İktidar kanadı başından sonuna her ferdiyle meydanlarda, televizyonlarda Türkiye’nin kritik bir eşikte olduğundan bahsediyor. Memleketi uyarıyor; seçimlerin önemli olduğundan 30 Mart sonrasının zorluğundan söz ediyor.
Başbakan kendisini zaten aştı. O yüzden onu bir kenara bırakıp, son olarak yılın U dönüşçüsü Erdoğan Bayraktar’ın açıklamalarına bakalım. Biliyorsunuz rekor Bayraktar’da… 10 yılın U dönüşçüsü ise malûm Zafer Çağlayan…
Ankara Sanayi Odası Başkanı iken yerden yere vurduğu politikaların tamamını milletvekili olup üstlenmekle kalmadı; bakanlık koltuğunu görünce taraftarlığı söylemlerinin tam tersini aşıp, rekor kırdı.
Fakat dönüşünü günlere sığdıran Bayraktar, Çağlayan’ın performansını gölgede bıraktı. Başbakan’ın her şeyi bildiği ve istifa etmesi gerekenin kendisi olduğunu canlı yayında açıkladıktan sonra, kulağına ne fısıldandıysa özür dileyen Bayraktar’dan yeni inciler döküldü.
Alıngan biri olduğundan içinde rüşvet ve yolsuzluk geçen bir konu nedeniyle istifa etmek kanına dokunmuş. Yoksa… Yoksası şöyle: “ama bizim için dava önemli. Bütün bunlara rağmen davamıza sahip çıkacağız. Dava bizim davamız, dava Allah’ın davası, dava İslam’ın davasıdır.”
Buyrun buradan yakın… Yahu bunun tüm bunlar ile ne ilgisi var? Ortadaki iddia bildiğiniz yolsuzluk ve rüşvet iddiası… Banka genel müdürü evinden 4,5 milyon dolar çıkmadı mı? Kasalar, para sayma makineleri… Geçtim illegal dinlemeleri… Onlar zaten başlı başına bir sıkıntı ki, o da eski ortakla aranızdaki hikâye…
Beni vatandaş olarak somutlar ilgilendiriyor. Açıklayın bunu… Kimsiniz siz ki, davanıza bu kadar kutsiyet atfediyorsunuz. Bilinen tüm inanç sistemlerinde, ki benim adıma İslamiyet’te de, bunlar kabullenebilir işler değil. Siz kime, nereye zarf atıyorsunuz?
Hoş Bakan Bayraktar’ın bu ifadesine hiç şaşırmadım. Çünkü TOKİ Başkanlığı’nın son döneminde yapılan bir röportajda “TOKİ’ye parayı Allah gönderdi” gibi saçma sapan bir beyanatı da vardı.
Yine keza kendisini Samsun’daki sel faciasından, Van’daki ikinci depremde can kaybına sebep olan açıklamalarından iyi tanıyoruz. Hiçbirinde hesap sormazsanız, adam sonuçta böyle uçar.
Gelelim 30 Mart’ın ve sonrasının kritik olması meselesine? Niye deseniz kendisine ait verecek bir cevabı yoktur. Ben söyleyeyim. Seçimin sonucu ne olursa olsun, Türkiye büyük bir ekonomik buhran yaşayacak. Sonuç değişmeyecek. Ama çıkışta dümendeki adam burada kritik rolü oynayacak.
12 sene sonra bağrıyorlar. Eyvah uçurum…. Adama derler ki: Günaydın… 12 kilometredir ayağını frenden çek dedikçe küfrediyordun. Evet uçurum ya… Uçurum uçurum olmasına da, hatırlatırım arabanın direksiyonunda sen vardın ve halen sen varsın. Sağa sola bağıracağınıza önünüze bakın.
Çetin Ünsalan