Gazete ve televizyonların çarpıcı bir haberi heyecan yarattı: Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar krizin 21’inci yıldönümünde Kardak’ta! Ulusal Kanal sitesi video görüntüsü ile birlikte haberi vermişti. Org. Akar bir hücumbotumuz ile Kardak’a gitmek üzere limandan ayrılıyordu. Denizde çekimler yapılmıştı ama muhtemelen adaya çıkılmamıştı. Bu görüntüler basınla paylaşıldığına göre bir mesaj verilmesi hedeflenmişti. Aksi halde bu faaliyet sessizce icra edilebilirdi. Darbeci askerlerin iade edilmemesi siyasi bir içerik taşıyordu. Buna cevap vermek siyasi kadroların işi olmalıydı!
HER ASKERİ FAALİYETİN AÇIK BİR HEDEFİ VARDIR
Ege’deki adalarımızın 2004 yılından itibaren Yunanistan tarafından işgal edilmesi bugün Türkiye’nin en yakıcı sorunlarından birisidir. Türkiye, Kardak’ta savaşı da göze alarak muhteşem bir kriz yönetimi sergilemiş ve Yunan askerlerini Kardak’tan söküp atmıştır. Bugün için hiçbir antlaşma ile Yunanistan’a ve diğer hiçbir ülkeye devredilmeyen Ege’deki 150’den fazla ada, adacık ve kayalık üzerinde hiçbir ülke hak iddia edemez! Çünkü uluslararası hukukta egemenlik devri otomatik değildir; net, açık ve kesin bir irade beyanı ile olur.
Maalesef, Kardak’ta şahlanan Türk milli güç unsurları derin bir uykuya dalınca, adalarımız birer birer Yunanistan tarafından işgal edilmiştir. Bu aşamadan sonra zaten hiç kimsenin olmadığı Kardak’ta gövde gösterisi yapmak hiçbir amaca hizmet etmez! Çünkü “Eşek adası fiili işgal altındayken, Kardak’ta gösteri yapmanın askeri hedefi nedir?” sorusu sorulduğunda, verecek bir cevap bulamazsınız! Veya “Eşek adası ile Kardak arasında Türkiye açısından ne gibi bir fark vardır?” gibi bir soru bütün dengeleri sarsar.
ÖNCE NE YAPMALI
Yapılacak ilk şey Türk devletinin, adalarımızdaki Yunan işgalini tanımadığını ve zamanı geldiğinde uluslararası hukuk çerçevesinde bütün milli güç unsurlarını kullanarak gereğini yapacağını açık ve net olarak beyan etmesi ve Yunanistan’a sert bir nota vermesidir. Ayrıca Türkiye, bu konuda başta BM ve AB olmak üzere ilgili bütün taraflara bir an önce bildirimde bulunmalıdır. Herhalde okunmuyor; biz ifade edelim: “AB’nin bütün Türkiye ilerleme raporları, genel olarak Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs, özel olarak bu konuda, tıpkı Ermeni Soykırım Yalanında olduğu gibi haksız, hukuksuz ve düşmanca suçlamalarla doludur.” Konu hem Dışişleri Bakanlığı hem de Genelkurmay Başkanlığı tarafından ulusal ve uluslararası gündeme taşınmalı ve Türk milletine mal edilmelidir.
AB zaten çatırdamaktadır. Bir kaybedenler kulübüdür. Tam bir hayal kırıklığıdır. Ülkemizin yüz akı, onurlu ve namuslu ekonomi uzmanı Bartu Soral bu söylediklerimi onlarca programda kesin rakamlarla belgelemiştir. ABD Merkez Bankası (FED) uzmanlarına göre en geç iki yıl içinde büyük bir mali krize girecektir. Bugün var; yarın yoktur.Türkiye’nin Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’taki ulusal çıkarları hayatidir. Gelecek nesillere olan namus borcumuzdur. Değil bir AB, on bin AB’ye feda edilemez!
SONRA NE YAPMALI
Stratejinin üç boyutu zaman, mekân ve kuvvettir. Türkiye Yunanistan’dan, öncelikle işgal ettiği Türk adaları olmak üzere Doğu Ege adalarındaki askeri varlığını geri çekmesini talep etmelidir. Çünkü Atina ve Londra Antlaşmaları (1913), Altı Büyük Devlet Kararı (1914), Lozan ve ek Boğazlar Sözleşmesi (1923), Paris Antlaşması (1947) açık ve mutlak bir askersizleştirmeyi ön görmektedir. Bu talep tepeden tırnağa meşrudur. Hiçbir uluslararası sistem ve devlet buna karşı çıkamaz!
Eğer talep karşılanmadığı takdirde daha sonra alınacak tedbirler belirlenir. Sahne ya da sahneler şekillendirilir; kuvvet hazırlanır ve uygun zaman beklenir. Abluka gibi kriz yöntemleri gözden geçirilir. Her şey hazır olsa bile girişim zamanın ruhuna uygun değilse, sonuç alınmaz. Türkiye bu konuda önceliklerini saptayacak ve en doğru zamanı saptayacak bir birikime sahiptir.
Önemli olan bulunduğumuz aşamada kararlılığımızı devlet, millet ve TSK düzeyinde hem Yunanistan’a, hem AB’ye hem de bütün dünyaya göstermektir.
Keşke Kardak’taki gösteri bir büyük stratejinin taktik bir kademesi olarak planlansaydı! Stratejisi olmayan taktikler sinek vızıltısıdır… Faydadan çok zarar verir!
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr