FED Başkanı Yellen ve AMB (ECB) Başkanı Draghi ABD’de Jackson Hole toplantısında biraraya geliyor. Finans piyasaları başta olmak üzere herkesin dikkatle takip edeceği toplantı perşembe ve cuma günlerini kapsayacak.
İki önemli kurumun başındaki ismin yapacağı açıklamaların çok kritik olduğuna dair bir inanç var. Peki gerçekten öyle mi? Ben bu açıdan bakmıyorum. Belki başka bir zaman diliminde, başkaca ekonomik koşullar altında buluşsalarda bir ehemmiyeti olabilirdi.
Böyle düşünmemin iki temel sebebi var. Bunlardan birincisi, şu an dünya ekonomisinin açmazları, merkez bankalarının gücünü önemli ölçüde aşmış vaziyette. Artık düşülen bu çukurdan salt iktisadi tercihlerle çıkmak mümkün değil.
Siyasetin, siyasetini finanse etmek için yıllarca göz yumduğu sıkıntılar ve yanlışlar, spekülatörlerle ve finansçılarla kurulan imtiyazlı ilişkiler, gelinen noktada merkez bankalarını da çaresiz bırakmaktadır. Sıfır bir belirleyicilikten bahsetmiyorum, ama esas olan dünyada ekonomik olarak bir faz değişimi yaşanacaksa, ilk adres siyasetçiler.
Siyasetin ekonomi politikalarında radikal değişimlere gitmesini zorunlu bırakan bir sürece girmiş bulunuyoruz. Neticede merkez bankaları belirlenen ekonomi politikasının, hedeflerine ulaşması bakımından iç stratejilerinde özgürdür. Sorumluluğu siyasetçi almalıdır.
Gelinen batış noktasını ve riskleri yaratan siyasilerin topu buraya atarak kurtulması mümkün olmadığı gibi, siyasetçilerin itiraflarla yeni bir faza geçmeden sorunun aşılabilmesi de olası gözükmüyor.
Bu nedenle FED ve AMB Başkanları’nın söylemlerinin temenniden öteye geçmeyeceğini düşünüyorum. Ayrıca parite üzerinden yaşanan rekabette iç açmazları olduğu da biliniyor.
Söylemlerin önemini azaltan ikinci faktör de bankaların özelindeki durumla ilgili. Mesela FED Başkanı Yellen’ın son toplantısı olacağı öngörülüyor. Bu açıdan buradaki söylemleri temennilerden mi, yoksa yapılacaklardan mı ibaret olacak tartışılır.
Elbette politikalarda düzgün ülkelerde devamlılık esastır. Fakat Trump yönetiminin anlayışla FED arasında çelişkiler yaşandığı da gözle görülür bir biçimde ortada. Yellen sonrası FED’in tavrının ne olacağını kestirmek, Yellen’ın Jackson Hole’de yapacağı açıklamalardan bence daha kritik önem taşıyor.
AMB Başkanı Draghi’ye gelince… Bugüne kadar belirttiğim gibi Draghi’nin ve bağlantılı olarak Avrupa Merkez Bankası’nın da ne söylediğinin önemi yok. Çünkü Merkel’in, yani Almanya’nın onaylamadığı hiçbir politikanın finansal ve siyasal açıdan hayat bulması mümkün değil. Çünkü AB, parayı veren düdüğü çalar oynuyor.
Peki tüm bunların ışığında Türkiye açısından durum ne? Belki de en çok tartışmamız gereken konu bu. Şunu büyük bir rahatlık içinde söyleyebilirim ki, günlük gelişmeler, inişler çıkışlar kimseyi kandırmasın.
Dünyadaki riskler ve olası gelişmeler, dünya ekonomisi için kötü, Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler için de berbat sinyaller veriyor. Bu yüzden ağızdan çıkacak iki etkisiz kelama değil, er ya da geç önümüze gelecek sorunlara odaklanmamız gerekiyor.
Elbette derdiniz hisse senetleriniz ya da tahvilleriniz değil; Türkiye ise…
Çetin Ünsalan