Yıllardır yazdım; çizdim, televizyon ekranlarından anlattım. Esnaf , bu ülkenin bel kemiğidir; taşıyıcı kolonudur. Onu yok ederseniz, sadece bir vergi mükellefini değil, çocuğunu okutan ana babayı, mahallenin bekçisini, amcasını, teyzesini, yoksulun finansörünü, orta direği, toplum dengesini, mahalle ve zincirleme olarak toplum barışını, sonuçta da ülkenin iç huzurunu yitirirsiniz diye… Dinletemedik…
Kendi hataları yok muydu? Elbette vardı… Fakat geliştirmek, norma sokmak, kalkındırmak, ayakta tutmak yerine, çağdışı ilan edip yok etmeyi tercih ettiniz. Çünkü artık modern yapılarınız vardı. Marketler ve alışveriş merkezleri…
Bu yapı önce esnafı ayakta tutan, üreteni de satanı da kredilendiren, piyasanın dengesini sağlayan toptancıyı aradan çıkardı. Her şey daha ucuz ve kaliteli olacaktı; olmadı… Toptancının bertaraf edilmesiyle birlikte kırılan dağıtım kanalı zincirinde üretici de, perakendeci de boşa düştü.
Her geçen gün yüksek miktarlı alım yapan, önce cazip gözüken, ardından yok edişi tetikleyen bu dev yapı, piyasa aktörlerini oyuncak haline getirdi. Fakat kırılması gereken bir kanat daha vardı. Perakendeci esnaf.
10 yılda 4 kat büyüyen AVM’ler ve lokomotif gücü olan zincir marketler ortaya çıktı. Bugün Türkiye’de Mayıs 2015 itibariyle 349 alışveriş merkezi var. 2014 sonu rakamlarına göre 315 bin kişiyi istihdam ettiler. Karşılığında ise 10 yılda 1 milyon 300 bin esnaf kepenk kapattı. Ortalama her biri yanında bir kişi çalıştırsa, 2 milyon 600 bin kişi işini kaybetti.
Kaba bir hesapla her açılan alışveriş merkezi, 3 bin 725 esnafı yok etti demektir. Yetmedi bu merkezlere yabancı firmaları doldurup, yerli üreticiyi devre dışı bırakıp, raftan ithalata da ortam yarattınız.
Açık hesabın, yani veresiye defterinin yerini de, en yüksek faiz diliminin uygulandığı kredi kartları aldı. Esnafın devre dışı kalması ya da gücünü yarı yarıya kaybetmesiyle birlikte üretici, AVM’lerin ve zincir marketlerin satınalma birimlerinin yok paraya çalışan fasoncusu haline dönüştü.
2008 krizinin ardından hızla artan sorunlu krediler, ödenemeyen kredi kartları, son dönemde kurla birlikte artan AVM kiraları gibi birçok etken arka arkaya dizilince bu alanda sorun büyüdü.
Sonra bir yasa çıkarttılar; esnafa destek olunduğu yalanıyla boş kalan dükkânları esnafa vermenin hesabına giriştiler. Yani AVM’lerin cenazesini sistematik bir biçimde yok etmeye çalıştıkları esnafa kaldırtmak istediler.
Ve tüketici… Kredi kartı cebindeyken esnafın kapısından geçmeyen, onu küçümseyen tüketici, bugün borç batağına saplanınca ekmeğini yine bakkaldan alıp, veresiye defterine yazdırır hale geldi. Yani tüketicinin cenazesini de esnafa kaldırtıyorlar. Artık ne kadar gücü kaldıysa… Zira bu sistemi dengeleyebilecek bir toptancı mekanizması yok.
Son haber TESK’ten geldi. Artık esnaf uygun taksitlerle ev sahibi edilecek. Çöken, arz fazlası içinde boğulan, hesapsız kitapsız yatırımlarla konut stoku problemi yaşayan, ülkenin dört bir yanında satılamayan evlere leş fiyatına ihaleye çıkaran TOKİ’nin evlerini şimdi esnafa satmak istiyorlar.
Reklam güzel: Evsiz esnaf kalmayacak. Oysa bunun tercümesi şudur: İnşaat sektörünün cenazesini de esnafa kaldırtmaya çalışıyorlar. Hangi esnafa? Borcunu ödeyemediği için bankaların kredileri ertelemesini isteyen, alacağını tahsil edemeyen, iş yapamayan esnafa…
Ne yazık ki bunu da AVM’lerde yer kapıldığını anlatan kendi örgütleri üzerinden yapmaya uğraşıyorlar. Karıştırdınız beyler, bayanlar. Ben yıllar önce esnaf bu ülkenin belkemiğidir; taşıyıcı kolonudur dedim. Siz onu ülkenin ölü gömücüsü haline getirdiniz. Hiç mi insafınız, utanmanız yok? Ayıptır…
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr