Temmuz ayı enflasyon rakamları açıklandı. Açıkçası yine dile getireceğim ki, bu rakamlar normal hayatla örtüşmediği sürece anlamı yok. Fakat buna rağmen, mevsimsel etkileri bile aşarak enflasyonun yükseliş trendinde olması ürkütücü.
Önümüzdeki aylarda muhtemelen düşeceği öngörüsünde bulunuluyor. Ama yapılan değerlendirmelerde sene sonunda resmi rakamlara göre yüzde 14’lerde kapatılması için şart çok ilginç: Bir kur şoku yaşanmazsa...
Bunu tarihe bir not olarak düştükten sonra dönelim tekrar temmuz ayı enflasyonunun gerçeklerle bağdaşmadığına... Tekrar altını çiziyorum ki, bu rakamlar sene başında düşük maaş vermekten başka bir işe yaramayacak.
Öte yandan kamunun arka arkaya gelen doğalgaz, tütünlü mamuller gibi zamlarının bu hesaplamanın içinde olmaması ve gelecek aylarda zam yapma ihtimalinin çok güçlü olması, bence enflasyon düşecek tezini zorlayan ana başlıklardan birini oluşturuyor.
Faizler düşerse enflasyonun düşeceği tezini ise artık tartışmıyorum bile. Çünkü böyle bir şeyin iktisat biliminde, bahsedildiği anlamda karşılığı yok. Ama hepsini bir kenara koyarsak son açıklanan enflasyonun bize anlattığı başka bir ürkütücü yan var.
Temmuz ayı itibariyle tüketici fiyatları artarken, üretici fiyatlarında enflasyon bakımından gerileme görüldü. Şimdi burada iki ihtimal gündeme geliyor. Ya üretici daha önce yüzde 10 olan farkı, yüzde 5’lere çekmek için, maliyetleri fiyatlara yansıttı. Bu da gelecek süreçte yeni zamların beraberinde geleceğini gösterir.
Ya da üretici stoktaki malı tamamlamak üzere ve yeniden üretim yapmaktan imtina ediyor. Bu nedenle de yeterli talep olmadığı için üretici enflasyonunda düşüş gözleniyor. Resmin bu tarafı çok iyi okunması ve üzerinde dikkatle durulması gereken bir özellik sergiliyor.
Zira gerçek buysa, gelecek aylarda işsizlik rakamlarında önemli bir yükselişi göreceğiz demektir. Üretim yapamayarak yerinde sabit duran bir imalathanenin maliyeti, üretim yaptığı süreçten nispi olarak daha yüksektir.
Çünkü birinde gelir ihtimali vardır. Diğerinde yaptığı tüm harcama gelirdeki azalmaya inat mevcut bilanço üzerinde daha fazla yük oluşturmaya ve baskı kurmaya başlar. Böyle bir durumda da üreticinin yanındaki personelin işine son vermesi kaçınılmaz hale gelir.
Bu nedenle Türkiye çıktı / indi oynamak ya da kimin haklı çıkacağını tartışmak yerine tüketici fiyatları artarken, üretici fiyatlarının düşmesini iyi okumalıdır. Çünkü elektrikten hammadde fiyatına kadar üreticinin girdi maliyetlerinde bir gevşeme yok.
İç piyasadaki tıkanmayı ve enflasyonun bu sayede bir miktar daha gevşediğini dikkate alırsanız, üretilenin satış hacmi yaratmadığı da çok açık. Elbette üretiliyorsa... Lakin bu veriyi bugünden doğru okumaz ve gerekli hamleleri yapmazsak, önümüzdeki aylarda telafi edilemez işsizlik rakamlarını önümüze koyacaktır. Sözün özü gölge oyununu bırakın, gerçeğin kıyısından bile geçmese de, bari bu rakamı doğru analiz edin.
[email protected]