Büyük ekonomi olmak

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

İktidar, artık ‘pes’ dedirtecek düzeyde ekonomi üzerinden manipülasyon yapıyor. Bir tarafta rakamlar ekonomisi uygulayıp, öte tarafta pandemi sürecinde bile insanları yalnız bırakmasının üzerine örtme telaşında.

Hele IMF tartışması akıl alır gibi değil. O dönemde de defaten anlattık. 2008 krizinden sonra dünya IMF’yi tekrar kullanmaya karar verdi ama parası yoktu. Güçlü ekonomiler kasaya para koyarken, diğer ülkelere de ihtiyaç halinde kullanılmak üzere rakamlar belirlendi.

Bizim 5 milyar dolar meselesinin önü arkası bu. Bunun dışında söylenenlerin hiç biri doğru değil. Hatta şöyle bir örnek vereyim. O dönemde batan Kıbrıs Rum Kesimi’ne bile 500 milyon dolar yazılmıştı.

IMF borcunu kapattık konusuna gelince. Cari hesabı kapatarak, borçlu alacaklı ilişkisini bitirmiş olabiliriz. Hatta bunu da elimizde ne var ne yok özelleştirerek yaptığımızı hatırlatırım.

Fakat sonrasında IMF ile alacaklı kefil ilişkimiz başladı ve günün sonunda daha çok borçlandık. 10-15 milyar dolarlık cari hesabı kapatıp, son verilere göre 431 milyar dolara ulaşan iş borcu da açıklamazsanız, bu tartışma elbette yarım kalır.

Ayrıca iç borçlanma neredeyse tamamen yalan oldu. Artık adını bile anmayan yetkililer bunun da açıklamasını yapmak durumundadır. İç borçları tek taraflı silmeye mi niyetleniyorlar ki, borç hesabının içinde saymıyorlar?

Büyük ekonomi olma konusuna gelince… Dünya ekonomisinin içinde yüzde 1’i bulmayan ağırlığıyla büyük ekonomi olamazsınız da, Bakan Albayrak’ın bahsettiği üst segmentte dolaşamazsınız da. Dolaştığınızı zanneder kendinizi kandırırsınız.

Bir ekonominin büyük olabilmesi için dünya ekonomisindeki ağırlığının artması, bunun için de uluslararası çapta şirketlere sahip olması gerekir. Ne mi demek istiyorum? Fortune dünyanın en büyük şirketlerini açıkladı.

Listenin ilk 100 sıralamasında bir tane Türk firması yok. Neden bahsediyorsunuz? Şimdi bazıları diyecek ki ‘izin vermiyorlar ya da köşeler kapılmış.’ Bu da büyük bir palavra… Bakın 1990 yılında yapılan ilk listede tek bir Çinli şirket yoktu.

Ve Çin ilk kez 133 şirketle, 121 şirketi bulunan ABD’yi listede geçti. Demek ki çalışınca, planlı bir üretim ekonomisi uygulayınca olabiliyormuş. Dedim ya; ancak hamasetle oyalanıyoruz.

Sizin kendinizin ne kadar büyük olduğunu düşündüğünüz değil; dünyanın sizi ne kadar büyük gördüğü büyük ekonomi olabilmek için önemlidir. Yoksa diğerine ‘kendini devaynasında görmek’ denir.

Türkiye’nin Çin gibi büyüme potansiyeli var. Ama bunu yapacak politikaları yok. Ekonomi politikasını siyasete alet ederseniz; bir bakmışsınız yüzde 1 bile etmeyen dünya ekonomisindeki ağırlığınız nedeniyle siyaseten de sözünüz dinlenmiyor olmuş.

Tüm yazılarını göster