Faiz mi, Döviz mi daha maliyetli?

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Son dönemin en güncel tartışmalarının başında faiz geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda ısrarlı… İktidar kanadında da Bakan Zeybekçi, kendisinin en büyük destekçilerinden… Son tartışmaların ardından Zeybekçi ne dedi?

‘Enflasyon yüzde 5 hedefinde ise, faizlerin de yüzde 6 seviyesine inmesi lazım.’ Öncelikle şu ifade bile enflasyonun altında faiz uygulanamayacağının itirafı niteliğinde. Öte yandan sormak lazım; yüzde 5 enflasyonu kim kaybetti de; siz bulacaksınız?

Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle ‘Bugüne kadar hangi hedefi gerçekten tutturdunuz?’ Fakat bu kayıkçı kavgasının reel sektöre maliyeti ortada… Cumhurbaşkanı her konuştuğunda bilhassa dolar tırmanıyor. Şu anda uygulanan faiz ne? Yüzde 7,5… Ne isteniyor? Yüzde 5’e inmesi… Bu yolla da yatırımların artacağı tezi savunuluyor.

Bu durumda kritik soru şu: Bu tartışmalar neticesinde faiz mi, döviz mi daha maliyetli? Öncelikle Cumhurbaşkanı’nın bu çıkışlarının, döviz borçlusu şirketlere 2 ayda 33 milyar TL ek maliyet getirdiği belirtelim. Ama yetmez; somut bir örnekten yola çıkarak bunun yanıtını ortaya koyalım.

Türkiye’nin yüz akı oluşumlarından biri LÖSEV… Mayıs ayı içerisinde Avrupa’nın ilk, ülkemizin en donanımlı onkoloji kenti ve multidisipliner hastanesini hizmete kazandıracak. Malûmunuz LÖSEV bu ülkede çok önemli bir konuya el atmış ve lösemi ile mücadelede önemli yol alınmasını sağlamış, vakıf statüsünde bir yardım kuruluşu.

Periyodik olarak bana ulaşan yayınlarının bu ayki bölümünde Ankara’daki hastanenin davetiyesi de bulunuyor. Ama tanıtım broşüründe bir yaprak var ki, güncel tartışmaya önemli bir boyut kazandırıyor. Şimdi broşürdeki bu bilgileri aynen paylaşıyorum:

“Mekanik, hijyenik, otomasyon ve medikal cihazla… Ne yazık ki her şey dövizle alınıyor. Projemize başladığımız 2012’de USD: 1,790 TL; Euro: 2,290 TL. Şubat 2015’te bugün: USD: 2,422 TL; Euro: 2,745.

Maliyetlerimiz yaklaşık yüzde 30 arttı. Öte yandan muhtasar, stopaj, damga vergisi, KDV, SSK İşçi, İşveren vergileri yaklaşık 25 milyon TL. Ceza gibi vergi ödemekteyiz.

Devletin sırtından bu kadar ağır yükleri alırken, kalıcı eserlerle çocuklarımıza hayat verirken, yüzde 90’ın üzerinde başarı sağlarken ve vergiden muaf bir vakıf iken bu kadar vergiyi kabul edemiyoruz. Lösemili çocuklarımızın hakkı olduğuna inandığımız bu vergilerin onlara iadesini talep ediyoruz. TBMM’de LÖSEV için özel yasa çıkarılmasını bekliyoruz.”

Broşürün geldiği gün dolar 2.52’yi de görmüştü. Siz bırakın sanayicinin yatırım yapmasını, toplum yararına çalışan bir vakıf bile kur maliyetleri nedeniyle zarara girmiş durumda. Birileri yüzde 100 vergiden muaf çalışırken, üzerine alınan ceza gibi vergiler de cabası…

Sadece bu fotoğraf bile bize tek bir şeyi anlatıyor. Merkez Bankası’nın faizleri 1 ya da 2 puan indirmesi, Cumhurbaşkanı’nın çıkışlarından kaynaklanan döviz maliyetinin yanında anlamsız kalıyor.

İnanın reel sektörün de durumu bundan farklı değil. İktidar ne yapmaya çalışıyor; anlamak güç. Ama kesin olan bir şey var ki bir hayal üzerinde yapılacak yatırımların hesabını kurgularken, mevcut yatırımları zarar denizinde boğuyor.

Böyle ekonomi yönetmek olmaz. Şimdi siz verin yanıtını: Faiz mi daha maliyetli, yoksa siyasi gerilimle zaten yükselmesi kaçınılmaz olan kurun daha hızlı yukarılara tırmanması mı? Biraz aklı selim ne olur…

Tüm yazılarını göster