İki çeyrek bir tam etmez

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Türkiye’deki işletmelerin yüzde 98’ini KOBİ’ler oluşturuyor. Bu yapı dünya pazarında yer almak adına sıkıntı olarak görülüyor.

Oysa bugün ABD, Almanya ya da İtalya’nın ihracatına baktığınızda temel özelliği aile işletmeleri olan, KOBİ yapısının çok etkin olduğunu görürsünüz.

Öte yandan bizdeki işletme yapısında sıkıntı var mı; kesinlikle... Bir işletmenin yapısını düzeltememiş olmanız, onu yok etmeyi değil, rehabilite etmeyi gerektirir. Fakat tarihte eğitimdeki sıkıntıları okulları kapatmakla çözebileceğini düşünen bir zihniyetin bugünkü yansıması, küçük işletmeleri yok etme üzerine bir kurguyla karşımıza çıkıyor.

Ölçek ekonomisi çok önemli. İşletmelerin nasıl yönetildiği, nasıl çalıştığı, hangi prensipleri esas aldığı kritik konu. Bir dönem Türkiye’de kurumsallaşma adına aile işletmelerini yok etmeyi denedik. Ne aile işletmeleri yok oldu; ne de kurumsal firmalar ortaya çıktı.

Bir dönem doğru bir eğilim başladı kümeleme yöntemi. Fakat başarıya ulaşamadı. Daha garip olan ise bir bölüm başarıya ulaşamadığının farkında değil; diğer bölüm de neden başarılamadığının sorgulamasına girmiyor.

Türk işletmelerini mutlaka rekabetçi kılmalıyız. Teknoloji ithal eden, değil, üreten yapılara döndürmeliyiz. Sanıyorum NASA’nın ihtiyaçlarını karşılarken önceliği Amerikan KOBİ’lerine veriyor olması bize bir şeyler anlatacaktır. Çünkü firmalarınızı bu çarka sokarsanız, kendisini geliştirmekten başka çare bulamaz.

Ne yazık ki bizler kamu alımlarında yerli ürün önceliğini hayata geçiremiyoruz. Bununla ilgili birçok düzenleme çıkmış olmasına rağmen, bürokraside tercihin bu yönde yapılmaması, siyasetin de buna ortam sağlaması en büyük handikap.

Şimdi önümüzdeki sürece yönelik yeni bir politikanın haberi geldi. Açıklamayı Maliye Bakanı Naci Ağbal yaptı. Aslında işletmelerin yapısıyla ilgili bir duyuruyu niye Maliye Bakanı yapar, ayrı bir tartışma konusu.

Ne yazık ki açıklamanın ayrıntılarına girdiğinde, kurumlar vergisi başta olmak üzere bazı muafiyetlerin öne çıktığını görüyoruz. Şart olan da aynı konuda faaliyet gösteren en az iki işletmenin birleşmesi.

Bunda ne var diyebilirsiniz? Bunda mantık hatası var. Öncelikle meseleye sadece vergi havucuyla yaklaşıyor olunması sakat bir yöntem. Ekonomi Bakanlığı’nın çok daha kalıcı bir sistem ortaya koyması, Maliye Bakanlığı’nın da bunu desteklemesi gerekirdi. Ama yine ‘size kıyak yapıyoruz, birleşin’ türünden, sonuç alması olanaksız bir yaklaşımla karşı karşıyayız.

Sıkıntılı ikinci konu ise birleşmelerde aynı konuda faaliyet gösteren iki veya daha çok işletmenin bir araya getirilmesi şartı. Kapasitesini dolduramayan, kurumsal bir yönetim gösteremeyen, ödeme sıkıntıları olan, pazara açılmada zorluklar yaşayan iki işletmeyi birleştirmek, sadece daha büyük bir batışı sağlar.

Bakanlığa önerim, birleşme meselesine daha farklı yaklaşmaları. Bunu reel piyasalarda olumlu neticelerini gördüğüm için gündeme getiriyorum. Dünyanın en kaliteli üretimini yapan, ama sıkıntıları olan iki işletmeyi birleştirmek yerine, finansman konusunda uzman, üretimi en iyi şekilde yapan, pazarlamayı bilen ve satışı çözebilmiş işletmelerin kümelenmesini sağlamak gerekir. Çünkü bu dört ayağı doğru kurguladığınızda, olası bir iş hacminde sağlıklı büyümeyi elde etmek mümkündür.

Yoksa kapasitesini dolduramayan ve sorunları olan iki firmayı bir araya getirerek boşa kürek çekeriz. Hele ki dünya pazarının böylesine bir daralma yaşadığı ve dünya ekonomisinin resesyona gittiği bir süreçte.

Korkmanız gereken KOBİ’ler değil; çarpık yapıları. Onları yok etmeye değil, yaşatmaya uğraşın. Daha büyük hacimde batmalarını sağlamak yerine, iç disiplini sağlayacak ortaklık yapılarını teşvik edin.

Son olarak bir de bunun hukuki ayağını çözmek gerekiyor. Çünkü Türkiye’de küçük hissedarı koruyan hiçbir kanun yok. Dünyada bu işin çözümü, bir hisseyle genel kurulu inletebilen, hakkını arayabilen ortak yapısıdır. Bunu konuşmuyorsak sonuç ne biliyor musunuz? Bunu bir meslek odası başkanı bana şu sözlerle anlatmıştı:

“Birleştirmeyi denedik; ama bir sene sonra ortağın biri halen otobüsle işe gidip gelirken, diğeri son model ve lüks bir araca biniyordu. Küçük ortak mecburen çekildi.” İşe yanlış başlarsanız, doğru niyetinizi bombalarsınız. Biraz dar çevrenizin dışına çıkıp, başkalarıyla da konuşun; korkmayın danışmanlarınız gibi para istemezler; rahat olun.

Tüm yazılarını göster