Yenilenebilir bir Türkiye mümkün

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Hafta sonunda Ekonomi Gazetecileri Derneği, Birleşik Metal İş Sendikası ve Kemal Türkler Eğitim Vakfı olarak ortak bir panel ve çalışma toplantısı gerçekleştirdik. Burada iklim değişikliği ve enerji dönüşümünün çalışanlar üzerindeki etkisini ele aldık.

Bununla birlikte son derece kıymetli bilgilerle donatılmış bir sunumu da dinleme fırsatı bulduk. Sendika kısa süre önce bir kitaba imza attı. “Eşit, özgür, demokratik ve barış dolu bir dünya içi Temiz Enerji ile Temiz Üretim.” İşte bu güzel çalışmaya imza atan ismin anlattıkları ise son derece önemli, zihin açıcı ve kamuoyuna duyurmaya değerdi.

Kitabı yazan ve toplantıda bilgilendirmeyi yapan isim Marmara Üniversitesi Enerji Ana Bilim Dalı Başkanı ve Yenilenebilir Enerji Birliği Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar idi. Uyar, topluluk enerjisine dayalı yüzde 100 yenilenebilir geçiş ve son teknolojiyle enerjinin etkin kullanımını anlattı.

Sonda söyleyeceğimi başta söylemeliyim ki; halen bu ülkede yenilenebilir enerji konusunda çelişki yaşamanın bilgisizlikten kaynaklandığı görülüyor. Peki bir ülkede yenilenebilir enerjinin konuşulabilmesinin şartı ne?

Prof. Dr. Uyar kabul görmüş dört ana başlıktan bahsetti: Kaynağın yeterli olması; teknolojinin varlığı; en ucuza üretiliyor olması ve karar vericinin sorundan değil, çözümden yana olması... Tahmin edeceğiniz üzere bizdeki üç madde tüm varlığı ortadayken, dördüncü maddede takılıyoruz.

Fakat Uyar, sorundan değil, kabullerden ve çözümden yana bir sunum yaptı. Şimdi size bu bilgilendirmeden not defterime düşen dikkat çekici ve önemli başlıkları aktaracağım.

“Fosil yakıt bitmez. Ömür biçmek 40 sene daha kullanalım mantığıdır... Şayet rüzgar varsa, 20 rüzgar türbini bir nükleerin ürettiği enerjiyi üretiyor. Nükleer tesis ise 1978’den bu yana kurulmuyor. Sökümü için mesela İngiltere’de tane başı gereken para ise 10 milyar dolar civarında. Sökmek de yetmiyor atık deposu gerekiyor.

Almanya 2030 yılında tamamen elektrikli otomobillere geçiyor. Wolksvagen o yüzden benzinli araç üretimi için Türkiye’ye geliyor. Avrupa Birliği’nin son koyduğu kurallara göre, sınır dahilindeki ülkeler 2030 yılında yüzde 55 daha az fosil yakıt kullanmak durumunda. Yüzde 27 enerjiyi daha verimli kullanmak zorunda ve yenilenebilir enerji kullanım oranını yüzde 37’ye çıkarmak durumunda. İmtiyazlı ortaklık teklifi de kirli teknolojilerin devrinden başka bir şey değil.

Doğalgaz 2020 yılında California’da yasaklanıyor. Gerekçesinde deprem olduğu kadar içindeki sinsi atık faktörünün de etkisi var. Azat toksin emisyonu doğalgazda sinsi atık olarak nitelendiriliyor. Güneşte nitrata dönüşüyor ve akciğerde nitrik asit oluşuyor.

Bir led ampul fabrikasının maliyeti 7 milyon dolar. Ürettiği ampulü dağıtıp taktırırsan, 4,5 milyar dolarlık nükleer ihtiyacını ortadan kaldırıyor. İngiltere sıfır karbona geçerken, fosilde talep arttıkça fiyat yükseliyor; yenilenebilir enerjide talep arttıkça fiyat düşüyor. Günümüzde güneş pillerinin maliyeti 4 bin 500 dolardan 500 dolara düştü.

Dünya çalışanların üzerinden adil geçişi tartışıyor. Nitekim bununla ilgili 2016 yılında adil geçiş merkezi kuruldu. Bu sistem çalışanları ve işçileri de geçiş sürecinde masaya oturtmayı sağlıyor.”

Türkiye’nin güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerjide çok büyük olanakları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, halen sürdürdükleri dört pilot çalışmadan da bahsetti. Burdur, Diyarbakır, Van ve Çanakkale’de yerel yönetimlerin desteğiyle uygulanan bu çalışmalardan Çanakkale ve Burdur çalışır noktaya geldi. Buradan Türkiye’nin enerji modeli çıkması öngörülüyor.

Çünkü aktarılan bilgiye göre artık Keban’da üretip, elektriği ulaştırma devri kapanıyor. Yerel şebekeler öne çıkıyor ve bu da yerel istihdamı destekleyen önemli bir başlığı beraberinde getiriyor. Üretilenin depolanması ile ilgili teknolojilerin de geliştiğini biliyoruz. Muhtemelen kısa süre içinde dünya buna geçmiş olacak, biz de eğer doğru yaklaşımı sergilemezsek, tüm potansiyelimize rağmen arkada kalacağız.

Bağımlılığı tamamen ortadan kaldıran bu çalışmaların desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Prof. Dr. Uyar coğrafi konumumuz dikkate alındığında, bu potansiyeli doğru değerlendirirsek, güneş enerjisi kullanımında ABD ve Çin’den sonra üçüncü sırayı rahatlıkla alabileceğimize dikkat çekiyor.

Sadece güneş değil. Eski ve hasarlı teknolojilerden vazgeçersek, sadece Akkuyu için harcayacağımız parayla Türkiye’nin tüm ihtiyacını karşılayacak rüzgar ve güneş sisteminin kurulmasının mümkün olduğunun söylenmesi, dahası bunun bilimsel raporlarla ortaya konulması üstü kapatılacak bir konu olamaz; olmamalı.

Kar amacı gütmeyen yapılarla yerelin üretime dahil edilmesinin, kentsel enerji geçişinin hızlanmasının, enerjinin dönüşümünde sosyal inovasyonun, yani toplumun her ferdinin ve kurumunun dahil edilmesinin sonuç almayı kısa sürede sağlayacağına dikkat çeken Uyar’ın bu sözleri bence duyulmalı.

Türkiye güneş, rüzgar, jeotermal ve biyoenerji ile doğru kurgulanırsa, hem döviz harcamaktan vazgeçecek, hem de enerjide dışa bağımlılık sorununu kalıcı olarak çözecektir. Buna karşı çıkanlar olabilir. Ama karşı çıkmadan önce bir şeyi daha açıklamaları gerekiyor.

Neden bütün dünya çalışırken; biz doğru ve bilimsel yaklaşımlarla zararları tamamen sıfırlanacak bir yapının dışında kalalım? Bence Türkiye kamu otoritesinin freni ortadan kalkarsa, çok kısa süre içinde yenilenebilir bir ülke olabilir. Elbette frende gerçekten onların ayakları varsa...

[email protected]

Tüm yazılarını göster