Ülkede ne konuşuyoruz? Terör tekrar başımıza bela oldu. Her gün bir şehit haberi ile canımız yanıyor. Niye? İçi boş bir açılımla yola çıkarken, bunun çok tehlikeli olduğunu, sonunun acı ve hüsran ile biteceğini söyledik mi? Söyledik. Neden? Çünkü atalarımız bizi uyarmış:
İtle yatan, bitle kalkar.
Deli ile çıkma yola, getirir başa bela.
Üçlenmemiş eken, olmamış biçer.
Komşularının iç işlerine müdahale edersen, gün gelir oradaki terörist gruplar seni vurur dedik mi? Dedik. Öyle mi oldu; öyle oldu. Neden? Çünkü atalarımız bizi uyarmış:
Ne ekersen onu biçersin.
Ne doğrarsan aşına, o çıkar kaşığına.
Rüzgâr eken fırtına biçer.
Ekonomik olarak üretmeden yaşamazsın, el parasıyla düğün bayram yapamazsın. Hazıra dağ dayanmaz. Bunun sonu felakettir; batıştır. Kumarbazın sonudur dedik mi? Dedik. Öyle mi oldu? Ne yazık ki... Neden? Çünkü atalarımız bizi uyarmış:
Ödünç güle güle gider, ağlaya ağlaya gelir.
Eğreti ata binen, tez iner.
Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir.
Peki bugün... Doğru yanlış illegal yapılanmalarla, terörle mücadele edildiği söyleniyor. Çok mu güçtü insanlara yaftalar yapıştırmak yerine, anlamaya çalışmak. Cehaletle bildiğini okumak yerine, başka seslere, uyarılara kulak vermek? Sizin için zordu. Şimdi de kimse size inanmıyor. Neden? Çünkü atalarımız bizi uyarmış:
Yalancının evi yanmış kimse inanmamış.
Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir.
Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz.
Oldu bitti; ders aldınız mı? Halen büyük bir kibir içerisinde sağı solu suçlamanın, tüm bunların eseriniz olduğunu kabullenmeden çırpınmanın derdindesiniz.
Oysa, yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Ve unutmayın: Mazlumun ahı indirir şahı.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr