Hiç kuşkusuz terör bir siyaset yöntemidir. “Spor olsun!” diye terör eylemi planlanmaz. Amaç, bir siyasi hedefe giden yolu kısaltmaktır. Siyasi hedef için uygun stratejiler tespit edilir. Terör tek başına bir strateji değildir; taktik bir girişimdir. Ama arkasına yaslananlar, toplam etkiyi artırmakiçin terörü hedef topluma strateji olarak enjekte eder. Öyle bir rüzgâr estirilir ki terör “asla yenilmez üstün bir güç” olarak hafızalara kazınır! Hedef topluma, “bununla başa çıkma şansın yok; pazarlık yap!” mesajı güçlü şekilde verilir. Sonunda terörden bunalan ve aklını yitiren toplum hayaletlerle pazarlık yapmaya başlar. Terörün amaç değil araç olduğunu unutur. Terör örgütünün taşeron, arkasındaki devletin ihale sahibi olduğu akla gelmez! Açılım süreci koskoca Türk devletine bu yöntemler ustalıkla uygulanarak kabul ettirildi! Bu basit döngüyü kavrayamayanlar hâlâ devletin en kritik kadrolarda görev yapmaya devam ediyorlar…
TERÖRİZM MUTLAKA BİR DEVLETE HİZMET EDER
Taktik bir eylem olan terörizm bir devletin stratejik hedefine hizmet eder.Günümüz dünyasında bir devlete dayanmayan terör örgütü yaşayamaz. Başarısız devletlerde (failed states) oluşan güç boşluğu da terör örgütü için yeterli olmaz. PKK, tabii ki Irak’taki otorite boşluğundan yararlandı. Ama eğer ABD olmasaydı, Türkiye PKK’yı Irak’ta yaşatmazdı. Bu yalın gerçeği anlayamayanlar hiçbir ülkede yönetimde kalamaz! Son kerte yetersiz ve birikimsiz bir siyasetçi olan Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, “Fransa’nın savaşta olduğunu!” söyledi. “Kiminle savaşta?” diye sorulunca, “IŞİD” cevabını verdi. Yakın bir süre sonra Fransa siyaset çöplüğündeki müstesna yerini alacak!
EN ÇOK KİME YARAR
Bir terör eylemi sonrasındaki en doğru soru, bu eylemin sonuçları itibarıyla kime hizmet edeceğidir. Reina saldırısı Türkiye’deki hiçbir İslami grubun çıkarına hizmet etmez. O grubun hem ülke içindeki hem de Müslüman dünyasındaki saygınlığını yerle bir eder. Hükümet’i, “can güvenliğini bile sağlayamayan çaresiz bir idare!” konumuna düşürür! Kaldı ki insanların eğlence yerlerine gitmeye bile korkar hale geldiği bir ortamda hükümetler de ayakta kalamaz!
Hain saldırı tam bir akıl oyunudur. İslami öğeleri öne çıkaran gazetelerde laik kesimleri hedef alan kışkırtıcı yayınlar yapılır. Yeni Yıl kutlaması aleyhindeki keskin mesajlar manşetleri süsler. Bir önemli CHP milletvekili mealen, “bu tür kışkırtıcı yayınlar sosyal barışı tehdit ediyor; niçin soruşturulmuyor!” şeklinde demeç verir. Böylece saldırı ve sonrasında yapılacak Bilgi Harekâtı (Information Warfare) için mükemmel bir atmosfer oluşur. Oyun kuranların hedefi, hem ülkede kargaşa yaratmak hem Batı ile sorun sahaları yaratan hükümeti cezalandırmak hem de iç çatışmaları başlatacak laik-dindar kutuplaşmasını keskinleştirmektir.
ABD’de John F. Kennedy suikastından (22 Kasım 1963) önce de basında ama özellikle vurulduğu yer olan Dallas basınında Kennedy’yi hedef alan yazılar manşetlerden verilmişti. Sağcı kesim alabildiğine kışkırtılmıştı. Cinayet, tek başına hareket ettiği söylenen bir kişinin ( Lee Harvey Oswald) üstüne yıkılmıştı. O da iki gün sonra öldürüldü. O gün ikna edici görünen bu duruma günümüzde bir tek kişi bile inanmıyor…
TÜRKİYE HEDEFTE
Türkiye, farkında olmasa da küresel düzeyde jeopolitik fay hatlarını sarsıyor. ABD önderliğindeki Batı için dünyanın herhangi bir yerindeki sorunun çözümünde hakem olmak vazgeçilmez bir koşuldur. Arka bahçesi olarak gördüğü Ortadoğu’da bu durum çok daha büyük bir önem taşır. Sınırları çizme inisiyatifinin Doğu’ya geçmesi Batı için kabul edilemez bir durumdur.
Türkiye Fırat Kalkanı ile Batı’ya net bir mesaj verdi: “Ne bölünmeyi kabul ederim ne de sınırlarım boyunca bir terör devletinin kurulmasına izin veririm!” Batı, ekonomik nedenlerle Rusya’nın Suriye’de fazla kalamayacağını, her geçen gün yıpranacağını düşünüyordu. SSCB’ye yaptığı gibi bir Yıpratma Savaşı (War of Attrition) ile sonuç almayı umuyordu. Ancak Türkiye Halep’te attığı adımla bütün planları bozdu. Milli paralarla ticaretin başlaması, Suriye ve Irak’tan dışlanması Batı için bütün dünyada çöküş başlatır.
Reina saldırısını bu çerçevede değerlendirmezsek çok daha ağır bedeller öderiz. 2017 yılında Batı daha da saldırganlaşacaktır. Bu amansız saldırıyı ancak milli bir hükümet püskürtebilir!
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr