Çok geç kaldığımız bir alan daha.
Yıl olmuş 2021. Hala Afrika ülkeleri ile Türk firmaları arasındaki ticareti artıracak, Afrika’daki hedef ülkelerin gelişmesine destek olacağımız bir Türk bankası kurmamışız. Hala Afrika ülkeleri ile ticaretimizi Fransız, İngiliz, Amerikan bankaları üzerinden ve bu ülkelerin lojistik firmaları üzerinden bin bir zorluk ile yapıyoruz. Oysa bu işleri kurabilecek yetişmiş insan altyapımız var.
Afrika ile ticaret yapan firmalarımızın banka talebi uzun yıllardır var. Firmalarımızın bir sürü sorunu var. Afrika’da kurulu bankalar ile Türkiye’deki bankaların ilişkileri ve muhabir banka anlaşmaları yetersiz ve arada çok aracı var. Haliyle bankacılık işlemleri Avrupalı bankalar üzerinden yürüyor. Süreler uzuyor, masraflar artıyor, işler daha karmaşık hale geliyor. Para transferleri ayrı bir dert, teminat mektupları ayrı bir dert, işlem masraf ve komisyonları ayrı bir dert.. Afrika’daki her ülkenin kendine has sorunları ve fırsatları var. Bu işlerin altından kalkabilmek Maslak’taki, Levent’teki banka kulelerinin yönetici odalarından yapılabilecek bir iş değil.
Afrika’da Türk sermayesinin bankacılık teşebbüsü olmuş. Bank Asya, Afrika’da Moritanya’da bazı operasyonlar kurmuş ve Afrika çapında finansal hizmet veren bazı kurumlar ile ortaklığa girişmiş. 2015 te Bank Asya’nın TMSF ye devri sonrası süreçte bu iştirakler varlıklarını satarak bankacılık işinden büyük ölçüde çekilmişler.
Türkiye bankacılık işini batıdan öğrendi ve çok iyi öğrendi ( Türkiye’nin kalkınmasına zarar veren bankacılık uygulamaları da görüldü ). Bugün birçok batılı banka ve finans kurumunda Türk yöneticiler mevcut. Bireysel bankacılık, kurumsal bankacılık ve genel olarak bankacılığının bilgi teknolojileri tarafında hayli rekabetçi seviyedeyiz. Türkiye’deki bankalarda kasiyerlik yapan personel, çoğu zaman Avrupa ve Amerika bankalarında şube müdürü ayarında finans bilgisi sahibi. Diğer taraftan tüm batı ülkelerinde olduğu gibi bankalar şube kapatıyor ve yeni nesil bankacılık daha çok şubesiz bankacılık ve uygulama temelli bankacılık şekline doğru evriliyor. Yani yetişmiş şube bankacıların işini kaybetmesi gibi tatsız bir süreç önümüzde duruyor. Afrika’da yeni bir bankacılık modeli kurduğumuz zaman yetişmiş personel tedarik sıkıntısı çekmeyeceğimiz bir gerçek.
Önerdiğimiz yerli sermayeli banka modeline kolaylık olması için ATB ( Afrika Türk Bankası) diyelim.
Neden bir Afrika Türk Bankası’na ( ATB) ihtiyacımız var?
1) Türkiye ve Afrika ülkeleri arasındaki ticaret hacmini geliştirmek. Türkiye’nin ihracatını güçlendirerek uzun vadede Türkiye’de daha çok istihdam yaratmak.
2) Afrika ülkelerinin genel anlamda bankacılık servisleri sayesinde kalkınmalarına destek olmak.
3) Sadece geleneksel bankacılık servisleri değil, ilgili ülkelerin ihtiyaç duyduğu tüm finansal, ticari ve altyapısal gelişimi için bir araç sunmak.
Türkiye’nin Afrika ile bankacılıkta rekabet avantajları
1. Kalifiye bankacılık BT ve uzman personel.
2. Türkiye’nin Avrupa ülkelerinden bankacılık hizmeti maliyetleri açısından daha rekabetçi olması.
3. Türk ekonomisi ile birçok Afrika ülke ekonomilerinin tamamlayıcı nitelikte olması ve arada büyük ticari potansiyelin bulunması.
