Kıbrıslı Türkler sıra dışı bir cumhurbaşkanı seçti. Rumlar ve emperyalist Batı dünyasında bayram var! Türk dünyası ise endişeli bir bekleyiş içinde! Yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Ağzından çıkanı kulağı duymuyor!” eleştirilerine, “beyni ile konuştuğunu” ileri sürerek cevap verdi. Eğer, gerçekten ortada bir beyin varsa, bu beynin Türk beyni olduğunu iddia etmek oldukça güç!
Şimdi isterseniz, tarihten kopuk, sadece bugünü yaşayan Akıncı’ya bazı hatırlatmalar yapalım:
ATATÜRK (1937) : Efendiler, Kıbrıs düşman elinde olduğu sürece ikmal yapıp anavatanı savunamazsınız! Bu ada bizim için mühimdir!
FATİN RÜŞTÜ ZORLU (1955): Savaşta Türkiye ancak güney limanları yolu ile beslenebilir. Kıbrıs adasına hâkim olacak kuvvet aynı zamanda Ege’de adalara da sahip olursa, Türkiye gerçek bir kuşatma altına girer. Hiçbir ülke tüm güvenliğinin, dost dahi olsa, müttefik dahi olsa, başka bir devlete dayanmasına razı olamaz!
İNGİLTERE BAŞBAKANI MC MILLIAN (1955): Kıbrıs adasını kim elinde tutarsa, İskenderun körfezini, dolayısıyla Türkiye’nin arka kapısını kontrol altına alır!
İSMET İNÖNÜ (1964): Kıbrıs’ı Kıbrıs Türk’ü kurtaramaz. Siyasi olarak yetersizdir. Adaya Türk askeri yerleşmelidir. Adadaki Türk direnişi çökse bile, adaya Yunanistan’ın yerleşmesine izin verilemez!
AHMET DAVUTOĞLU (2003): Kıbrıs’ta tek bir Türk olmasa bile Türkiye’nin bir Kıbrıs politikasının bulunması zorunludur. Hiçbir ülke kendi hayat sahasının kalbinde yer alan böyle bir adaya kayıtsız kalamaz! (Stratejik Derinlik, 2003, sayfa 179)
Beyefendi, kendi siyasi ve de en önemlisi askeri gücü ile KKTC Cumhurbaşkanı olduğunu sanıyor. Bugün itibar görüyorsa, gösterilen saygı kendisine değil, Türkiye’nin gücünedir! Olağan koşullarda hiç kimse Akıncı diye bir şahsı muhatap bile almazdı! Eğer adadaki 40 bin kişilik kolordumuz olmasaydı, günde beş kez falakaya yatırırlardı!
Kıbrıs tarihini bilmeyen KKTC Cumhurbaşkanı! Yeni Ortaçağ işte böyle bir şey… Herkesi haddini bilecek! Türkiye’den göç edenleri geri göndermek, O’nun boyunu aşar.
Zat-ı muhterem o kadar ileri gitti ki Cumhuriyet tarihimizin belki de en teslimiyetçi iktidarı olan AKP bile dayanamayarak, üst üste cevaplar vermek zorunda kaldı. Demeçlerini hayretler içinde okurken anlıyorum ki Beyefendi, jeopolitik, strateji gibi bilimlerin kırıntısından bile nasibini almamış! ABD, AB, Rum ağzı ile konuşarak laf kalabalığı yapıyor. Süslü cümleler kurduğunu zannediyor ama söylediklerinde hiçbir tutarlılık olmadığı gibi, peşinen “beyaz bayrak” sallıyor! Zat-ı Şahane’den incileri dinlemeye devam edelim:
“Ana-yavru edebiyatını bir kenara bırakıp kardeşler ilişkisi kurmak gerekir. Yavru vatan değil, kardeş ülkeyiz! Kıbrıs Türkleri kendi ayakları üstünde durabilmeli ve kendi kendilerini yönetebilmelidir.” Kıbrıs’lı Türkler için Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız askerlerinin canını verdiğini mi sanıyor? KKTC’ye 1974 yılından beri AB’nin mi baktığını zannediyor? Siz kendinizi çok iyi yönettiniz de Türkiye mi engel oldu?
“…KKTC’nin gelecekte Federal Kıbrıs’ta ve AB kurumlarında çok daha sağlıklı konumda olacağı açıktır.” Vay canına sayın seyirciler! Mahkemede olsaydık, avukatlar “ihsas-ı rey (peşin hüküm)” iddiası ile reddi hâkim talep ederlerdi! Beyaz bayrak havada! Hani, Kıbrıslı Rumlar Annan Planı’nı reddederse, AB KKTC’ye yönelik izolasyonları kaldıracaktı! AB’ye bu aşırı güveninizde duygusal nedenler rol oynamış olabilir mi?
Maraş bölgesini, karpuz dağıtır gibi vereceğini ilan eden, Annan Planı’nın ateşli savunucularından birisi olan Akıncı Hazretlerinin Mehmet Ali Talat’ı bile mumla aratacağı anlaşılıyor. Zaten HDP heyeti de, kendisine yakın görmüş olacak ki daha koltuğuna ısınmadan ziyaretine gidiverdi!
Ancak unutulmamalıdır ki Kıbrıs, 70 milyon kişinin yaşadığı Anadolu coğrafyası için hayati bir jeopolitik eksendir. Dış ticaretinin yüzde 90’ını denizler yolu ile gerçekleştiren Türkiye, bir kriz ve çatışma durumunda, muhtemelen sadece Akdeniz limanları ile dünyaya açılabilecektir. Kıbrıs’ın başka bir ülke ya da ittifakın denetiminde olması, bunlar dost ve müttefik dahi olsa Türkiye’yi kırılgan bir duruma düşürür. Kıbrıs’ı askeri maksatlarla kullanan güçler, Türkiye üzerinde peşin bir durum üstünlüğü sağlarlar.
Ayrıca Doğu Akdeniz’de 1577 km. ile en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye’yi mavi vatanından mahrum bırakarak Antalya körfezine hapsetmek isteyen AB Kıbrıs’a yerleşirse, Türkiye’nin deniz sorunlarına hakça bir çözüm bulması 100 kat daha zorlaşır. Burnumuzun dibindeki kaynakları Batılılar yağmalar!
Türkiye’nin ve 70 milyonluk büyük Türk milletinin adadaki hak ve çıkarları, Akıncı Hazretlerinin ve vatansız solcuların beynine bırakılmayacak kadar önemli, öncelikli ve hayatidir. Türkiye Kıbrıs davasına, partiler üstü bir anlayış ve bir devlet ciddiyeti ile bedeli ne olursa olsun sonuna kadar sahip çıkmalıdır. Aksi halde Kıbrıs’a saplanan jeopolitik hançer Anadolu’yu kanatır!
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr