Ülkenin doğal kaynaklarını hortumlayan bir grup, her gün İstanbul Unkapanı Köprüsü üzerinde eylem yapıyor. Ellerindeki uzun sopalarla yetinmeyip, bir de ucuna iğne takarak, herkesin gözü önünde masum canlıların hayatına kast ediyorlar.
Üstelik bu kaçakların tek faaliyet yeri de bu değil. İstanbul’un Sarayburnu, Galata Köprüsü gibi muhtelif yerlerinde ve Türkiye’nin çeşitli noktalarında her gün kamunun malını bireyselleştiriyorlar. Çok fena işler yapıyorlar.
Hazine’nin buradan binlerce lira, belki de toplamda baktığınızda milyona varan kayıpları söz konusu… Ellerindeki sopaların ucundaki iğnelerle can alıyorlar. Bununla da kalmayıp, tüm gün yaptıkları faaliyetin sonucu olarak, topladıkları maktulleri, evlerine götürüp yiyorlar.
Sadece Unkapanı üzerinde saydıklarım yaklaşık 50 kişiydi. Yaptıkları vahşeti bir kenara koyarsak, maddi bakımdan sadece bu lokasyondan devletin 10 bin TL zararı var. Neyse ki bu eylem yetkililerimizce de fark edildi ve gerekli düzenlemeler için düğmeye basıldı.
Tarımı da, hayvanı da ithal etmek yoluyla ülke insanına hizmet sunan Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, hazırladığı ‘Su Ürünleri Kanun Tasarısı’ ile meseleyi kontrol altına alıyor. Haberlerde görmüşsünüzdür. Artık izinle balık tutulacak, izin almayan 200 TL ceza ödeyecek.
Bu uyarıya ve hazırlanan tasarıya rağmen eylemlerinden vazgeçmeyen bu insanlar, ısrarla deniz ya da göl kenarlarında hunharca balık avlıyorlar. Akıllanmayacaklar belli... Bence tasarıya bir de hapis cezası yaptırımı konulmalı…
Düşünsenize işsiz Ahmet akşam eve geliyor. Çocukları sevinçle kapıya koşuyor. Eşi gözlerinin içine bakıyor. Acaba bugün ne yiyeceğiz? İstavrit, hamsi ya da ne? Ahmet boynunu büküyor ve önce ‘yine iş bulmadım’ dedikten sonra boş ellerini gösteriyor. Ve anlatıyor:
‘İzin alamadım’ diyerek söze başlıyor. “Bugün Bakanlık’a gittim, akşam eve getireceğim balıkları avlamak için izin isteyecektim. Başta öğle tatiline denk geldiğimi söylediler. Bekledim… Mesai başlayınca balık tutmak istediğimi belirterek izin istedim. ‘Daha önce avladınız mı’ diye sordular. Olumlu yanıt verince geriye dönük ceza uyguladılar, yeni ruhsat için de para istediler.
Evet hanım bu akşam balık tutarak eve gelemedim. Ama cebidelik bütçemize yüklüce bir ceza ile döndüm. Yarın akşam sofraya bir şey getirmemi istiyorsan, şu annenden kalan yadigârı satalım da ruhsat alayım.”
Eşi hayretler içinde ‘müdüre çıksaydın’ deyince; Ahmet başını öne eğip yanıt veriyor: “Çıkacaktım… Ama trolle balık avlayanlarla beraber Bakan’ı ziyaret gitmişler. Konuşamadım...” Acımayın bu adamlara, engel olun kaynaklarımızı sömürmelerine… Kutluyorum Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nı…
Çetin Ünsalan