Dünyanın karşılıksız paraya boğularak, kumar ekonomisi üzerinden para kazanıldığı dönem krizle sonuçlandı. Ardından para vermeye devam edilerek bir süre daha kurtarma operasyonlarının yapıldığı bir ara dönem yaşandı.
Bu dönemi iyi değerlendiremeyen bizim gibi gelişmekte olan ülkeler, ders almak yerine para arzının devam edeceği kanaatine kapıldılar. Ardından Brezilya başta olmak üzere yaşanan şoklara paralel önlemler almaya başladılar.
Sadece ve sadece biz çare arayanlardan ayrıldık. Para akışının hiç kesilmeyeceği hikâyesi yazıldı; inandık ve gelen para ile borçlanmaya devam ederek bağımlılığımızı arttırdık. Nitekim bu kriz sonrası dönemde gelinen süreçte bizi, en kırılgan beşlinin bir numarası yaptı.
Yani olası bir kaosta ilk feda edilebilecek ülke olduk. Yine de ekonomi yönetimi gelişmelerin, Türkiye’nin bağımlı yapısına zarar verecek ölçüde gittiğine inanmak istemedi. Ne olduysa 22 Mayıs 2013 tarihinde oldu.
Amerikan Merkez Bankası FED, parasal genişlemeyi kademeli sonlandıracağını duyurdu. Ardından Türkiye’yi yönetenlerin suçu Gezi eylemlerine, yıllarca yol arkadaşlığı ettiği çıkar gruplarını faiz lobisi diyerek onlara yıkmaya çalıştığına şahit olduk.
Daha acısı, ortaya çıkan tabloda bazı saflar, bunların gerçekten lobi ve Gezi sürecinin sonuçları olduğuna inandı. Ama onlara kızmamak lazım… Oy verdikleri insanlar 12 sene sonra ortaklaşa ülkenin kemiklerini kırdıkları kişilere karşı ‘çok safmışız’ dediğine göre, onlar da bir gün gerçekle yüzleşecekler.
Ve şimdi geldiğimiz noktada aşama aşama azaltılan paranın son dilimi olan 15 milyar dolarlık kısımla ilgili de karar açıklandı. FED, piyasaya para sürme miktarını sıfırladı. Bu sürece gelene kadar Avrupa’dan ya da Rusya’dan hikâyeler yazılmaya çalışıldı.
Çünkü yeni para gelmezken, içeridekinin de kaçma riski ortadaydı. Yeni öyküler lazımdı. Ama hiçbirinin gerçekçi olmadığını paranın sahipleri biliyordu. Nitekim tutmadı… Şimdi bir devrin sonuna gelindi. Bundan sonra tartışılan ise ölümcül darbe olarak nitelendirilebilecek FED’in faiz artırma kararı…
Olacağı kesin, ama ne zaman olacağı belli değil. İşte bu da köprüden önceki son çıkış. Yani son fırsat… Yabancı fonlar bunu değerlendirecektir. Yoksa birçoğunun bulundukları noktalarda parayı batırma riskleri biliniyor.
Sadece iyimserlik pompalayarak, silkeleyecek keriz ya da riski satacak saf peşine düştüler. Dünyayı da Türkiye’yi de ekonomik olarak zor günler bekliyor. Ya bu zorlukları kabullenip, gerçeğimizle yüzleşeceğiz ve çözüm arayacağız ya da daha ağır sonuçlar yaşayacağız.
Net olan bir şey var ki, bir devir bitti. Gelecek günler için ise karar sizin: Bir süre daha uyuşturucu ile mi yaşamak istiyorsunuz; uyuşturucudan kurtulup tedavi olmak mı? Tercihiniz sonunuzun da hikâyesi olacaktır. Türkiye en son yol ayrımında. Bir yolun sonunda Amatem, diğer yolun sonunda da eroin satıcılarının yaşadığı ara sokak var. İyi düşünün…
Çetin Ünsalan