Tanımadığımız potansiyel ortak: Belarus

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Ekonomi Gazetecileri Derneği olarak DEİK ile ortaklaşa yaptığımız ‘Ticari Diploması Buluşmaları’ temalı toplantılar dizisinde her hafta bir ülkeye mercek tutuyoruz.

Son toplantının adresi Belarus, konuk da Türkiye – Belarus İş Konseyi Başkanı Yılmaz Soycan idi. Ülkedeki üretim alanlarına bakacak olursak ciddi bir rakiple karşı karşıyayız.

Otomotivden ağaç işleme sanayiine, etten IT sektörüne kadar geniş bir yelpazede üretici bir ülke. 190 ülke içinde, iş yapma kolaylığı açısından 49. sırada. 9,5 milyon nüfusa karşılık yüzde 5,9 işsizliği olan Belarus 61,7 milyar dolarlık dış ticareti, 29 milyar dolarlık ihracatı ile, açığı az dinamik bir yapıya sahip.

Dünyanın en iyi dış kaynak kullanımı alanında potansiyel taşıyor. Bu sahada dünya çapında 6 firmayı oyuncu haline getirmiş durumda. SSCB’ye bağlı eski ülkeler içinde eğitim seviyesi en yüksek ülke. Zaten o dönemde de bu özelliğiyle ön plana çıktığı görülüyor.

Bağımsızlığını ilk tanıyan ülke belki Türkiye ama, iki ülkenin birbirini yeterince tanıdığı söylenemez. Kendi hacmi içinde dış ticaret fazlası veriyoruz. 656 milyon dolarlık ticarette 530 milyon dolar ihracat söz konusu.

Fakat bu haliyle pazara ulaşımdan gittiği nokta itibariyle rekabete kadar önümüzdeki süreçte fırsat ya da risk haline dönüşebilir. Biz onları sadece yarım milyar doların biraz üzerinde mal sattığımız bir ülke sanıyoruz; onlar da bizi Antalya ve Bodrum’dan ibaret diye düşünüyorlar.

Oysa faaliyet alanlarına baktığımızda çok ciddi ortaklıklar kurabiliriz. Sanayiye uygun orman alanları itibariyle ağaç ve orman ürünlerinde önemli işbirlikleri yapılabilir. Dünya potasyum gübrelerinin yüzde 15’ine sahipliğiyle tarım sektörü adına işbirlikleri kurulabilir.

Peki çözüm ne? Yılmaz Soycan, daha çok iş insanının oraya götürülmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Sadece olasılıktan söz etmiyorum. Soycan, yaz aylarında önemli bir organizasyonun da bilgisini aktararak işi somutlaştırıyor.

Bilişimde Türkiye – Belarus Teknokent firmalarını bir araya getirmeye hazırlanıyorlar. Birlikte teknolojik üretimler yapmaya müsait bir yapısı var. Belarus’a mı kaldık diyebilirsiniz.

Ama hem AB, hem Rusya, hem de Avrasya Ekonomik Birliği’nin üç kurucusundan biri olarak geniş bir coğrafya yolculuğunun yol arkadaşlığından söz ediyoruz. Türkiye – Belarus İş Konseyi Başkanı Yılmaz Soycan da benzer bir inancı paylaşıyor.

Rusya ile uçak krizi sırasında o pazara girmeye devam etme şansını Belarus’tan bulduğumuzu hatırlatıyor ve “Ürünleri, üretildiği değil, satıldığı yerde stoklamalıyız. Pandemi bize bu gerçeği çok net gösterdi. Belarus’ta doğru bir depolama yaklaşımıyla Çin’den İskandinavya’ya kadar geniş bir coğrafyada etkin olabiliriz” diyor.

Peki nasıl? İş ilişkilerinde sabırlı olup, müzakere masasından kalkmamayı alışkanlık haline getirirsek önemli bir yol alacağımızı söyleyen Soycan, hemen sonuç almak isteyen yapıdan vazgeçmemiz ve uzun vadeli düşünmemiz gerektiğine dikkat çekiyor ve ekliyor:

“Dünyada sanıldığının aksine yeterince para var. Ama doğru ortaklıkları başarıp, sabırlı ve ilkeli iş yaparsanız.” Bu nedenle daha önceki yanlışlara düşmemek ve buraya sermayesi yeterli, insan kaynağı kaliteli ve marka değerliliği olan şirketleri yöneltmeliyiz.

Sözün özü şu: Ortada yeterince tanımadığımız ve bizi tanımayan ama çok büyük potansiyel taşıyan bir ülke var: Belarus. 520 milyon dolar yerine 1 milyar dolarlık mal satsak ne olacak? Gelin artık niceliği bırakıp, geleceğe yönelik nitelikli ortaklıklar peşinde koşalım.

Tüm yazılarını göster