4. Afrika ile saat farkının olmaması veya çok az olması.
5. Çin ve Amerika’ya göre lojistik yakınlık ve THY ‘nin sunduğu direk ulaşım avantajı.
6. Afrikalı gençlerin Türk Üniversitelerinde bankacılık alanında eğitilip Afrika ülkelerinde görevlendirebilir olması.
Nasıl bir Bankacılık modeli tasarlamalıyız?
1) ATB modeli Afrika ülkelerinin şartlarına uygun tasarlanmalı. Her Afrika ülkesine kurulacak ATB yapısı farklı olmalı.
2) Merkezi yönetim değil, mümkün olduğunca dağınık ve yerelden yönetilen bir yapı kurulmalı.
3) ATB’nin destek fonksiyonlar için idari merkezi İstanbul Gayrettepe bölgesi olabilir. Gayrettepe’nin metro ile IGA havalimanına ulaşım bağlantısı ile Afrika ülkelerine hızlı ulaşım bağlantısı sağlanabilir.
4) İdari Merkez’deki personel sadece Afrika’da şube ve saha tecrübeli olan personellerden oluşturulmalı ve 5 sene saha, 2 sene merkez gibi bir rotasyon uygulanabilir. Vergisel veya ticari açıdan anlamlı olduğu durumda farklı idari bölgesel merkezler de devreye alınabilir.
5) ATB’nin kontrol hissesi T.C. Hazinesi’nde olmalı.
6) Ülke müdürleri ilgili yerel ülkeden olmalı. Güçlü bir Genel Müdür yardımcılığı pozisyonu olmalı ve Türkiye’den doldurulmalı.
7) Birçok Afrika ülkesinde hızlıca başlatılabilecek, esnek ve ilgili ülkenin şartlarına uyarlanmış bir model kurulmalı. Belki Türk elçiliklerine gönderilecek uzmanlar ile ilgili elçiliklerin kuluçkalığında yerel yapı başlatılır ve zaman içinde ilgili ülkelerde doğru mekan, model ve zamanlama tespitinden sonra kurumsal yapılanma geliştirilir.
8) ATB tek bir kurumsal kimlik altında bütün Afrika ülkelerinde aynı iş modelini kurmak zorunda değil. Muhtemelen en iyi model bu olmayacaktır. Belki kültürel ve ekonomik olarak yakın olan ülke grupları bazında banka imajı ve iş modeli kurgulanabilir ve hepsi T.C. hükümetinin kontrolünde olacak şekilde farklı kurumsal kimlik altında bir düzine ATB bankası Afrika kıtasında kurulabilir. Misal Fransızca konuşan müslüman ülkelerde farklı bir banka modeli, Portekiz, İngiltere’nin eski koloni bölgelerinde farklı banka modelleri kurulabilir. Afrika’daki farklı para birimi grup ülkeleri için de ATB gruplamaları yapılabilir. Bunların farklı kurumsal kimliklere rağmen eşgüdüm halinde çalışması elbette sağlanmalıdır.
9) İlgili ülkelerde kurulacak banka modellerinin her biri için ilgili Afrika devletleri veya özel sektör oyuncuları ile ortaklık yapılabilir. Hissedarlık konusunda ilgili ülke şartlarına uygun olacak şekilde esnek modellere açık olunmalı ancak kontrolün T.C. Hukumetinde olması istisnai haller dışında faydalı olacaktır.
Öncelikli Hizmetler
10) ATB’nin öncelikle sunması gereken temel hizmet karşılıklı akreditasyon servisi olmalı. Yani Türk ihracatçı ile Afrikalı ithalatçı (veya tersi) yapacakları mal ve hizmet transferine kefillik servisi sağlanmalı. Bu servis büyük sermaye gerektirmeden ticari ilişkileri hızlandıracak ve sahada hızla kurulabilecek bir servistir.
11) Para transferi konusu hızlı ve ucuz şekilde çözülmeli. USD, EUR, TL ve yerel para cinsinden Türkiye ve ilgili ülkeler arasında para transferi imkanı sağlanmalı. Gereken durumlarda altın ve karşılıklı kuyumcu temelli transfer yöntemleri de desteklenebilir. ( Uluslararası ticaret ve ilgili hukuki hükümlere bağlı kalınarak)
12) ATB’nin diğer özel ve kamu Türk bankalarına ilgili ülkelerde muhabir banka hizmeti sağlaması faydalı olacaktır.
