Ne yapmaya çalışıyorsunuz?

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Herkesin cevabını merak ettiği soru şu: Dolar yükselişini durdurur mu; faizler düşer mi? Eğer önümüzdeki seçimlerde milletvekili olmak istiyorlarsa yapacaklar; çünkü birileri öyle istiyor. Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, iktidar her iki kavrama da adeta kişilik yükledi.

‘Düşeceksin; çıkmayacaksın’ diye talimatlar veriyorlar. Ormanların katliamından şehirlerin imarına, bürokratların atacağı imzadan ‘Alo Fatih’lerin haber yapışlarına kadar her şeyi böyle yönetmeye alışmış, ‘yasalar izin vermezse biz de arkasından dolanırız’ diyerek stratejisini açıklamış bir zihniyet bunu bekler.

Öyle bir zehirlendiler ve öyle bir baskı ile ülkeyi yönetmeye alıştılar ki, onlar ne istiyorsa olacak zannediyorlar. Oysa ekonomi böyle bir şey değil. Petrol fiyatları düşüyor diye bütçenin kurtulduğunu, bağırıp çağırınca dövizin efendilik yapıp, çakma enflasyonla faizi düşürüp, paranın geleceğini hayal ediyorlar.

Oysa bugüne kadarki gerçekleşmelere baksalar, hiçbirinin, biri istediği için olmadığını görürler. Karşılığında nelerin gittiğini bilmeden, ortaya çıkan sonucu kendi başarısı zannedenler, fatura önüne geldiğinde de, elektrik kesildiğinde ‘niye olmuyor, bozuldu mu bu’ diye radyoyu kurcalayıp kıracak insan bilgisi düzeyinde ekonomi yönetiyorlar.

Paranın dünyada bol olduğu süreçte, kendilerinin başarısı olarak geldiğini düşünen bu tayfa, niye kesildiğine bir türlü akıl sır erdiremiyor. Oysa o zaman parasını Türkiye’ye getirip, kazanç elde etmeyeni dünyada dövüyorlardı.

Minik bir sağlama 2003 – 2007 arasında açıklanan bir istatistik de nedenini bize gösteriyordu. 2003 – 2007 arasında ABD’li yatırımcılar kazandıklarını cebine koyup üstüne 30 milyar dolar daha ekleyerek gitmediler mi ülkeden? Böyle bir parayı kim reddeder? Yani burası belki bizler için değil, ama parasını getirip götürenler için kazanç kapısıydı.

Dünyada ekonomik gerçeklerin 2008 kriziyle birlikte değişmesi, ardından merkez bankalarının fonlamaya devam ederek krizden çıkma kararı almasıyla sanal bir dönem daha yaşandı. Fakat sonuç alınamayınca FED buna ‘dur’ dedi.

Şimdi paranın evine dönüş zamanı... Fakat o güne kadar gelen parada hükmü olmayanlar, karşılığında mal mülk satıp, imtiyaz dağıtanlar, elde avuçta bir şey kalmayıp, para da kesilince buz kestiler. Çünkü o ana kadar ekonomiyi kendilerinin yönettiğini zannediyorlardı.

Ortadaki fatura ise gırtlağına kadar borca batmış bir Millet, tüm varlıkları satılmış bir devlet, nasıl döneceğini bilemeyen bir mali yapıyı miras bıraktı. Aslında Babacan bunun farkında; elbet böyle gitmeyeceğinin de... Yaptığını yanlışın farkında mı; işte ondan emin değilim. Görüş ayrılığı da buradan kaynaklanıyor zaten.

Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, ‘talimatla ekonomi yönetilir’ zannedenler; halen ekonomik karşılığı olmadığı halde faiz konusundaki ısrarını sürdürüyor. Ekonomi bir politikanız varsa yönetilir... Araplar gibi petrol çıktıkça para harcıyorsan, petrol bittiğinde onların başına ne gelecekse, borç para bitince bizim de başımıza o geldi.

Ama ısrardan vazgeçilmiyor. Başbakan Davutoğlu da doğal olarak, Zeybekçi, Kurtulmuş’u yanına almış, Cumhurbaşkanı’nı takip ediyor. ‘Düşürün faizleri’ diye dayatılıyor. ‘Ne ile’ sorusunun yanıtını bırakın, kendisi ile bir muhatap olunmuyor. Ebeveynin cebinde para yokken, sokak ortasında ‘oyuncak’ diye tutturan çocuk gibiler.

Önce dövize bağırdılar, Merkez Bankası’na 1.92 rezaletini yaşattılar. Sonra enflasyonu kâğıt üzerinde düşürüp, faize baskı yapmaya devam ediyorlar. Şimdi Merkez’e ikinci bir rezalet yaşatma arifesindeler.

Fakat her konuştuklarında dolar biraz daha yukarı sıçrıyor. Çünkü ekonomik karşılığı yok. Belli bir plan program çerçevesinde konuşmuyorlar. Üreticinin düşünüldüğü de koca bir yalan. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan söyledi: ‘Öncelikli riskimiz faiz değil, kur.’ Ama dinleyen kim? Dertleri inşaat sektörü durmasın. Durdu da; haberleri yok.

Cumhurbaşkanı hafta sonunda yine faiz ısrarını ve baskısını sürdürdü. Dolar ne yaptı? 2.44 sınırını aştı. Ekonomik açmazlarımız nedeniyle büyük bir sıkıntı yaşayacağımız zaten kesin. Ama ben bunların ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum. Krizi erken mi çıkartmak istiyorlar? Amaç ve problem ne? Ekonomik cehalet mi; başka bir hesap mı?

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

Ne
Tüm yazılarını göster