Dünyada petrol fiyatları biraz da siyasi müdahale ile düşmeye başladıktan sonra, Türkiye’de ‘bizim için çok iyi’ nidaları atılmaya başlandı. Elbette petrol, doğalgaz gibi enerji ihtiyacını yurtdışından dövizle satın alan bir ülke için, fiyatların düşüyor olması önemlidir.
Fakat eğer meseleyi derinlemesine okumaz, ‘neden, nasıl’ sorularını sormazsanız; filmin sonunda ne ile karşılaşacağınızı da bilemezsiniz. Basit bir örnekle anlatmak gerekirse, devalüasyon dönemlerine bakın.
Ekonomileri devalüasyonla karşılaşan ülkelerin ihracatçılarının en başta çok iyi paralar kazandığı düşünülür. Fakat zaman içerisinde bununla ilgili önlem alınmaz ve doğru düzenlemeler yapılmazsa, 6 ay sonra durumun tersine işlediği ve zarara neden olduğu gözlenir.
Petrol fiyatlarındaki kazanç da aynı… Her ne kadar büyük oranda düşüş yaşanmasına rağmen, bu bizim tüketim ürünlerimize yansımadıysa da, reklam avantaj kazandığımız yönünde oldu. Eş zamanlı dolar karşısında TL’nin değer kaybetmesi ise, bize maliyeti adına ortaya çıkacak bir avantajı tamamen yok etti. Lakin meselenin bu tarafı hiç açılmıyor.
Peki eğer dolar bu kadar artış trendinde olmasaydı ve petrol fiyatları o şartlar altında düşseydi sonuç değişir miydi? O zaman da sonuç devalüasyon örneğinde olduğu kadar etkili olurdu. Çünkü petrol fiyatlarının düşmesi demek, aynı zamanda dünya ekonomisinde de bir daralmaya gidildiğinin habercisidir.
Petrolden geçinen ülkelerin ekonomilerinin gelir kaybetmesi ise bu sahaya yönelik ihracat hedefleyen ülkeleri daralmanın ötesinde ikinci kez vurur. İşte Türkiye’nin tam da başına gelen budur. Petrol fiyatları düşerken, faturanızın azalma ihtimali belirse de, ihracat pazarlarındaki kayıp, dünyada nakit dolaşımının ve sıcak para dolaşımının ekstra sıkıntıya girmesi, bizler gibi gelirini ihracat, turizm ve sıcak paraya dayandıran ülkeler için tam bir felaket olur.
Türkiye’nin tam da yaşadığı budur. Şu an Suudi Arabistan’dan Rusya’ya, Norveç’ten Kanada’ya kadar petrol ile gelir elde eden ülkeler sıkıntıya koşuyor. Hatta oranların bu durumda devam etmesi halinde IMF’nin Suudi Arabistan için 5 yıl sonra iflas riskinin belirlendiğini açıklaması sorunun fitilini de ateşledi.
Toparlarsak enerji faturalarınızın azalmaması dolar / TL arasındaki aleyhimize gelişen değer kaybının, maliyete azaltmayı engellemesinden... Orta vadede de dünya pazarlarının daralması ve bölgeye yönelik ihracat olanaklarının azalmasından dolayı ülkemize ikinci bir darbeyi vuracak.
Bunun sonuçlarını önümüzdeki dönemde hep beraber yaşayacağız. Fakat meseleyi enerji fiyatından ibaret görmeye devam eder ve meseleyi tek yönlü yorumlarsak, sonuçta ödeyeceğimiz fatura ile birden bire karşılaşırız.
Türkiye’nin bugünden sorunun tüm boyutlarını gören, önlem almaya çalışan ve krizin körüklenmesinden çok çözülmesi için çaba harcayan bir fotoğraf vermesi gerekiyor. Yoksa faturanız azalmadığı gibi bir sabah işsiz de kalabilirsiniz.
Çetin Ünsalan