13) Teminat mektubu hizmeti, yerelden öğrenilen verilerin risk değerlendirmesinin özgün şekilde yapılması ile sağlanmalı.
14) Afrika’daki bazı ülkelerde islami bankacılık modelleri faydalı olabilir. İlgili ülkelerde bu ihtiyaca göre çözümler geliştirilebilir.
15) Bireysel bankacılık hizmetleri ilk senelerde hedeflenmemeli. Sigorta servisleri ise kurumsal bankacılık ile uyumlu bir alan olarak geliştirilmeli. Bireysel bankacılık konusunda ilgili pazarlarda fırsat ve talep olduğunda ve ülkedeki yapılaşma yeterli olgunluğa ulaştığında değerlendirilebilir.
REKABET ve LOJİSTİK
16) Batılı ülkeler doğal olarak finans gibi stratejik bir alanda ipleri bırakmak veya pazar payı kaybetmek istemeyeceklerdir ve rekabetin tatsız seviyelere gelmesi ve Türk bankalarına çeşitli para birimi transferlerinin yasaklanması, SWIFT kısıtlamaları, kredi kartı altyapısı kısıtlamaları gibi kısıtlamalar ileride gelebilir. Sistemi kurarken bu risklere karşı dayanıklı ve yedekli tasarlamak faydalı olacaktır.
17) Afrika’daki bankacılık, sigortacılık ve lojistik alanlarını kontrol eden Avrupalı ülkeler, faaliyet yaptıkları Afrikalı ülkenin ticaretini büyük oranda olarak kontrol edebilirler. Finans kurumları ve lojistik kurumları, “hangi firmalar, hangi firmalar ile hangi fiyat seviyesinden alış veriş yapıyorlar?” gibi ticari sır olan bilgilere sahiptirler. Bu sebeple Afrika’da kurulacak finans kurumlarının er veya geç ulusal lojistik kurumları ile desteklenmesi gerekecektir. İlgili ülkelerin pazarına girişi hem lojistik firmaları hem finans kurumları zorlaştırabilir.
18) Lojistik konusunu açacak olursak, bankacılığın destekleyeceği lojistik modeli direk konteyner hatlarının devreye alınması, liman işletmeciliği, depoculuk, gümrük ve iç nakliye hizmetleri olmalıdır. Yani amaç sadece banka kurmak değil amaç kurulacak banka üzerinden ilgili ülkeler ile ticaret kanallarını açmak, dar kanalları genişletmek olmalıdır.
19) ATB ülke şube ağı, ilgili bölgelerdeki küçük kurumsal işletmelerin de birbirleri ile ticaretini kolaylaştırmalıdır. Misal Senegal deki ATB’nin kurumsal müşterisi ile Gambia’daki ATB’nin kurumsal müşterisini ilgili ATB’ler ticaret yapabilir hale getirebilmeliler. Veya Gine’deki ATB’nin, misal olarak bir marangoz atölyesi müşterisini ele alalım. Atölye Fransa’dan ithal ettiği menteşeler ve Portekiz’den ithal ettiği ahşap boyası ile ürettiği ahşap kapı ve pencereleri iç pazara satıyor olsun. ATB, bu firmanın menteşe ve ahşap boyasını daha iyi şartlarda, tercihen Türkiye’den satın almasına olanak sağlamalı ve tercihen daha karlı müşterilere, belki ABD’ye veya Avrupa’ya ihraç etmesine imkan sağlayabilmeli. ATB ilk kuruluş yıllarında bu seviyeye ulaşamaz ama nihai hedef bu derece tedarik zinciri ağlarının içine girebilmek ve yönlendirebilmek olmalı.
