Hükümetin yayın organı niteliğindeki Vatan gazetesinin 16 Temmuz 2015 tarihli manşeti merak uyandırıcı bir mahiyet taşıyordu: “KARARTMA!” Alt manşet şöyle devam ediyordu: “TSK, Suriye’nin hava savunma sistemini etkisiz kılmak için sınıra elektronik harp cihazları konuşlandırdı. Bu cihazlarla, Şam radarları körleştirilecek, operasyon bölgesi karartılacak!”
MİT Müsteşarlığını yakından takip ediyorsunuz. Bu kurumun başındaki kişi AKP’den milletvekili olmak üzere harekete geçti. Başbakanlığı, Dışişleri Bakanlığı konuşuluyordu! Ama siyasi gelişmeler nedeniyle eski konumuna geri dönmek zorunda kaldı! Dolayısıyla bu kurumun, devletin değil de AKP’nin bir organı olduğuna dair kamuoyunda, doğru ya da yanlış, güçlü bir kanaat oluştu.
Genelkurmay’ın eskiden gözü kulağı olan bir GES’i vardı. Ancak iftiralarının zirve yaptığı bir dönemde, bu güzide kurum, yürütülen bir psikolojik savaş operasyonu sonucunda siyasi yönü ağır basan MİT’e devredildi!
Bizlere de, “Ges’i bağlarında üç top gülüm var, hay Allah’tan korkmaz sana bana ölüm var!” türküsünü mırıldanmak kaldı. Hâlbuki Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı, Türkiye’nin çevresini ve bölücü terörün askeri cephesini gözetliyor ve tespitlerini doğrudan kullanıcı olan Genelkurmay Başkanlığına bildiriyordu. Böylece süratli, etkin ve güvenilir bir istihbaratın oluşmasında kilit rol oynuyordu.
İstihbarat dünyasını tanıyanların çok iyi bildiği gibi GES’in MİT’e bağlanması, en masum sonuç olarak işleri daha da karmaşık bir hale getirir. Kötü senaryoları düşünmek bile istemiyorum! Bu nedenle, Suriye’de ve her yerde gerçekten elektronik istihbarat konusunda bir adım atılacaksa, yapılacak ilk iş GES’in yeniden Genelkurmay Başkanlığı emrine verilmesi olmalıdır…
Haberi yapan Murat Çelik, askeri kaynakları iyi kullanan deneyimli bir gazetecidir. Gazetenin de hükümete yakın yayınlar yapması nedeniyle bu haberin güvenilirlik derecesi yüksektir. Sadece haberin başlığına baktığımızda bile Türkiye’nin bölge dinamiklerini kavrayamadığını görüyoruz. Defalarca yazdık ama bir türlü anlaşılmıyor! Matematiksel formül ve denklemlerle ifade etmeye çalışalım:
IŞİD + PKK/PYD + EL NUSRA + FETİH ORDUSU+ ÖSO = KÜRT DEVLETİ + ABD/İSRAİL KORİDORU
KÜRT DEVLETİ + ABD/İSRAİL (KÜRT) KORİDORU= TÜRKİYE’NİN BÖLÜNMESİ
Bu denklem Türkiye açısından yaşamsal önemdedir. Yapılacak bir hatanın telafisi yoktur! Görüldüğü gibi, IŞİD, PKK/PYD, ElNusra, Fetih Ordusu ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Türkiye açısından emperyalist güçlerin cepheye sürdüğü düşman ve bölücü kuvvetlerdir. Bunların hepsi ile kana kan, dişe diş bir mücadele verilmesi gerekir. Bu kuvvetlerin hepsi ile aynı anda karşı karşıya gelmek askeri harp prensiplerine uymaz! Bu nedenle ittifaklar kurmak, zaman mekân faktörlerini iyi kullanmak gerekir.
Türkiye açısından ilk yapılması gerekenler şunlar olmalıdır:
ÖSO’yu palazlandıracak eğit donat programından derhal çıkılmalıdır!
Suudi Arabistan, Katar gibi kirli devletlerle ortak kurulan Fetih Ordusu faaliyetine hemen son verilmelidir!
Bölücü politikaların orijinatörü olan ABD ile Suriye ve Irak’taki ortak faaliyetler durdurulmalıdır!
Bölücü ve düşman kuvvetlerin hepsi ile savaşan Suriye ordusuna her türlü destek verilmelidir.
Suriye Ordusu’nun harekât etkinliğini sınırlayan angajman kuralları değiştirilmelidir!
Bölücü ve düşman kuvvetlerin Türkiye’deki açık ve örtülü faaliyetine son verilmeli, lojistik kaynakları kurutulmalıdır.
Eğer siz, denklemdeki bölücü ve düşman kuvvetlerin bir kısmını destekliyorsanız ve aynı zamanda size düşman olan bu kuvvetlerle mücadele eden Suriye rejimi ve Suriye Ordusu’nu hedef alıyorsanız, yukarıdaki formülün sol tarafının yazılı olmayan bir parçası olursunuz. Bu ise en hafif deyimiyle bir utanç vesilesidir.
Yazıktır, günahtır, imparatorluklar kuran büyük bir millet bu kadar da sağduyudan yoksun olamaz! Hiç kıvırmadan, lafı eğip bükmeden ifade edelim: “Suriye’de karartılan Şam’ın radarları, uçakları, füzeleri değil, Türkiye’nin geleceğidir...”
Gelecekte bu dönem sadece siyasi yönüyle değil, askeri ve teknik boyutuyla da sorgulanmalıdır!
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr