O rüşveti kabul etmeyin

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Bu iktidar adam olmayacak; peki ya vatandaş olarak biz? Türkiye’yi 13 yıldır sadakaya muhtaç edip, cebine kart koyarak borçlandıran ve gizli iflasa sokarak, bunu oya tahvil eden iktidar, ahlâksız bir teklif yapmaya hazırlanıyor.

Üretim ekonomisini sistemli bir şekilde yok ederek, samandan hayvana, deterjandan inşaat malzemesine kadar her şeyi ithal eder noktaya getiren bu zihniyet; milyonlarca kişiyi ‘sosyal yardım’ adı altında rüşvetçi yaptı.

Bir ülkenin muhtaç durumdaki insanına yardım etmesi, sosyal devlet olma ilkesinin gereğidir. Fakat insanlarını sistematik olarak muhtaç duruma getirmenin, sosyal devlet olma ile hiçbir ilgisi yoktur.

Peki, sizce ders aldılar mı? Hayır, seçim takviminin yeniden belirlenmesiyle birlikte akıl almaz rüşvet trafiği yeniden başladı. Daha önce makarnadan kömüre, mobilyadan elektriksiz köye beyaz eşyaya kadar valileri bile kullanıp dağıtım yapanlar, şimdi üniversite mezunu olup, iş bulamayanlara maaş vaadini ortaya attılar.

Hatırlatırım, bunlar asgari ücret bin 500 TL olsun denildiğinde ortalığı ayağa kaldıran, asgari ücretle rahat rahat geçinilebileceğini iddia edenler… AKP’nin seçim taslağına göre üniversite mezunu olanlara, iş buluncaya kadar maaş verilmesi öngörülüyor.

Bunu hangi kafa vaat edecek? İşsiz adamdan sigorta primi isteyen, iflas edip ya da işsiz kalıp, ana babasının yanına sığınandan ‘gelirin var’ deyip genel sağlık sigortası primi isteyenler mi? Gelir testi kandırmacasıyla herkesi zengin ilan eden bu şahıslar yine boş keseden atmaya hazırlanıyorlar. Nasılsa deniz bitti? Dilin de kemiği yok; salla gitsin. Hadi minik bir sağlama yapalım.

Türkiye’nin 2014 yılı büyümesi ne? Yüzde 2,9. TOBB raporları ne diyor? Türkiye’de her yıl üniversiteler 800 bin mezun veriyor ve yüzde 5 büyüyerek ancak 500 binine iş bulunabiliyor. Büyümeyi dikkate alırsanız, kaba bir hesapla her yıl 500 bin yeni mezuna para verecekler. Bir de buna eski mezunları katın.

Böyle bir paranın verilebilmesi mümkün değil. Para basıp vermeye kalksanız, bir aydan fazla avanta dağıtılması olanaksız. Eğer taslaktaki bu akıl almaz madde, seçim beyannamesine yansırsa, anlamı iki kelimedir: Ahlâksız teklif…

Bu ülkede kendi insanına dilenci muamelesi yapan bir iktidara sahibiz. Olmayacak vaatlerle ya da sonu olmayan yardımlarla oy toplamanın peşine düşmüş. Peki, bu üniversite mezunlarımızın ne yapması gerekiyor?

Daha önce kendilerine avanta dağıtan ve bunun parasını da bütçeden, yani kendisinden aldığının farkına varmayıp, biat gösteren insanların yapması gerekeni. Nasıl onların, o gün makarnayı, kömürü getirenin başına atıp, ‘bana kömür değil, iş ver’ demesi gerekiyorsa, aynı yanıtı üniversite mezunlarının da yöneltmesi lazım. Bana para değil, iş ver.

Yoksa mı? Kanunlarımız ne diyor? Rüşveti veren de alan kadar suçludur. Belki bu olayda mahkemede değil ama; vicdanlarda kesin öyle.

Çetin Ünsalan

Tüm yazılarını göster