SERMAYE
20) Son dönemde Avrupa’da bireysel bankacılık hizmetleri cep telefonu uygulamalarından ibaret hale gelmektedir. Bir cep telefonu uygulaması, çağrı merkezi yazılımları ve ilgili ülkenin ulusal postane servisleri ile kasiyer hizmetleri ( para yatırma, çekme vs.) konusunda yapılan anlaşma ile her hafta Avrupa’da yeni bankalar kurulmaktadır. Kurumsal bankacılıkta da kaçınılmaz olarak benzer bir süreç yaşanacaktır. Afrika’da uygulama bankacılığı ise muhtemelen Avrupa’dan çok daha hızlı gelişecektir çünkü zaten çoğu Afrika ülkesinde ulaşım altyapısı zayıftır, mesafeler uzaktır ve insanlar mümkün olduğu kadar çok işlerini cep telefonu ile halletmeye alışmış durumdadırlar.
21) Elbette birçok bankacılık servisi sermaye gerektirir. Türkiye’de ise sermaye kıttır ve tüm nadir kaynaklar gibi en verimli şekilde değerlendirilmelidir. Kurulacak model başlangıç seviyesinde, düşük sermaye gerektirecek hizmetler ile başlatılabilir. Zaman ile, model iyi yönetilebilirse ve rüştünü ispat edebilirse ilgili kurum gerekli finans kaynaklarını yaratacaktır. Zaten Türkiye’deki yetişmiş finans personeli, mevcut faaliyetleri finanse edecek uygun maliyetli kaynak bulma işlerini iyi bilir.
İŞBİRLİKLERİ
22) Afrika’da parlayan yıldız Çin’dir. Tüm Afrika ülkelerinde büyük altyapı yatırımları işlerine girişmişlerdir. Çin hem ekonomileri kazanmakta hem gönülleri kazanmaktadır. ATB’nin Çin finans kurumları ile yakın işbirliği içinde çalışması gerekir. Afrika’nın hemen bütününe Türkiye’den erişim, Çin’den erişime göre daha kolaydır. Çin’in Afrika’da yapmakta olduğu yatırımlarda yanlarına Türk firmaları alması ve Türkiye’de Çin firmalarının Afrika için üretim yapması gibi imkanların geliştirilmesi faydalı olacaktır. Misal Çin ile demiryolu bağlantısı da kurulacak olacak olan Mersin veya İskenderun limanları bu amaç ile kullanılabilir.
23) Afrika’nın büyük ticari ortağı olan ülkelerde zamanı geldiğinde ATB’nin irtibat ofisi açması faydalı olacaktır. Akla ilk gelen ülkeler Hindistan, Çin, Lübnan ve İngiltere.
24) Etkili bir bankacılık servisi için ilgili ülkelerde PTT’nin de etkin şekilde yapılanması faydalı olacaktır. Ticaretin gerektireceği evrak ve numune gönderimi işlerinde PTT ‘nin THY altyapısı üzerinden servis vermesi faydalı olabilir.
25) ATB yapısının Türk büyükelçilikleri, ticari ataşelikler, ilgili ticaret ve sanayi odaları ve bölgesel THY ofisleri ile entegre çalışması sağlanmalı. ATB’nin servislerini mümkün olan en üst seviyede web, ve mobil platformlar üzerinden ve yerel diller ( veya baskın ticaret dilleri) ile vermesi sağlanmalı.
26) ATB’nin açacağı ilişkiler ağı üzerinden diğer Türk fintech firmalarının da Afrika pazarına çekilmesi faydalı olabilir.
PARA BİRİMLERİ ve TAKAS
27) “Uluslararası ticaret sadece dolar ile yapılır” algısına karşı gelebilmek gerekli. ATB’nin farkı para birimlerinin yanı sıra ürün ile de takas yapabiliyor olması faydalı olacaktır. Misal Kayseri’deki bir vinç üreticisi Angola’ya vinç sattığında karşılığında balık veya kahve veya ham petrol olarak ödeme alabiliyor olması gerekir. Bu çevrimi de ATB sağlayabilir olmalı. Veya Ege’deki zeytin üreticisi Afrika’daki X ülkesine göndereceği bir konteyner zeytin karşılığında eşdeğer Hindistan cevizi alabiliyor olmalı. Hatta ATB, pazar şartları gerektirdiği zaman iştirakleri vasıtasıyla bilfiil mal alıp satan ticari taraf olarak konumlandırılabilir.
