Uğultuyu duyuyor musunuz?

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

İstanbul’da son günlerde bir rivayet dolaşıyor. Geceleri korku filmleri efektlerinden kurulu bir uğultu, şehre hakim oluyormuş. Hüseyin Rahmi’nin ‘Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’ romanını hatırlatan bu dedikodu, sosyal paylaşım sitelerinin en önemli gündemlerinden birini oluşturuyor.

Aslında sadece İstanbul’da değil, tüm ülkede derinden bir uğultu geliyor ama kimse farkında değil. Gerçek dışı ve doğaüstü hikâyelere inanmaya meraklı insanımız, gözünün önünde çekilen korku filmini göremiyor. Yerel yönetim darbesi…

Eskiden darbenin postal sesleri duyulurdu, şimdi genel kurul sesleri… Muhtemelen Başbakan’ın hafta sonu yapacağı konuşmada da yer alacak bu yapılanma, vatandaşın hakkından demokrasiye, çalışan haklarından üniter yapıya kadar birçok konuya darbe vurmaya aday.

40 yıl aradan sonra yayın hayatına geri dönen Özgür İnsan Dergisi’nin bu ayki sayısında ‘İmdat’ vurgusu ve ‘İlçe belediyeleri, il genel uçtu; dar bölgeye derebey kondu’ başlığı ile duyurulan dosyada TBMM’nin tatilden çıkmasıyla hayatımıza girecek bu gerçeğin analizi yer alıyor.

Malumunuz yerel seçimlerin erkene alınması teklifi imzaya açıldı. Hedeflenen tarih 27 Ekim 2013… Bundan tam bir yıl önce yeni sistemin yasalaşıp, köşkten onay alması gerekiyor. Aksi takdirde hesaplar şaşacak, değişiklikler uygulanamayacak. Muhalefetin ‘er meydanı’ tadında yaklaştığı bu mesele ise, ülkenin tüm dinamiklerini yerinden oynatırken, hak kayıplarını da beraberinde getiriyor.

İşin detayları 5 AKP’li milletvekilinin yaptığı parti bünyesindeki Yerel Yönetim Çalışma Komisyonu Raporu’nda ortaya konuluyor. Teknik detayı bir kenara bırakıp en sade haliyle yazarsak, ilçe belediyeleri ortadan kaldırılıyor, merkezi yönetime geçiliyor. Nasıl yerel yönetim reformu ise? Büyükşehirlerin bütünşehir olarak nitelendirdiği bu plana göre, ilçe belediyeleri şubelere dönüştürülüyor.

Yetkilerin tamamı tek adamda yani şehre sahip belediye başkanında toplanıyor. İlçe belediyelerine ait meclisler ortadan kalkarken, tek bir meclis üzerinden yönetim öngörülüyor. Şehre sahip tanımlamasını bilhassa yaptım, zira durum aynen bu. İlçe belediyelerine mezbaha, köylere ulaşım gibi görevler kalıyor. İmar, itfaiye, ulaşım, zabıta gibi kritik yetkiler ise direkt başkana bağlanıyor.

Bu tasarıya göre doktor, öğretmen gibi sosyal hizmetliler belediye tarafından göreve alınıyor. Ama ince detaylar var. Mesela bir semtte çalışan, başka bir semte gitmek istiyorsa, özlük haklarını geride bırakarak yer değiştiriyor. Ayrıca kadrolu değil, sözleşmeli olacağını tahmin etmek de güç değil. Tabii her il kendi eğitim sistemini, sağlık politikasını oluşturmaya başlayınca eğitimde birlikten, vergi oranlarındaki farklılığa kadar bir sürü ayrışan nokta ortaya çıkacak.

Dünyada bunu uygulayanlar olduğunu söyleyecekler. Ama inanmayın, bizde düşünüldüğü gibi hiçbir yerde böyle bir keyfiyet yok. Neler olacağını tahmin etmek istiyorsanız, Oslo görüşmelerini hatırlayıp, Hakan Fidan’ın PKK’lılara bu çalışmayı ‘nasıl olsa özerk bölgeler olacak’ diye özetlediğini hatırlayın.

Özgür İnsan Dergisi Baş Yazarı Prof. Dr. Semih Eryıldız, bu uygulamanın 2005 senesinde de ılımlı olarak denendiğini, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edildiğini hatırlatıyor. Hali hazırdaki Cumhurbaşkanımız’ın bunu veto etmeyeceği malum…

Elbette düzenleme bunlarla da sınırlı değil. İçinde yerellerin bütçeden alacağı payın artırımından, daraltılmış bölge sistemine, Türkiye Milletvekilliği havucuyla dıştaki muhalefetin başını döndürmekten, bazılarına eyalete varacak avantajlara kadar bir dizi detay var. Bu analizi mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

Ama ben kısaca şöyle özetleyeyim. 81 Başbakan, 1 Başkan Sistemi geliyor… Demokrasinizden, özlük haklarınızdan, yönetene ulaşabilme ve denetleme şansınızdan ve muhalefete sahip olma hakkınıza kadar her şeyinizi elinizden alıyor. Bitti mi? Hayır… Hele bir çalışma yasalaşıp hayata geçsin, bu düzenlemeyi bekleyen 2B yağmasından, rantsal dönüşüme kadar evlerinizi, ormanlarınızı nasıl elinizden aldıklarını da göreceksiniz.

Sevgili İstanbullular, şimdi gece gelen uğultunun nedenini çözdünüz mü? Tarihi bir kırılma noktasında ülkeye en büyük darbe vurulmaya hazırlanılıyor. Siz de onu Gulyabani zannediyorsunuz. Yakında bu sesi tüm ülke duyacak. Sizin özelliğiniz vergilerin yüzde 40’ını ödüyor olmanız. Pür dikkat kesilin şimdi. Uğultuyu duyuyor musunuz?

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster