NATO-Atlantik sistemi

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Sayın Doğu Perinçek, Türkiye’nin seyir rotasını belirleyecek bir tartışma başlattı. Aydınlık gazetesindeki köşesinde iç ve dış siyasi koşulların daha iyi anlaşılması için ince elenip sık dokunan 35 soruyu Türk kamuoyunun gündemine soktu. Konunun hayatiyeti nedeniyle bendeniz de Aydınlık’taki köşemden, gündeme bağlı olarak bu tartışmaya katılacağım. Sayın Perinçek’in, “Türkiye’nin içinde bulunduğu süreç, Türkiye Atlantik sisteminin neresinde ve Türkiye Atlantik sistemime geri dönebilir mi?” şeklinde belirlediği ilk üç soruya cevap arayacağım.

TÜRKİYE’NİN İÇİNDE BULUNDUĞU SÜREÇ

Türkiye, maalesef 360 dereceden jeopolitik baskı altına alınıp içeri doğru itilmektedir. Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ege’den yönelen saldırılar doğrudan Türkiye’nin mavi vatanını hedef almıştır. Aynı zamanda Türkiye’nin açık denizlerle bağlantısı kesilmek istenmektedir. Batı’nın Montrö’yü delme ve Karadeniz’e yerleşme çabaları önemli tehlike, risk ve tehditleri bünyesinde barındırmaktadır. Böyle bir gelişme Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirir. Ermeni Soykırım Yalanı ve Dağlık Karabağ da dâhil Azeri topraklarının işgali Türkiye’nin çözüm bulması gereken sorunlardır. Sayın Perinçek’in tarihi AİHM zaferine rağmen, maalesef Türk devleti başarıdan faydalanma harekâtınıetkin bir şekilde yürütememektedir. Kuzey Irak’taki tehlikeli gelişmeler ve Suriye’de sınırlarımız boyunca bir terör devletçiğinin kurulması en büyük zararı Türkiye’ye verir. Hatta Türkiye’yi bölecek dinamikleri harekete geçirir.

Dışarısı yangın yerine dönmüşken, içeride de PKK ve IŞİD terör faaliyetlerine devam etmektedir. Bunlar yetmezmiş gibi yabancı istihbarat örgütleri patlattıkları bombalarla Türkiye’ye ayar vermeye çalışmaktadır. ABD liderliğindeki emperyalist sistem FETÖ’yü kullanarak Türkiye’yi örtülü olarak işgal etmek için hain bir darbe tezgâhlamıştır. Bu ağır sorunlarla ancak güçlü bir ekonomik yapı ile başa çıkılabilir. Ancak borçlanmaya dayalı, katma değer üretemeyen ekonomik sistem yılda ortalama 50 milyar dolar cari açıkla ülkemizin boğazını sıkmaktadır. Bu yapısal sorunlar ve tehditler, neredeyse yüzde yüz oranında NATO-Atlantik sistemden kaynaklanmaktadır.

TÜRKİYE ATLANTİK SİSTEMİN NERESİNDE?

Türkiye hiçbir zaman gerçek anlamda Atlantik sisteminin içine girmemiştir. NATO’nun üvey evladı olarak tepe tepe kullanılmış ve istismar edilmiştir. Örneğin Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’de hayati çıkar alanları varken, Türk Donanması SSCB’ye karşı Karadeniz’e hapsedilmiştir. Jeopolitik yasalar nedeniyle Ege ve Akdeniz’e açıldığında, NATO’nun şiddetli direnci ile karşılaşmıştır. Herhalde okuyucularım 5 Haziran 1964 tarihli, “Johnson Mektubu”nu hatırlayacaklardır. Türkiye 1991’de SSCB dağıldığında kendisini galip devletler arasında görüyordu. Ancak bu yıldan itibaren Atlantik, Türkiye’nin bütün çıkar alanlarına amansızca saldırdı. Terör örgütlerini destekledi. Türkiye’de iç istikrarı felç edecek girişimlerde bulundu. Şimdi de PKK/PYD’ye 1300 TIR dolusu silah ve cephane vererek, doğrudan Türkiye’yi hedef aldı. Toplam 26 bin ton askeri malzeme ile 90 bin kişilik bir kuvvet donatılabilir.

TÜRKİYE ATLANTİK SİSTEMİNE GERİ DÖNEBİLİR Mİ?

Türkiye, TBMM’deki partilerin niyet ve arzusu ile değil, jeopolitik yasalar ve mecburiyetler nedeniyle Atlantik sisteminden kopmaya başlamıştır. Çünkü devletler jeopolitik varlıklardır. Bekaları için beklenmedik çıkışlar yaparlar. Açılım yapan bir iktidarın 24 Temmuz 2015’de PKK ile yurt içi ve yurt dışında müzakere yerine mücadele etmesi bu yasaların sonucudur. Türk milleti de, özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında bir bilinç sıçraması yapmıştır. Tehdidi görmüştür. ABD karşıtlığında Türk milleti, yüzde 72 ile birinci sıradadır. Ayrıca enerji ihtiyacını Doğu’dan karşılayan Türkiye, ekonomik olarak Avrasya’da nefes almaktadır. Bu nedenle geri dönüş ihtimali yoktur. Çünkü bir ülke Atlantikçi partilerle Atlantik’ten uzaklaşıyorsa, kayış konjontürel değil yapısal ve süreklidir. Türkiye ancak bölünmüş olarak geri dönebilir. Tarihten önce var olan bu büyük milleti bölecek bir kuvvet dünya üzerinde olmadığına göre, Türkiye Avrasya’daki şanlı yerini er ya da geç alacaktır.

Ulusal gururumuz olan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı candan kutlarım.

Amiral Soner Polat

ulusal.com.tr

Tüm yazılarını göster