Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, sebebini kendisinin bile bildiğinden şüphe duyduğum faiz isyanını sürdürdü. 2002 yılında yüzde 85’e isyan ettiklerini, bugün ise faizin yüzde 15’e düştüğünü, buna bile isyanda olduklarını söyledi.
Aslında reel sektör açısından bakıldığında doğru da gerçekçi mi bilemiyorum. Bakan Zeybekçi’yi belediye başkanlığı ya da sanayi odasındaki görevleri sırasında, Denizlili sanayicilerden dinlemekte fayda var. Kuşlar, bana orada başka şeyler konuşulduğunu anlattı. Neyse o başka bir konu.
Fakat şunu belirtmek gerekir ki, herkes Zeybekçi ile aynı fikirde… Elbette bu ülkenin ödediği faizi kimse ödemedi. Ama herhalde durup dururken de ödenmedi. Bu bir maliyet hesabıdır ki, geçmişini ve geleceğini sıcak paraya dayamış, lobilerle yârenlik etmiş bir zihniyetin enflasyondan aşağıda faiz ısrarı çelişkisini de açıklamaya yetmez.
Peki, ama Bakan Zeybekçi’ye soralım. Sadece bu faize mi isyan ediyor? Örneğin 400 milyon dolar değer biçilip, 5-6 milyar dolardan aşağı maliyeti oluşmayan, bittiğinde de bu rakamlarla hiçbir verimliliği olmayan örneğin barajlara isyan etmiyor mu?
Yusufeli’nde, yine kendi projelerine göre, suyun altında kalacağı kesin olan bölgeye 5 tane tünel yol yapılmasına, onun da borç parayla faiziyle borçlarımıza eklenmesine isyan etmiyor mu?
Yaptıkları dağıtım özelleştirmelerinin ardından, şirketlerin finans sıkıntısına düşüp, faturaların dönem aralığını 20 güne kadar düşürmesine, açma / kapama gibi bir sürü haksız kazanç ilan etmesine, bunu zamanında ödeyemeyen vatandaşa da faiz işletmesine isyan etmiyor mu?
Bankaların tüketicinin borcunun yarısı bedele, alacaklarını varlık yönetim şirketlerine satmasına, bunların da faiziyle birlikte minimum yüzde 100 farkla, ama haciz, ama tehdit yoluyla tahsil etmesine isyan etmiyor mu?
Elektrik bedelinin, akaryakıtın, tütünlü mamullerden ekmeğe kadar akla gelen her ürünün içinde, toplamda yüzde 70’leri aşan oranda, gelir seviyesine bakılmaksızın vergilendirilmesine isyan etmiyor mu?
İktidarları 13 milyon kişiye düzenli nakdi yardım yaparken, Kocaeli Derince’de borcunu ödeyemeyen vatandaş dama çıkıp intihar etmeye yeltenirken. TOKİ’nin sosyal konut yapmak için topladığı paralarla villa yapmasına ya da alakasız bir camiye yardım etmesine isyan etmiyor mu?
TÜİK’in hesaplarına göre bile asgari ücretin geçinebilmek için yüzde 60 zamlanması gerçeği ortadayken, yüzde 3 ile milletin karşısına çıkılmasından hicap duymuyor mu? Üstelik son bir yılda 11 bin 652 kişi milyonerler kulübüne girmişken, doğru düzgün vergi tahsil edemeyen iktidarının döneminde, herkesin daha önce lobi yaparak başkan olmaya çalıştığı TÜSİAD’ın başkan bulamaması kendisine de garip gelmiyor mu?
Bugün ihracatçı birlik başkanlarının bile firmaları iflas mahkemelerine başvururken, cari açığın yüzde 15’ini kapattığını belirten zatın, vergi listesinde çıkmamasına, sonra da yolsuzluk iddiasıyla el konulan parasının faiziyle iade edilmesine isyan etmiyor mu?
Bırakın Sayın Zeybekçi bu isyan laflarını… Biz milletçe kendi halimize ağlarız. Bir de laf olsun diye konuşup, timsah gözyaşı dökenleri çekecek mecali yok milletin. Bir şey yapamıyorsanız; bari susun.
Gürültü olmasın; sakin kafayla millet aybaşında kirasını nasıl ödeyeceğini düşünmekle meşgul. Bir de otomobili olmadığı halde, faiziyle kesip yolladığınız trafik cezasını ne yapacağını çözmeye çalışmakla…
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr