafa Gölü’nde Selene ile Endimiyon’u yad ediyoruz.
xxx
Ay Tanrıçası Selene bir akşam dolaşırken gökyüzünde Çoban Endimiyon’u görmüş ve ilk görüşte âşık olmuş. Endimiyon da Selene ’ye… Selene ile Endimiyon’un elli kız, bir oğlan çocukları olmuş.
Baba Zeus’un çok hoşuna gitmiş bu aşk. Kızına demiş ki,
“Kızım Selene, sen ölümsüz bir tanrıçasın, Endimiyon ise zavallı, ölümlü bir insanoğlu. Ben sizin için ne yapabilirim?”
Selene de babasından sevgilisini ölümsüz bir uykuya yatırmasını istemiş. O günden bu yana Selene her akşam Bafa’ya gelir uyuyan Endimiyon ’unu sever, süzülür gider. O nedenle de ay en güzel Bafa Gölü üzerinde görünürmüş...
Hikâyeyi bir de şöyle anlatanlar var:
Baba Zeus bu aşkı hiç de kabullenemez, feci kızar,“Nasıl olur da asil, ölümsüz bir tanrıça, ölümlü yoksul bir çobana âşık olur? Davul bile dengi dengine!..”
Kızını cezalandırmaya kıyamaz. Gariban çobanı ölümsüz bir uykuya yatırır. Selene buna çok üzülür. Günlerce ağlar. Gözyaşlarından Bafa Gölü meydana gelir. O günden bu yana Selene gene her akşam Bafa Gölü üzerine gelir, sevgilisi Çoban Endimiyon’u sever gider. İşte o nedenle Ay Bafa Gölü üzerinde en hüzünlü görünür.
Endimiyon’un ve Selene’ nin buluştukları mağara ve sunak Bafa Gölü kıyısında Karya kenti Hareklea’dadır.
Bafa’ya akşam vakti sevgilinizle gelin. Güneşin batışını ayın çıkışını izleyin. Selene’yi, gümüş aynası Bafa Gölü’ne bakıp saçlarını tararken, süslenirken, Endimiyon’u severken görün.
Aşkı iliklerinize dek duyumsayın…
(Devamı var)