Şapkadan tavşan çıkmaz

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

DEİK Genel Kurulu’nda konuşan Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, hem doğruları söyledi; hem de yaşananları tüm çıplaklığıyla ortaya serdi. Fakat bazen bulunduğunuz yerin ağırlığı, doğruyu söylemenizi yeterli olmaktan çıkarır.

Mesela 2015 senesinde parite nedeniyle 11 milyar dolarlık bir ihracat kaybımızın ortaya çıktığını söyledi. Doğru mu; doğru? Fakat bu genel ihracat potansiyelimizdeki düşüşü tek başına açıklamadığı gibi, iktidara yakın çevrelerin yalan da olsa ‘avro yağacak’ çığlıklarına karşı da bir şeyler demeyi gerektirmiyor mu?

Çünkü bu durumda ihracatçı üreticinin daha çok sıkıntı çekeceği, iç piyasaya çalışan imalatçının da Avrupa malları karşısında hiçbir şansının kalmayacağının tartışılması gerekmiyor mu?

Yine aynı konuşmada Ekonomi Bakanı önümüzdeki sürecin ‘dörtnala koşma süreci’ olduğunu söyledi. Doğru mu; doğru… Peki Elitaş’ın dünya pazarlarındaki daralmadan bahsetmesi, Rusya, Irak pazarlarıyla ilgili açmazımızın büyüdüğünü, Suriye pazarını neden kaybettiğimizi, İran’ın neden fuar talebimizi geri çevirdiğini de açıklaması gerekmiyor mu?

Soru şu: Koşacağız koşmasına da; nereye? 10 metrekare odada olimpiyat rekoru kıramazsınız. Önce odaya açılan kapıların sahipleriyle uzlaşmanız, ortak çıkarlar etrafında buluşmanız gerekmiyor mu? Bakan Elitaş, iktidarlarının komşularla sıfır sorun diye çıktıkları yolda, yaptıkları hataları da ortaya koymaması, söylediğini doğru ama eksik bırakır.

Mustafa Elitaş önce kalemşörlere ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ felsefesinin fakirlik değil, barışın, huzurun, dayanışmanın ve zenginliğin kapısını açan yol olduğunu anlatması gerekiyor. Şüphesiz bunu anlatmaya da en tepeden başlaması lazım gelir.

Büyüme ile ilgili yorumuna katılmak bile mümkün değil. 2009 yılı dışında Türkiye ekonomisinde bir sorun olmadığını belirtmek, Ekonomi Bakanı olmuş birisi için çok büyük bir gaftır ve söylenen doğru değildir. Başbakan Davutoğlu’nun dediği gibi fildişi kulesinden çıkıp, yanlarında koruma ve baskı olmadan iş dünyasıyla, esnafla, çiftçiyle, işçiyle konuşmalarını tavsiye ederim.

Son olarak yine Ekonomi Bakanı’nın konuşmasındaki kiloda hafif, pahada ağır ürün ihtiyacına yapılan vurguya bakmak gerekiyor. Bu doğru mu? Kesinlikle doğru… Fakat bunu şapkadan tavşan çıkarır gibi bir günde yapmanız mümkün değil.

Bir geçiş süreci içerisinde istihdam boyutu olan sektörleri de göz önüne alarak, bilime, teknolojiye, bilgiye daha çok ağırlık verip, destekleyerek yıllar içerisinde elde edebileceğiniz bir dönüşümü konuşuyoruz. Eğer iktidar bunu hedefliyorsa, işe önce TÜBİTAK’ın başına hayvanat bahçesi müdürlüğü yapan insanları atamaktan vazgeçerek başlaması lazım.

Dış politika, ihracat, ekonomi ilişkisine gelince… Hem Elitaş’ın hem de eşlik eden ya da karşı çıkan koronun bir kavramı öğrenmesi gerekiyor. İlişik olmakla ilişki içinde olmak farklıdır. ABD’ye ya da Rusya’ya ilişik olmak kimseye bir şey kazandırmaz. Ekonomik anlamda dostane bir ortam yaratıp, ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ demek gerekir.

Sözün özü şu: Elitaş söylemce doğru, eylemce yanlış ya da eksik bir yerde. Önce şapkadan tavşan çıkarılamayacağını bilip, taşın altına gerçekten elini sokmak şart. Gerisi boş laf…

Çetin Ünsalan

Tüm yazılarını göster