Fırsatçı edebiyatı geri döndü. Şimdi Bakanlık’ta ve belediyelerde ilgili birimler kapı kapı dolaşıp etiket okuyorlar. Etikete bakınca da fırsatçı ile karşı karşıya olup olmadıklarını anlıyorlar.
Zaten ekonominin hiç bir başlığının rasyonel ve bilime uygun tartışılmadığı bir ülkeye de bu yakışırdı. Düşünsenize iş yerinize giriyorlar fiyata bakıyorlar ve diyorlar ki ‘bulduk’… Nasıl bir çocuk oyununun içine düştük anlamakta güçlük çekiyorum.
Bir üründe fırsatçılık yapılıp yapılmadığını anlamak için, onun üretimden rafa gelene kadarki maliyetlerini analiz etmeniz, üründen ürüne değişebilecek maliyet unsurlarını göz önüne almanız, hatta aynı ürünlerin satın alma fiyatlarını incelemeniz gerekir.
Ama memlekette öyle dahiler varmış ki etikete bakınca her şeyi çözüyorlar. Fakat bu çark nedense bir türlü tersine işlemiyor. Yani o etikete yansıyan dolaylı vergileri, kazan kazanma istenen bedelleri, yüksek stopajları, mecburi tutulan geçiş yollarını, üreticinin para kazanamadığı ortamda ithalatı desteklemeyi, esnafın iflas noktasına geldiği bir ortamda alacaklarından vazgeçmemeyi, hatta bunu yapılandırma adı altında daha yüksek faizle alacak yazmayı fırsatçılık saymıyoruz.
Cumhurbaşkanı’nın fakirlik tanımını boğazından ekmek geçme düzeyine getirdiği, bu tanımın artık değiştiğini anlattığı bir ortamda, artan yaşam maliyetlerinin nedense ücret pazarlıklarında dikkate alınmadığını fırsatçılık olarak nitelendirmiyoruz.
Burada da bitmedi… Faizi düşürmek için ne yaptılar? Gıda ve enerji harcamalarını enflasyon hesabının dışında tutan çekirdek enflasyonunu esas aldılar. Hatta bazı yabancı kuruluşlar da faiz düşüşünün devam edeceğini belirterek, iktidara gaz veriyor. Düşürün ki, dolardan kar realize edip çıksınlar.
Lakin asıl tehlike bu değil. Tehlikenin farkında mısınız? Şayet enflasyon / faiz ilişkisinde enerji maliyetlerini dışarıdan tutuyorsanız, aynı mantıkla iş tersine üretim noktasına kadar gider. O zaman üretim maliyetlerinin içine enerji fiyatlarını yansıtan reel sektörü ne yapacağız?
İster misiniz iki gün sonra enerji maliyetlerini fiyatlarınıza yansıtamayacağınız açıklansın. Zaten yüzde 25’leri aşan yansıtılamamış üretici maliyeti ortadayken, üretimin ana girdilerinden biri olan enerji harcamalarını fiyatlarına yansıtanlar bu durumda fırsatçı mı; değil mi?
Hayal gibi geliyor değil mi? Ama tüketiciye enflasyonu belirlerken gıda ve enerji harcamalarını ‘saymıyoruz’ diyenlerin, iki gün sonra üreticiye de aynısını söyleme olasılığı nedir? Oldukça yüksek…
Bu nedenle bu çarpık zihniyetle kabul gören enflasyon algısına ‘evet’ diyenler, yarın başlarına neler gelebileceğini bugünden hesap etsin. O yüzden herkesin bu zorlamaya itiraz etmesi gerekir. Aksi takdirde bir gün sesinizi çıkarmanızın da anlamı kalmayacak. Dikkat edin, dünyanın her yerinde maliyet kalemi kabul edilen harcamalarınız nedeniyle, bir gün siz de fırsatçı kabul edilebilirsiniz. Kim tarafından? Etiket okuyup fırsatçı arayanlar tarafından…
[email protected]