Joe Biden, namı diğer Janus, bir yüzü Grek bir yüzü Kürt!

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

“Janus” mitolojide iki yüzü olan Roma tanrısı. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in ismini ne zaman duysam, hep Janus’u hatırlarım. Biden, 21 Kasım 2014 gününden itibaren resmi bir ziyaret için Türkiye’de bulunuyor. Bilindiği üzere Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile arasındaki “özür” savaşları ile ülkemizin gündemine girmişti.Diledi ya da dilemedi. Ama bu suni gündemin Türkiye açısından hiçbir anlamı yok! Önemi de yok! Çünkü hayat her koşulda duygularla değil, gerçeklerle yaşanır. Malum basın “özür” konusunu öne çıkararak arkadaki uğursuz girişimleri gizlemeye çalışıyor.

ABD’de Yunanlılara olan yakınlığı nedeniyle Joe Bidenopolis olarak tanınan bu zat-ı muhterem, Türkiye açısından tam olarak şeytanın avukatı. Bu tehlikeli kişinin iki yüzü ve iki hedefi var:Yunanlı yüzü ile adadaki askerlerimizi de söküp atarak Kıbrıs’ı Türkiye’den koparmak istiyor. Kürt yüzü ile bağımsız bir Kürt devletini adeta zorluyor.

Hatırlanacağı üzere, bizzat Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu’nun açıklamaları ile Kıbrıs sorunu ülkemizin gündemine girmişti. İki temel konu vardı. Rumların sondaj gemisini bir fırkateynimiz, angajman kuralları çerçevesinde 9 kilometre içine girmeden izliyordu. Ayrıca bir Türk araştırma gemisi tartışmalı alanlarda sismik çalışmalar yapıyordu. Müyesser Yıldız Hanımefendi’nin19 Kasım 2104 günü Odatv’de yayımlanan olağanüstü güzellikteki haber/ makalesine göre Rumlar, “sondaj gemisinin Türkler tarafından taciz edilmeyeceğine dair ABD’den garanti almıştı!”

Olgulara bakarak aynı endişeyi taşıdığım için 14 Kasım 2014 günü yayımlanan yazımda şu ikazı yapmıştım: “GKRY’nin kiraladığı gemi, bizim karşı çıktığımız faaliyetleri icra ediyor ve biz onu angajman kuralları çerçevesinde sadece belirli bir mesafeden izliyorsak, böyle bir görevlendirme faydadan ziyade zarar verebilir. Deniz Kuvvetler denize açıldığında sonuç almalıdır. Aksi halde caydırıcılığı zedelenir.”

Deniz Kuvvetleri, bu konudan ayrı ve bağımsız olarak Doğu Akdeniz’deki gri bölgelerde sürekli olarak varlık göstermeli ve zaman zaman Hava Kuvvetleri ile müşterek tatbikatlar yapmalıdır. Çünkü bölgedeki süreklilik arz eden bir askeri hareketlilik, üçüncü ülkelere mesaj vereceği gibi şirketleri bu tartışmalı alanda yatırım yapma fikrinden caydırabilir. Yunanistan da aynı endişeyi taşıdığından, bölgedeki askeri hareketliliği azaltmak için çareler aramaktadır. Doğu Akdeniz’de enerji hırsızlığı yapan Batı, İsrail ve Rumların Türklerden beklediği, her yaptıkları tek taraflı girişimin kayıtsız koşulsuz kabul edilmesidir. Bu düşüncede olanlardan birisi de Bidenopolis’tir

Bidenopolis Türkiye’de keşke sadece bu konuyu gündem getirse! Ama görünen o ki Janus, Grek yüzüyle Kıbrıs’ın bütününde Rum tezlerini kabul ettirmek için başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Türk yetkililerini sıkıştırmaya çalışacak. Ergenekon, Balyoz ve diğer isimli davalarla TSK’nın uysallaştırıldığını düşünen Janus, bu kez kalenin boş olduğunu ve rahat bir gol atacağını düşünüyor. Rusya’nın bile Rum yanlısı politikalar izlemesi Bidenepolis’i siyasi ortamın hazır olduğu yönünde bir kanaate götürmüş olabilir.

Anavatandan esen rüzgârlar bu kez adaya farklı mesajlar gönderiyor. 12 yıldan bu yana ilk kez devlet, dalgalanmalara rağmen sabırlı ve kararlı bir politika arayışında.AKP’nin bilinen teslimiyetçi girişimleri göz önüne alındığında, devletin diğer kademelerinin ulusal meselelerde ağırlığını hissettirmeye başladığını düşünebilir miyiz? Rum’dan daha Rum ve Rum Ortodoks kiliselerinin de yakın dostu olan Bidenopolis bu konuda görüşülecek en son kişidir. Kendisine lokum ikram edilerek Türk misafirperverliği gösterilebilir ama bağlayıcı taahhütlerde bulunanlar, en azından tarih önünde sorumlu olur!

Janus, Kürt yüzüyle de Türkiye’nin başına bela olabilecek bütün projelerin içindedir. Irak’ın üçe bölünmesi yolunda geçmişte uygulanan gizli ve sinsi tüm politikaların en büyük destekçilerinden birisiydi. Kürt devletinin kurulması için Obama yönetimindeki şahin kanadı temsil ediyor. PKK, PYD, KYB (Kürdistan Yurtseverler Birliği) ve diğer Kürt örgütleri Barzani üzerinde birleştirerek Kürt devleti kurmak istiyor. Bu konuda Obama’ya sürekli baskı yapıyor. PKK’nın terör örgütleri listesinin dışına çıkarılması içinde ABD ve Avrupa’da kamuoyu oluşturuyor…

Türkiye’nin önünde tarihi ve yaşamsal iki sorun var! Yitirildiği takdirde, Türk jeopolitiğinin ağırlık değerini en az yüzde 40 aşağı düşürecek ve ülkemizi Anadolu’ya hapsedecek Kıbrıs sorunu. Ve de Güneydoğumuza da göz diken bağımsız bir Kürt devleti kurulması meselesi.

Bu iki sorunda da ABD, AB ve İsrail karşımızda ve bizi devirmek için her yola başvuruyor. ABD stratejik müttefikimiz! Asla kabul edilmeyeceğimiz AB’ye girmek için bütün değerlerimizden vazgeçtik!

Söylemleri bir kenara bırakırsak, İsrail ile sözde değil özde ilişkilerimizde hiç yapısal sorun yok!

Kendi kişilikli ve onurlu oyununu sahneye koyamayanlar, başkalarının kirli ve ucuz dramalarında figüran olurlar. Hayatta her şey, önce dostun ve düşmanın doğru olarak tanımlanması ile başlar. Einstein, “Dünya kötülük yapanlar yüzünden değil, hiçbir şey yapmayıp seyredenler yüzünden tehlikeli bir yerdir.” demişti. Janus’a kibarca kapıyı göstererek bu yolda ilk adımı atabiliriz!

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster