Çok uzun yıllardır; ama özellikle geçen sene pandemi süreci başladığından beri kamu ve banka alacakları hızla şüpheli alacak vasfına doğru yol alır oldu. Nitekim geçen sene destek vermek yerine öteleme ve kredi teklif edildiğinde de belirtmiştim.
Bu yaklaşımla Türkiye, bir yapılandırma fırtınasına girer. Nitekim daha alacaklar yeni yapılandırılmışken, 2021 yılının yarısına geldiğimizde yeni bir yapılandırma süreciyle karşı karşıyayız.
Yasa teklifi hazırlandı ve kısa süre içinde TBMM’ye sunulması bekleniyor. Ne var içinde diye sormayın? Aynı nakarat... 30 Nisan 2021 öncesine ait kesinleşmiş alacakların yapılandırılması, ihtilaflı alacakların tasfiyesi, elbette matrah ve vergi artırımı, işletme kayıtlarının düzeltilmesi ile şirket aktifindeki taşınmazların kayıtlı değerlerinin yükseltilmesi...
Son iki madde tamamen daha çok borçlanabilmek için bilançoların makyajlanmasından başka bir şey değil. İhtilaflı alacakların tasfiyesi gider yazılıp, bütçe üzerinden 84 milyona bölüştürülecek.
Kesinleşmiş alacakların yapılandırması ile matrah ve vergi artırımı ise gerçek mevzu. Paraya her sıkıştığında haciz sopasıyla insanları yapılandırmaya yönlendiren ve bu sayede en fazla 2 taksit tahsilat peşinde koşan bir ekonomi yönetiminiz varsa, sorun büyük demektir.
Her seferinde ve ısrarla bunu yapıp, sonra bozulan yapılandırmalara karşı haciz tehdidi savurup, kaçınılmaz olarak da yeniden yapılandırma kapısını aralamak ve sonuç alınamadığını görememek çok trajik.
Şu bir gerçek ki, ister dolaylı vergiler, ister işletmelere yönelik muafiyetlerle yükseltilmiş, oransal olarak dünya ortalaması olarak anlatılan vergilerin ödenebilme kabiliyeti artık yok.
Çünkü muafiyetlerle dünyanın en yüksek vergilerini ister haldeyiz. Yüzde 25 kurumlar vergisi deyip, hiçbir şeyi vergiden düşürtmezseniz sonuçta da tahsilat yapamazsınız.
Bir de bunun üzerine yüksek faizleri, duran ekonomiyi görmezden gelerek konuşursanız, işin içinden çıkamazsınız. Aslında burada tek dert alacakların daha maliyetli bir biçimde ötelenmesi, matrah artırımı yoluyla salma uygulanması...
Aynı zamanda dosyayı zaman aşımından kurtarma kaygısı var. Vergi dairelerinde klasik bir numaradır. Zaman aşımı yaklaştıkça tahsil edilemeyen alacak dosyalarında küçük bir işlem yapılır ve yasanın hükmünden kurtarılır.
Her yapılandırma hem küçük de olsa tahsilata, hem de bütçede fiktif alacak göstermeye yarıyor. Yani alacaklar şüpheli olmaktan kurtarılıyor. Aynı işi bankalara da tavsiye ettiler bakalım 3 aydan 6 aya çıkan ve süresi dolmak üzere olan uygulama uzatılacak mı?
Günün sonunda görmemiz gereken bu tip Ali Cengiz oyunlarıyla kurnazlık yapmak değil. Bu alacaklar hem taksiti hem de yenisi üst üste geldiğinde, bir de durmuş ekonomi gerçeğiyle taçlandığında tahsil edilebilmekten uzak.
O zaman artık yapılandırma değil, yüzleşme zamanı. Tüm faizlerini silin. Uzun vadeli bir biçimde ana paralar üzerinden pazarlık yaparak taksitlendirin, mevcut oranları düşürün.
İnanın günün sonunda hem gelirler artar; hem piyasalar rahatlar; hem de kayıt dışı azalır. Yoksa mı? Daha çok yapılandırma yaşarız ve her seferinde biraz daha batak sayımızı arttırırız. Ne zamana kadar? Sistem tamamen çökene kadar. Sistemi çökertmeyin.