Türkiye coğrafyasında ırkçılık artık uzun süreli hayat bulamaz. Çünkü Anadolu Batı Avrupa ya da Kuzey Amerika değildir!Irkçılığın anavatanı Batı Avrupadır ve bunu sömürgecilikten kaynaklanarak edinmiş, içselleştirmiş, teorisini oluşturmuştur. "Sosyal Darwinizmin" piyasaya sürülmesinin etkileri hala hafızalarda yer bulmakta ve ırkçı/faşist örgütlerin düsturu olabilmektedir.İlk kafatasçıların Almanya'da ortaya çıkması ve diğer emperyalist devletlere sirayet etmesi tesadüfi değildir. Ortaçağda "beyaz adamın terörü" kolonyalizm ve köle ticaretiyle şekillenmiş ve kalıntıları farklı boyutlar kazanarak günümüze kadar gelmiştir.
Anadolu topraklarında yaşayan insanlar renksizliği sevmez, renklerin tüm tonlarını bağırlarında taşımaktan onur duyarlar. Türkiyemize gelenler bu güzelim toprakların huyundan, suyundan etkilenerek yerel halkla kaynaşır, benzeşirler. İstisnalar hariç bunun için çok büyük engeller bulunmamaktadır.
Peki Batıda bu böyle mi? Hayır kesinlikle böyle değil ve tam tersi bir durumla karşı karşıyayız. Emperyalist Batı devletlerinde "renkler arasındaki ayrımcılık" büyük önem taşır ve aralarındaki ilişkilerde mesafenin korunmasına özen gösterilir! Türkiye'ye dışarıdan gelip yerleşmiş birisi benimseyerek "Ben Türküm" dediğinde ten rengine bakarak değerlendirmeye tabi tutulmaz, alay edilmez, küçümsenmez ve bakışlarıyla sen bizden değilsin mesajı verilmez! Almanya'da, Fransa'da o ülkelerin vatandaşı olsanız ve kendinize "ben Almanım" veya "ben Fransızım" deseniz bile renginiz sizi ele verir! Siz ne Alman ve ne de Fransız olabilirsiniz! Siz ancak o ülkenin vatandaşlık kartını almış yabancı olmaktan kurtulamazsınız!
Ülkemizi ırkçılıkla suçlayan tüm kesimler ilk önce ABD'ye, Batı Avrupa'nın devletlerine bakmalı ve nedenlerini araştırmalıdır. Türk/Kürt karşıtlığını derinleştirmede kullanılan argümanların başında Türkiye'de ırkçılığın olduğu yalanı gelmektedir. Yurdumuzu suçlayanlar Batıda başta Türkler olmak üzere genel olarak "yabancıların" nasıl ayrımcılığa, ırkçılığa maruz kaldıklarını görsünler ve daha sonra Türkiye'yi eleştirsinler. Sol siyaset yapacağım savıyla ülkemizde ırkçılık yapıldığını söyleyenler çok büyük bir yanlışın içine düştüklerini görmelidir. Dünyanın en ırkçı iki devleti ABD ve İsrail'dir. Bizim gibi ülkelerde ırkçılığı pompalayanlarda bu iki devletten başkası değildir.
ABD emperyalizminin kara gücü PKK/HDP ile sahte solcular, dönekler, liboşlar, Fethullahçılar vb "Türk kimliğinin" sahiplenilmesine iyi gözle bakmazlar. Buna Alevileri temsil ettikleri savıyla ortalıkta dolaşan Alevicilik piyasasının elemanlarıda dahildir. Onları emperyalist devletlerin ideologlarının savundukları "Türk olmada ne olursan ol" zihniyeti teslim almıştır! "Emperyalizm İslamını" dayatanlar, "Emperyalizm Aleviliğini" kışkırtanlar aynı merkezden besleniyor.
Yazımızı hazırlarken ülkemiz sınırlarından içeri giren Afganlıları ve diğer zorunlu göçerleride (sığınmacılar) düşündük! 2019 yılının Mart ayı sonlarında Doğubeyazıttan Erzurum'a doğru otobüsle yolculuk ederken yollara düşmüş binlerce insan selini gördüğümüzde bir an şaşkınlık yaşamıştık. O soğukta ilerlemek için didinen insan selinin çaresizliği yüzlerinden okunuyordu. Ağrı ve daha sonra Erzurum otogarına girdiğimizde her yerde aynı tabloyla karşılaşmıştık. Bu insanlar kaçıyordu ve sığınacak yer arıyordu. Son günlerde hem Suriyelilerin ve hem de Afganlıların ülkemizdeki zorunlu kalışlarına sinirlenenlerin paylaşımlarını gördükçe üzüldüğümüzü belirtelim. "Suriyelileri göndereceğiz" çığırtkanlığı yapanlar ise mazlumların halinden anlamazlar! Ayrıca "Suriyelileri göndereceğiz" diyenler Almanya'da neonazilerin "Türken Raus" (Türkler Dışarı" sloganını hatırlattığını da geçerken belirtelim!
Şunu bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz; Avrupa'da 5 Milyon Türk vatandaşı yaşıyor. Onlarda farklı nedenlerle Almanyalara, Fransalara göçtüler. Onların karşılaştıkları zorlukları ülkemize gelenlere yaşatmayalım ve daha sağduyulu olalım. Zaten gelenlerin önemli bir kısmı batıya doğru yürüyüşlerini sürdürecekler ve Avrupa'ya ulaşmak için çalışacaklar.