''HDP de HDP'' diyerek yeri göğü inletenlere!

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Öncelikle yalın bir gerçeğin altını kalın kalemle çizelim. HDP demek PKK demektir. HDP, kanlı terör örgütünün -içim kan ağlayarak söylüyorum.- TBMM içindeki temsilcisidir. Bu partiyi desteklemek PKK’yı desteklemek anlamına gelir.

Son zamanlarda yeni CHP’de ölümsüz bir HDP aşkı ortaya çıktı ki sormayın gitsin! Gürsel Tekin’in HDP’ye destek anlamına gelen çağrısından sonra Dersimli işi uluslararası boyuta taşıdı. Letonya Büyükelçiliği’ne giderek HDP tutkusunu AB büyükelçilerine baldıra ballandıra anlattı. Ne diyelim, ağanın eli tutulmaz!

Hasdal ve Silivri cezaevlerinde vatan nöbeti tutarken, bize kol kanat geren, mektuplar gönderen asil ve zarif bir hanımefendi vardı: “Engin DemirkolluSarıkartal” Atatürkçü Dayanışma Derneği’nin daveti üzerine konferans vermek için gittiğim İzmir’de kendisi ile tanışma şeref ve onuruna nail oldum.

Yurtseverlerin kalesi İzmir’de imbatının özgürlük esintisi ile ruhunu, efelerin zeybeği ile yüreğini beslemiş gerçek bir Cumhuriyet kadını. Ülkenin her hayati sorununda pırıl pırıl fikirlerini çevresi ile paylaşıyor. Aydın, duyarlı ve ilkeli… İsterseniz, lafı fazla unutmadan, “HDP mutlaka barajı geçip, Meclis’e girmelidir diyenlere!” başlıklı yazısına beraberce göz atalım:

Sözde "SOYKIRIM"...

100 yıllık bir suçlama bu…

Mustafa Kemal Atatürk :

"Dünya kamuoyu, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için,

bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz! " sözleriylesanki emperyalistlerin gelecekte çıkartacakları sesleri önceden engellemek istemiştir. O'nun bu kararlı duruşu karşısında sessiz kalanlar, Atatürk'ten sonra, tek tek seslerini çıkartamaya başlamışlardır...

Yüzyıl sonra bugün, sesleri giderek yükselmiş ve çok sayıda devlet parlamentosunda,

"Türkiye Ermenilere soykırım yapmıştır " kararı alınmıştır...

Bunlara son olarak, Hristiyanların lideri Papa'nın da eklenmesi Ermenileri oldukça keyiflendirmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti Atatürk'ten sonra giderek, dirayetsiz hükümetler tarafından yönetilmiş ve sözde soykırım suçlamalarına karşı gereken dik duruş gösterilmediği gibi, bu konu üzerinde gereken çalışmalar da yapılmamıştır...

Yapılan tek şey, parlamentosunda soykırım alan devletleri kınamaktan öteye gitmemiştir…

Biz Batı'dan gelen sesleri susturmaya çalışırken, içimizden yeni yükselen sesler, işimizi giderek zorlaştırmakta!

Hele ki, bu sesler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilen bir partinin örgütlerinden geliyorsa, durum daha vahim hale gelmiş demektir.

Bu parti 07 Haziran 2015 genel seçimlerinde %10 barajını göğüslemeye hazırlanan HDP.

HDP mutlaka barajı geçmeli diyerek, HDP’yedestek verenler, oy isteyenler:

HDP’nin örgütleri, "Ermeni Soykırımını Unutma" pankartını açarak yürürse, sorun gibi görülmeyebilir amaHDP %10 barajını aşıp, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girerse, durum değişecektir...

Örgütler, HDP yönetiminden cesaret almadan böyle bir pankartla yürüyebilirler mi?

Bu yürüyüş HDP’nin "Sözde Ermeni Soykırımını" kabul ettiğinin ve TBMM’ye girdiklerinde de bunu ilan edeceklerinin işaretidir!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti o zaman da, batılı devletleri kınadığı gibi, kendi Parlamentosunu mu kınayacak?

Türkiye, HDP’den yükselen bu sesi nasıl susturacak?

Dünya bu halimize ne diyecek?

Ve HDP mutlaka barajı geçmelidir diye çırpınanlar:Siz bu işe ne diyeceksiniz?

Atatürk Cumhuriyetine sahip çıkan, O'nun ilke ve devrimlerini koruyan, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünden yana olan partilerin, barajı aşması için gayret göstermek yerine;

"Ermeni Soykırımını unutma!" diyerek, soykırımı tanıyan batılı devletlerin yanında saf tutan bir partiyeoy isteyenler: Millet, size cevabını 07 Haziran’da sandıkta verecektir!

Derin Kaygılarımla,

Ulusalcı Gönüllüler adına

Engin Hanımefendi, yaşadığımız ibretlik dramı işte böyle sade, açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuş! HDP’nin bu toprakların partisi olmadığı, Türkiye ile hiçbir illiyet bağının bulunmadığı, şoven bir etnik Kürt milliyetçiliği yaptığı, emperyalizmin hizmetinde olduğu bir bakışta görülüyor? Arif’i tarife gerek var mı?

Şimdi ülkemizde HDP avukatlığı yapan entel dantel takımı, yeni CHP’nin Cumhuriyetçi (!) yıldız yazarları ile yeni CHP’nin öngörülü (!) yöneticilerine bazı sorular soralım?

1. Yukarıdaki satırların yazarı hangi partinin üyesidir?

2. HDP’nin barajı geçmesi için bir takım gizli işler çevirirken, Vatan Parti’si ile alıp veremediğiniz nedir?

3. Selina Doğan adlı hanımefendiyi, hem de birinci sıradan aday gösterirken,HDP’nin Ermeni yalanı hassasiyetinden ilham aldınız mı?

4. HDP ile hangi ortak fikir ve düşünceleri paylaşıyorsunuz? Aradaki irtibatı 705 mi sağlıyor?

5. HDP avukatlığını niçin yapıyorsunuz? Batı mı sizden böyle bir talepte bulunuyor?

Demokrasi, özgürlükler, insan hakları dümeni ile bu ülkeyi bölmeye çalışanlar bugüne kadar bu kirli ve sinsi planlarını büyük Milletimizin çoğunluğundan gizlemeyi başardılar. Türk milletini Anayasa’dan kazımak, ülkemizde özerk yapılar oluşturmak partilerin yazılı hedefleri haline geldi. Belki göremiyorlar ama bir millet uyanıyor…

Unutmayalım, ABD’nin gelmiş geçmiş en nitelikli başkanı Abraham Lincoln’ün dediği gibi, “Bazı insanları her zaman, bütün insanları bazen kandırabilirsiniz. Ama bütün insanları her zaman kandıramazsınız!”

Türk Milleti bu kara tabloyu bütün boyutları ile gördüğü andan itibaren kaçacak delik arayacaklardır…

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster