Çerez

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

1 milyon TL’lik otomobile ‘çerez’ tanımlaması yapan Maliye Bakanı Şimşek ısrarını sürdürüyor. Aslında ‘ne olacak canım’ diye başlayan cümlelerle soyuluyoruz. Saraylar yaptırılıyor; uçak üstüne uçak alınıyor; rüşvetin adı bir bakanın tanımlamasıyla ‘bahşiş’ olarak nitelendiriliyor.

Borçlanıyoruz ‘kolay’ diyerek işin içinden çıkıyoruz. Deprem güvenliği için para topluyoruz, paraların IMF’ye ödendiği gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Kentsel dönüşümü, rant haline dönüştürüp, güvenliği bir kenara atıyoruz.

Olay o kadar çığrından çıkıyor ki, Üsküdar’da fay hattının üzerine inşaat yapmak mümkün olmayınca, haritalarda fay hattının yerini değiştiriyoruz.

‘Memleketi sen mi kurtaracaksın’ cümleleri eşliğinde gerçeğe gözlerimizi kapatıyoruz. Çocuklarımıza devretmemiz gereken su kaynaklarını, ormanları, şehirleri talan ediyoruz. ‘Daha ucuz’ diyerek gıda ithalatında sakınca görmüyor çiftçiyi öldürüyoruz.

İnsanlar dünyada aldıkları bir cüzdanın bile hesabını verirken, ABD Başkanı misafirlerini kendi cebinden parayla ağırlarken, Avrupalı’sından Asyalı’sına aklı başında olanlar gelir gider hesabı yaparken, biz makyajlanmış bütçelerle faiz dışı fazla diye uydurduğumuz bir şey ile teselli buluyoruz.

Ülkeye para giriyor; işimize geldiği için kaynağını soruşturmuyoruz. Muhasebesel bir düzeltme kalemi olan ve küçük meblağlardan oluşması gereken ‘net hata noksan’ başlığının altında hepsini çamaşır makinesinde yıkarcasına sisteme sokuyoruz.

Siyaset ‘o yapıyorsa yanlış’ deyip, aynı şeyi kendisi yaptığında ‘doğruluğuna inandırmak’ için mücadele içine giriyor. Herkes kendisini aklama yarışı içerisinde doğruyu yanlışı alt üst ediyor.

İşte Maliye Bakanı Şimşek ve bu zihniyetin anlamadığı da tam bu… Öncelikle 1 milyon TL’lik lüks bir aç dünyanın hiçbir yerinde çerez değildir. Hele ki toplamda bu harcama kaleminiz 3,3 milyar TL’yi buluyor ve bu da tarım ihracatınızın yüzde 10’una tekabül ediyorsa…

Ama yine de paranın ötesinde bir kavramdan bahsediyoruz. Burada bir bakış açısı, bir etik değer, olayları yorumlama şekliyle ilgili bir hata var. Hani ülkeyi şirket gibi yönettiklerini iddia edenler var ya, onu bile beceremiyorlar.

Normal bir şirkette, ülkeyi yönettikleri gibi yönetip göstermeye kalksalar, ikinci gün kapının önüne konulurlar. Ama hesap soran yok. Yalan dolan ile seçmenin gözünü boyadıktan sonra, ‘amaca giden her yol mubah’ diye kendilerini de rahatlatmanın yollarını buluyorlar.

Türkiye’nin sorunu sadece 1 milyon TL’lik makam aracı değil. Türkiye’nin sorunu, problemleri problem görmemek, yanlışta kendini aklayacak bahaneler bulmak ve kendi yapıyorsa hatada beis görmemektir. Sonuç mu? Parası verince, sizi destekleyecek milyonlar bulabilirsiniz. Ama bu yaptığınızı doğru kılmaz.

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster