Türkiye’nin en büyük sorunlarının başında ve kırılganlığını arttıran faktörlerin başında borçluluk oranı geliyor. Toplam borç içinde hane halkın payı yüzde 60’ların üzerine çıkmışken, reel sektör ve finans kesiminin dış borcu, kamunun kontrolden çıkan geleceği ipotek altına alan yaklaşımları ve iç piyasada da kırılan ödemeler zinciri can yakıyor.
28 milyonu aşan icra dosyası, takribi değeri 18 milyar doları bulan batak krediler, konkordatolara dahi izin verilmeyen bir piyasa ortamı, bir yanda satın alma gücünü olumsuz etkilerken, öte tarafta işsizliğin körüklenmesiyle birlikte beslenen bir hastalık gibi.
Özellikle borç ödemede sıkıntılı noktaya düşen ve haciz gerçeğiyle karşı karşıya kalan vatandaş, banka ya da varlık yönetim şirketleriyle masaya oturuyor. Bir şekilde yapılandırılan borçlar, şans yaver giderse günün sonunda kapatılabiliyor.
Fakat bu süreç bir yandan o tüketicinin tüm tüketim anlayışını ‘acil ihtiyaç’ noktasına çekiyor; bir yandan da sosyolojik ve psikolojik hasarlar bırakıyor. Yine de şanslıysa güç bela borcunu kapattı diyelim.
İş burada bitmiyor. Bir de adliyeye gidip icra dosyasını kapatması gerekiyor. Tüm borç bitti diye sevinen ve zaten güç bela ödemelerini yapan insanları, işte tam bu aşamada yeni bir sürpriz bekliyor.
Haciz kaydı varsa toplam rakamdan yüzde 4,55; yoksa yüzde 2,27, alacağın satışı gerçekleşmişse de yüzde 9,1 oranında yeni bir ödeme daha karşısına çıkıyor. Yani ortalama borçlar üzerinden hesap edersek 500 ile bin 500 TL arasında değişebilecek bir rakamdan söz ediyoruz.
Niye alınıyor bu para? Haciz dosyasını kapattıracak. Yani borcunu anlaşmış, taksitlendirmiş ve ödemiş. Fakat işin muamelesinin de sonlandırılması gerekiyor. Borcu yoktur yazısını almak için de bildiğiniz haraç isteniyor.
Böyle bir mantık olabilir mi? Zaten toplam borç üzerinden avukatlık parası dahil bir sürü masrafı güncel faiz oranlarıyla birlikte, ödeme güçlüğüne düşmüş insanın üzerine yüklüyorsunuz.
Bu insan iyi niyetli, eline geçen parayla borcunu kapatma mücadelesi veriyor. İyi niyetli diyorum çünkü ülkede spor kulüplerinden şirketlere durduğu yere göre borcu sıfırlananlar var. Buna rağmen borcunu kapattığını belgelemesi için, neredeyse bir taksit parası daha bedel istiyorsunuz.
Hakkını teslim edeyim, bu süreç içerisinde iyi niyetine inanması kaydıyla tek alacağı bedele anlayış gösteren ve onu sembolikleştiren kesim, gerçekten hukukçuysa avukatlar. Onun dışında herkes bulmuşken yolmanın peşine düşüyor.
Ne güzel memleket değil mi? Zaten bu memlekette nedense fatura hep iyi niyetle hesabını kapatmak isteyenlerle, kanunlara uyanlara çıkıyor. Kanun tanımayan ise neredeyse alkışlanıyor. Adalet duygusunun nerede kırıldığını mı arıyorsunuz. O istasyona hoşgeldiniz.
cetinu[email protected]