Karşılama

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Bazı insanlar ilginçtir memleketimde… Hep övülmek, hep onurlandırılmak, hep teveccüh görmek isterler. İster iktidar olsun, ister muhalefet, ister yaptığı iş ustabaşı olsun, isterse memuriyet…

Değişmez bu kural… Dün karşılamanın gereksiz olduğunu düşünen, yarın mührü eline alınca bekler. Dün bekleyen, mührü kaptırınca karşılamama tavrına girer. Bakan gelir karşılanır. Müdür gelir karşılanır. Herkeste bir göstermelik saygı ‘aman efendim’lerin arasına sıkıştırılmış torpil talepleriyle birlikte…

Bu karşılama öyle bir hal almıştır ki memleketimde herkes bırakır işi gücü… Vatandaş imza bekliyordur, vali bakan karşılamaya gider. Memleket eğitimli insan için çırpınıyordur, yoldan geçecek bir büyük (!) için öğrenciler dökülür yollara…

Miting yapılır. Partinin genel başkanı gelecek diye iktidarsa yoklama, muhalefetse zorlama hemen devreye girer. El pençe divan duran adamların karşısında, egosu tatmin edilenler bir iki nutuk attıktan sonra, başlar akıl vermeye…

Fakat aksi tehlikelidir. Hele bir karşılamayın. Bırakın karşılamayı gerektiği gibi davranmayın. Kaşlar çatılır, sonra bir tanesi kalkar havaya ve ‘kim bu arkadaş’ diye sorulur yandaki karşılama uzmanına…

Polis yolda çevirme yapar; bir bakar ki ‘sen benim kim olduğumu biliyor musun’ diye çıkan bir kartviziti karşılamıştır. Vakit geçirmeden yoluna devam etmesi, mümkünse yolunun açılması sağlanır.

Rahmetli Nezih Demirkent her ne kadar ‘para kazanabilirsiniz ama itibar satın alamazsınız’ diye söylese de, benim memleketimde zoraki itibar dayatılır. Ta ki kaygan zeminde ayağınız kayıp da alt katlara inene kadar. İşte orada sizi sokaktaki adam karşılar. Mutlaka bir tanıdığınız olduğu düşüncesiyle…

Herkesin iş bitirici olduğu bir memlekette Rahmetli Dümbüllü’nün sahneye atılan ‘salatalık’ karşısında ‘biri kartvizitini düşürdü’ sözü daha da zora girer. Çünkü o kadar çok kartvizit sahibi olmuştur ki, hangisine vereceksin.

Eleştirirsin kızarlar, onlar için doğruyu söylersin bozulurlar. Çoğu kahve köşesinde atıp tutar ama, köye gelen siyasiyi ya da gümrük müdürünü de ilk atıp tutan karşılar. Özgürlüğü için istiklâl savaşı vermiş bir toplumda, ram eden bir topluluğu nasıl yarattık bilmiyorum ama, eminim karşılama törenlerini kaldırsak, ülkedeki çalışma verimliliği büyük ölçüde artar.

Bir gariptir benim memleketim. Velhasıl kelam sözün özü odur ki: Ya karşısındır, ya lama. İkincisi ise tercihin, kaçınılmaz olur karşılama.

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster