Nilgül hanıma Çetin beyin sağlığını sorduğumda hep, “Çetin kötüyüm demez ki" yanıtını aldım. Bu uzun röportaja sağlık durumunu sorarak başladım. Nilgül hanıma verdiği yanıtlar gibi soruyu “Sağlığım yerinde sayılır. Tansiyonum zaman zaman fırlıyor ama idare etmesini öğrendim” yanıtıyla geçiştirdi. Çetin Doğan 73 yaşında ve yüksek tansiyona bağlı olarak kalp sorunları var. Acillik, ancak hastaneye gitmek istemiyor. Çünkü her defasında hastane içinde etrafında tehlikeli bir varlıkmış gibi jandarma ordusu olmasından rahatsız. Kafes içinde hastaneye gitmek yetmiyormuş gibi televizyon ve gazetelere hastaneye gidiş ve yatışlarıyla ilgili konuşulan ve yazılanlar da komutanın ağırına gidiyor. Hastaneye gitmemek için bir de “ilgili makama” hitabıyla “kendi isteğimle hastaneye gitmeyi reddediyorum” dilekçesi veriliyor Cezaevi İdaresi’ne.
AŞÇIBAŞI GÖREVİ ÇETİN DOĞAN’IN
Çetin Doğan koğuşu Emekli Tümamiraller Ali Deniz Kutluk ve Mustafa Aydın Gürül ile paylaşıyor. Ceza alan diğer komutanlarla ortak görüş yapamıyorlar. Ya revire giderken koridorlarda ya da ortak açık görüşlerde karşılaşıyorlar.
Koğuştaki işbölümü de şöyle: Bulaşıklar ve ortak alanların temizliğini Emekli Tümamiraller Ali Deniz Kutluk ve Mustafa Aydın Gürül yapıyor. Aşçıbaşı da Emekli Orgeneral Çetin Doğan. Yemekler nasıl yapılıyor onu da Çetin Doğan’dan dinleyelim:
“Yemekleri diyet alıyor, önce yağlıysa sıcak sudan geçiriyor, gerekirse ayıklamaya tabi tutuyorum. Sonra bir tencerede sızma zeytinyağı, soğan, domates ve biraz da baharat karıştırıp, semaverin üzerine yemeğin sosunu pişiriyorum. Daha sonra da yıkanmış ve ayıklanmış yemek malzemesini tencereye koyarak yeterince ısıttıktan sonra, yemek saatinden 5 dakika önce denizci diliyle “Alesta, arya sofra” daha sonrada “Arya sofra” çağrısı ile self servisimiz açılıyor.”
Peki, Doğan’ın cezaevinde bir günü nasıl geçiyor:
Alışkanlık olarak ben arkadaşlardan biraz önce, saat 07.00 civarında kalkıyorum. Doğal olarak çay demleme işi bana düşüyor.
Arkadaşlarım sabah yoklamasından biraz önce kalkıyorlar. Onlar sofraya oturduklarında kahvaltımı bitirmiş ve çay içiyor oluyorum.
Kahvaltımız standart; kantinden aldığımız yulaf ezmesi, mısır gevreğinin üzerine kâsede süt dökerek hazırlıyoruz. Kâsenin en üzerinde tatlandırıcı niyetine kuru kayısı ve mevsimine göre taze meyve da doğruyoruz.
Tahsis edilen Bilgisayar saatini hiç kaçırmıyoruz. Bilgisayar saatleri değişken olduğu için günlük programımızın adeta belirleyicisi oluyor.
Gazeteler saat 10.00 civarında geliyor. Gazete gelinceye kadar “havalandırma” gezintisi yapıyor (iyi havalarda) veya dergi karıştırıyorum. Gazeteleri okumak bayağı zaman alıyor.
Günlük programımda öğleden sonra bir saatlik “gözleri dinlendirme eksersizi dediğimiz uyku moduna geçme, haftada en az üç gün, saat 16-17 arası tempolu yürüyüş( spor) var.
Daha sonra da, akşam yemeği hazırlığı ve saat 19.00’da yarım saate sığdırdığımız akşam yemeği faslı başlıyor.
Haberleri daha ziyade yemek saatlerinde dinliyoruz. Bu arada ilginç bulduğumuz tartışma programlarını kaçırmamağa özen gösteriyoruz.
Gece benim için uyku saati normal olarak saat 23.00 oluyor. TV’de ilginç bir program varsa doğal olarak uyku zamanı değişiyor. TV seyretmediğim zamanlar odama çekilip kitap okuma ve aklıma takılanları not alma ile meşgul oluyorum.
Günlük programda hiç aksama olmuyor mu diye soracak olursanız, elbette oluyor. Ancak parmaklıklar ardında olanların yaşamına ‘bayram-seyran’ girmediği, cumartesi ve pazar günlerinin diğer günlerden bir farkı olmadığı için rutin olan yaşam tarzı pek değişmiyor.
ASKER OLUŞUM NİLGÜL’Ü ENGELLEDİ
Nilgül Doğan, bir general eşi hem de orgeneral. Bir devlet adamının eşi olmak zor olsa gerek. Ancak O, eşi cezaevine girdikten sonra halkla bütünleşti. Nilgül hanım genel seçimlerde İstanbul sokaklarını karşı karış gezdi, Çetin Doğan için oy istedi. Nerede eylem orada Nilgül Doğan. Çetin Doğan’a eşini sorduk ama çok kısa bir yanıt aldık:
“Nilgül’ü anlatabilmek için bir kitap yazmam gerekir. Bu romanlaştıracağım yeni bir kitabın konusu olur. Elimdeki kitap tasarılarına bunu da eklemeliyim. Nilgül’ün şu anda yaptıklarından çok gurur duyduğumu söylemeliyim. Nilgül ile evlendiğimiz zaman 18 yaşındaydı. Kendisi ile evlenmeye karar verişimde beni cezbeden güzelliği kadar, devamlı okuma, öğrenme ve gözlerini sıkça sulandıran yufka yüreği ile haksızlıklara karşı başkaldırma tutkusuydu. Benimle evlenmesi halinde okumasını engellemeyeceğim konusunda söz verdikten sonra teklifimi kabul etti. Benim asker oluşum, Nilgül’ün haksızlıklar karşısında başkaldırılarını eyleme dönüştürmesini kuşkusuz engelledi. Buna karşılık doğru bildiğini her ortamda savunmaktan da geri durmadı. Onun okuma ve öğrenme tutkusu evlendikten oldukça kısa bir süre sonra önce öğretmen olmasını ve daha sonra da üniversiteyi (gazetecilik) bitirmesini sağladı.”
Düzeltme: Dizimizin dün yayımlanan bölümde 1. Sayfada Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın fotoğrafına yanlışlıkla Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun ismi yazılmıştır. 1. Sayfadaki haber spotunda “Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun MİT’in hazırladığı Ergenekon şemasında 1 numara” olduğu belirtilmiştir. Bu ifade Aydınlık yazı işleri tarafından hata ile yazılmıştır. Düzeltir özür dileriz.
Ufuk Akkaya
Twitter: @ufuk_akkaya
ulusalkanal.com.tr