Türkiye’de yastık altında 500 milyar dolar değerinde altın var. Aslında 300 milyar dolar da olabilir. 100 milyar dolar da fena değil esasen. Ama yok yok, 5 bin ton kesin var. Lakin bin ton çıkarsa da şaşırmam. Tüm bu gerçekleri 10 – 40 ay içerisinde açıklayacağım.
Koca ülke önündeki ekonomiyi değerli kılmayı bıraktı, olasılıklar üzerinden piyango peşinde altın hesabı yapıyor. Hatta ekonomi yönetimi bunun üzerinden Anadolu insanını çok saf bulmuş olmalı ki, ‘getir altınını al sertifikanı’ kampanyası bile yaptı. Sonuç tabii ki fiyasko...
Daha önce de yazdım, Anadolu kadını kocasından bile sakındığı altını getirip kağıtla değiştirir mi? Bu haliyle hayır. Fakat umut tacirliğine soyunup, tarımın, sanayinin yok edildiği, teknoloji adına gerçekçi hiçbir adımın atılmadığını konuşamayanlar, altın tahmininde bulunuyor.
Son olarak İstanbul Altın Rafinerisi Genel Müdürü Ayşen Esen açıklama yaptı. Yastık altında 200 milyar dolar değerinde altın olduğunu tahmin ediyorlarmış. Neye göre? Yastık altında 3 ile 5 bin ton arasında yastık altında altın varmış, bunu da hesaplarsak 200 milyar dolar edermiş. Yalan mı; değil. Doğru mu? O da değil.
80’li yılların ortasına kadar neredeyse tamamen kayıt dışı çalışan, bugüne geldiğimizde de kayıt dışının çok yabana atılmayacak ölçüde döndüğü bir piyasada, insanların elindeki altın miktarını bilimsel olarak nasıl hesaplıyorsunuz? Bunun yanıtı yok.
Oysa bu rafinerinin ne umutlarla kurulduğunu hatırlıyorum. Türkiye’deki altın burada işlenecek, sektöre kazandırılacak ve katma değerli ihracat için önemli bir merkez üs olacaktı. Rahmetle anıyorum Ömer Halaç.
Ne kadar çabaladı ve halen neden hayatını kaybettiğini bilmiyoruz. Görünen bir sıtmaya kurban verdiğimiz yönünde. Hiç olmazsa onun anısına biraz daha bilimsel ve ayakları yere basan konuşmalar yapılsa...
Esasen bu yastık altı altın meselesi biraz sıkıştığımız dönemlerde ‘bizdeki petrol var ya’ diye başlayan konuşmalardan farklı değil. Kasım 2008 yılında Ekonomi Gazetecileri Derneği olarak Şile’de ‘Bilanço Okuma ve Enerji’ başlıklı bir eğitim gerçekleştirmiştik.
İşin enerji bölümüyle ilgili şu an ismini anımsayamadığım bir hoca genel fotoğrafı çektikten sonra çok çarpıcı bir bilgiyi paylaşmıştı. Demişti ki : Türkiye’de petrol var da yok da diyemeyiz. Çünkü karasularımız dahil sadece yüzde 5 arama yapmışız.”
Sanırım o tarihten sonra bu oran biraz daha yukarılara çıkmıştır. Fakat asıl mesele işin dedikodusunu ve piyango duygusunu seviyor olduğumuzdur. Sorunlarla baş edemediğimiz zaman ya petrol buluyoruz ya yastık altı altını tartışıyoruz.
Lakin asla gözümüzün önünde hali hazırdaki sektörleri yeniden yapılandırmanın yolunu ya da ekonomik temelde yaptığımız hataları tartışmıyoruz. Bunları yap, sonra ara, sonuç alırsan ekstra değer olur. Ama bu kafayla altının ya da petrolün amiyane tabirle geyiğini yapar; gerçekten sorunları tartışmayız. Sonuç da zaten ortada...
Şimdi size soruyorum: Sizce Türkiye’de yastık altında ne kadar altın ve gün yüzüne çıkmamız ne kadar rezervimiz var? Bilmiyor musunuz? Önemli değil sallayın bir rakam. Nasılsa herkes öyle yapıyor.
[email protected]