Rekortmen Türkiye

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Türkiye rekora doymuyor. Birçok basın organında da olduğu gibi Hürriyet Gazetesi’nde de yer alan habere göre 2012 yılında 12 rekor geldi. Ballandıra ballandıra anlattıkları rekorlara bakmak gerekiyor.

Guinness rekorlarının arasına giren listemiz şöyle: En kalabalık bachata dansı yapma rekoru; en büyük makarna kutusu üretimi rekoru; en çok satranç koleksiyonu rekoru; birden çok noktada dünyanın en kalabalık iftarı rekoru; kozmetik ürünleriyle yapılan en büyük resim rekoru; en büyük alışveriş arabası rekoru.

Hemen bir virgül atıp iki kelam edelim. Satranç şampiyonluğu ile ilgili rekorumuz bulunmazken, oyuna sahip olma rekoru ne hazindir. Ayrıca en büyük alışveriş arabası rekoru da, çılgınlar gibi tüketime yönlendirilen ve bunu kendi parasıyla değil de kredi kartıyla yapan ülkeme ne de yakışmıştır. Devam edelim:

İnternet üzerinden en uzun muhabbet rekoru; en fazla modelle podyuma çıkma rekoru; en kısa sürede en çok kişinin kan şekeri ölçümü rekoru; değişik noktalarda eş zamanlı en çok yapılan konser rekoru; 24 saatte en çok kişiye makyaj yapma rekoru ve en çok kişiyle şiir okuma rekoru.

Ne liste ama? Neyse ki edebiyatla ilgili bir detay var içlerinde. Fakat diğerlerine baktığımızda modayı yönlendiremeyen ve başkalarının rüzgârıyla iş yapmak zorunda olan bir hazır giyim endüstrisinin mankenleri podyuma çıkarmakla övünmesi ya da internette muhabbet ile geyiklere imza atması sizce de üzüntü ve kaygı verici değil mi?

Gelir seviyesi yüksek ve refahtan canı sıkılan ülkelerde kırılabilecek bu rekorlar nasıl bir kalkınma modeli sunacak, özendirecek merak ediyorum. Hepsi bir yana bunu dillendiren medyanın da toplum haberlerinin manşetine konuyu taşıması ilginç.

Oysa aynı gazetelerde başka bir haber görmek isterdim. Mesela bir devlet okulu… Bizim İstanbul Erkek Lisesi olarak bildiğimiz, şimdiki adıyla İstanbul Lisesi’nin öğrencilerinden TÜBİTAK Ulusal Bilim Olimpiyatları’nda Mehmet Efe Akengin matematik dalında altın, Oğuzhan Selçuk Bilgisayar dalında gümüş madalya aldı. Mehmet Efe Akengin aynı zamanda 2012 Dünya Olimpiyatları’nda da gümüş madalyanın sahibi oldu.

Bir iki cılız haberin dışında bu konuyu ön plana çıkaran tek doğru düzgün bir duyuru gördünüz mü? Geçtiğimiz günlerde TGRT Haber’den Fuat Kozluklu bu çocukları konuk aldı. İnsana umut veren, ama liselere getirilmek istenen yeni statüyle, ‘bu çocukları çoğaltabilecek miyiz’ sorusuyla endişe yaratan pırıl pırıl gençler.

Tıpkı ODTÜ’de dayak yedikten ve hocalarıyla birlikte aşağılandıktan sonra, Göktürk 2’yi yapanın bir ODTÜ’lü olması gibi... Tıpkı ‘Yazıklar Olsun’ nidasının gölgesinde kalan ODTÜ’nün öğrencilerinin zekâ yarışmasında birinci olması gibi…

Şimdi tekrar başa dönüp, sormak istiyorum: nasıl bir gençlik istiyoruz? Hür düşünen, bilime odaklı ve başarılı bir kuşak mı? O zaman onları ortaya çıkaran sistemlerle oynamayın, haberlerinizle destekleyip, özendirin ve özgür bırakın. Yoksa ileride daha fazla böyle çakma rekorların ardındaki, sanal başarılarla mutlu olmaya çalışırsınız.

Çetin Ünsalan

Tüm yazılarını göster