SEKTÖRLER
28) Afrika ülkelerinin bir çoğu bağımsızlıklarına son 20-30 sene içine kavuştular. Türkiye ise 100 sene önce kavuştu. Arada 70 yıllık bir fark var. Afrika’nın batılı ülkeleri ile arasındaki fark ise çok daha fazla. Türkiye 100 sene önce bu yolculuğa başladığında tarımsal mekanizasyona önem verdi, kağnılardan traktörlere geçti, tekstil sanayisini, bankacılık sektörünü, ağır sanayisini zaman içinde kurdu. Afrika’da birçok ülke henüz tarım, tekstil benzeri kalkınmanın ilk evrelerindeler. Üstelik artık traktör üretmekle tarım temelli kalkınmak da pek kolay değil. Amerika’da Kanada’da neredeyse sıfır işgücü ile tam otomatizasyon halinde Afrika ülkeleri büyüklüğünde uçsuz bucaksız alanlarda tarım faaliyeti yapılıyor ve ürünler tüm dünya pazarlarına fiyat desteklemeli olarak düşük fiyatlı satılıyor. Afrika’nın yoğun emek ile ürettiği tarımsal çıktı artık kalkınmayı sağlayacak derecede parasal kaynak üretemiyor. Türkiye bu yollardan geçti ve Afrika’ya rekabetçi olarak kalkınmasını sağlayacak montaj sanayi, çimento sanayi, demir-çelik sanayi, madencilik, çimento, cam, kağıt, inşaat yan sanayi, traktör, kimya, gübre, rafinaj vs. konularında destek olabilir ve olmalıdır.
SONUÇ
Afrika ile Türkiye arasındaki ticareti kolaylaştıracak ve hem Afrika’nın hem Türkiye’ nin gelişimini hızlandıracak bu tür bir finans kurumuna ihtiyacın olduğunu sektörün önde gelen idarecileri uzun süredir belirtiyorlar. Bu konuda getirilecek eleştiri şu olabilir. Türkiye’de kamu bankaları bu kadar zarar ederken, Afrika’da kurulacak yeni bir kamu bankası ile vatandaşlarımıza ilave bir vergi yükü gelebilir mi? Afrika ülkelerinin gözden ırak yapısı ile suiistimallerin ve kaynakların hortumlanması gibi durumların olma olasılığı daha fazla değil midir? Elbette kötü yönetim durumunda bu riskler mevcut ancak devletin harcadığı her bir kuruş için ve idare ettiği her bir kurum için bu riskler mevcut. Elbette bu işleri yaparken modeli doğru kurmak, süreci, kontrol noktalarını, hesap verebilirliği, liyakatli personel politikalarını kurabilmek gerekli. Bir yerden başlamak gerekli, bir kaç ülkede belirli bir sermaye ile işler başlatılabilir, alınacak sonuçlara göre işler büyütülür veya küçültülür. Günün sonunda bankacılık ölçülü risk alma işidir.
İyimser bakış açısı ile bu tür bir bankacılık yapısının Türkiye’de oluşturacağı istihdam potansiyeli çok yüksektir. Afrika hem ekonomik büyüme açısından, hem nüfus büyümesi açısından Türkiye için fırsatlar kıtasıdır. Türkiye’nin bu saatten sonra Avrupa ile ticaretini kat be kat artırmayı hayal etmesi gerçekçi değildir ancak Afrika ile ticaretin kat be kat artırılması olasıdır ve muhtemeldir.
Afrika’nın gelişiminde Türkiye hedeflerini utangaç koymamalıdır. Çin bugün itibariyle hemen tüm Afrika ülkelerinin bir numaralı ihracat ve ilk sıralardaki ithalat ortağı haline gelmiştir. Bu durum öngörülebilir gelecekte devam edecektir. Türkiye’nin hedefi Afrika’nın iki numaralı ticaret ortağı olmak olmalıdır. Bu tür iddialı hedeflerin gerçekleştirilmesi, ikili ticareti kolaylaştırıcı bankacılık sistemleri kurulmadan, sadece yabancı bankalar üzerinden yapılacak ticaret hacmi ile mümkün değildir.