Türkiye’nin iç siyasi tartışmaları, komşularla çok sıfırlı sorun politikası, not artımları ya da teyidi, vergi ve sigorta primi tehditleri, manidar bulunan adam kurtarma operasyonlarının gölgesinde IMF gözden geçirme raporunu açıkladı. Sessiz sedasız, sayfaların ya da ekranların uç köşelerinden ya da olumlu ifadeleri kullanarak geçiştirildi.
Güzel de isim bulmuşlar Allah için: IMF 4. Madde Konsültasyonu… Bunun ne demek olduğunu aktaracağım. Ama önce raporun detaylarına en sade biçimiyle bakalım. İhracata ve bankacılığa olumlu not verildi. Büyümenin yapısına atıfta bulunuldu. Ama en kritik unsur da araya sıkıştırıldı: “Türkiye büyük dış finansman ihtiyacı nedeniyle dış piyasalara hassas.”
Bunun tercümesi ‘ekonominizi siz finanse etmiyorsunuz’ demektir. Peki bu ne demek? Komutan savaşı bırakan askerlerini görmüş ve astını çağırmış. Neden savaşmadıklarını sorunca subayından şu yanıtı almış. “Bunun beş nedeni var. Birincisi cephane bitti” deyince, komutan sözü kesmiş. “Tamam gerisini anlatma.” Öyle bir durum anlayacağınız.
Peki ne yapmak gerekiyor? Saptama şu: “Bu yıl öngörülen bütçe hedefinin özellikle personel, sağlık ve sermaye alanlarındaki harcamaların aşılmasından dolayı kaçırılacağı bekleniyor.” Tercümesi, bu kalemlerdeki harcamaları seneye kısın. Yani yine maaş zammı yok ya da imbikle verilecek, yine sağlıktaki kamu payları azaltılıp, cebinizden gidecek katılım payları artırılacak ve yine kamu yatırımında kısıntıya gidilecek.”
Zaten Direktörler de bunu şöyle ifade ediyorlar: “Faiz dışı fazlada istenen düzeye gelmek için özellikle harcama reformları olmak üzere ek çabalar gerekiyor.” Böylece Türkiye’nin çalkantılara karşı hassasiyeti de azaltılabilirmiş.
“Direktörler büyük kayıtdışı sektörün azaltılması, emek piyasasının daha iyi çalışmasının sağlanması ve hizmet ve üretim sektörlerinde verimliliğe yönelik düzenlemeler sağlamak için çabaların sürmesini istedi.”
Yani daha az ücrete daha çok çalışacaksınız. Ayrıca son dönemdeki kayıtdışı ile mücadele söyleminin de nereden çıktığı anlaşıldı. Şimdi denilecek ki, bunlar IMF’nin görüşleri ve bizi ilgilendirmiyor. Malum borcumuz azaldı, veririz parasını gider, stand by anlaşması yapmadık.
İşte meselenin ısrarla kamuoyundan kaçırılan ayrıntısı bu... Dönelim en başa ve o reklam kokan ismi tekrar hatırlayalım: IMF 4. Madde Konsültasyonu… Nedir bu 4. Madde? IMF ile stand by anlaşması yapmayan üye ülkelerin, bu madde kapsamında götürdüğü gözetim ve denetimi düzenleyen madde.
Peki özelliği ne? Konsültasyon neticesinde ortaya konulan raporlara ve bu raporlarda sunulan tavsiyelere IMF üyelerinin uyma zorunluluğu var. Nasıl tavsiye ise? Yani ‘IMF’ye üç kuruş borcumuz kaldı, onu da veririz kurtuluruz, artık ekonomiyi onlar yönetmiyor’ cinsinden beyanların hiçbiri gerçeği yansıtmıyor.
Bu nedenle de IMF krizden beri batılı ülkeler piyasalarını ve vatandaşını desteklerken, bize ‘kısın’ diyor. Neden? Çünkü o bir garantör. Ona ne kadar borcunuzun olduğu önemli değil. IMF’nin kredibilite ve güvenceyle ne kadar borçlanabildiğiniz esas mesele… Hani şu başına buyruk ve ‘başarılı’ olduğu söylenen ekonomi yönetimimiz var ya, reddetsin bakalım bu tavsiyeleri. Anlaşma gereği zaten yapamaz. Ama iş burada bitmiyor. Finansmanı sıcak paraya dayamış bir yönetim zihniyeti buna istese de cesaret edemez? Ama medya bağırır: “IMF’ye borcumuz bitiyor.” Hadi canım sen de… Gerçeği söyleyin ki, millet ilişkinin nasıl yürüdüğünü anlasın.
Ama yazıp, çizebileceğinizi hiç sanmıyorum. Tıptı yönetimde söz hakkı artırılma bahanesiyle kasaya ekstradan koymamız istenen 5 milyar dolar gibi. Onu da millete ‘IMF’ye borç veriyoruz’ diye yutturmadınız mı?
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr