‘İzindeyiz’ yanlış anlaşılırsa

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

‘Bir tek şeye ihtiyacımız var. O da çok çalışmak’ diyen bir Ata’nın çocukları olarak yere göğe ‘izindeyiz’ yazıp, sonra da koca koca laflarla yapılanı savunup, izinde olmayı da yanlış anlayıp, köşe dönmeye uğraşınca, işte bir millet böyle gırtlağına kadar borca batıyor.

Kimi zaman talih oyunları peşinde, kimi zaman şark kurnazlığıyla vurgun hevesinde, kâh kömür karşılığında, kâh bankamatik kadro geldiğimiz nokta bu. Herkes diğerleri çalışsın, kendisi avantadan para kazansın telaşında.

Çok çalışana ‘keriz’ muamelesi yapan bir toplumun, sonuçta tüketime dayanıp refaha ulaştığını zannetmesinden daha doğal ne olabilir ki? Oysa izinde olması gerekenler yok canlarıyla, demir kumbaralara biriktirdikleriyle ve çok çalışarak bir ülke yaratılar.

Peki ya şimdi? Suç sadece yan gelip yatanda değil. Öylesine büyük bir beyin yıkama söz konusu ki, çalışmadan kazanmak, parayı para ile bulmak bu memleketin insanlarının beynine ‘global ekonomi’nin bir gereği imiş gibi kazındı. Ama o globalleşen ekonomi kağıtlar üzerine kurduğu saadeti, kumar masasında 2008 yılında kaybetti.

Bugünlerde televizyon ekranlarında bir reklam dönüyor. Bir sigorta şirketine ait… Üstelik ‘izindeyiz’ günlerinin değerini çok iyi bilmesi gereken bir kuruluşa… Daha önceki reklam filmleri ile göğsümü kabartan bu kuruluş ‘bu sefer olmadı’ dedirtti.

Reklam bir anaokulu gösterisinde geçiyor. Meslekler geçidinde çocuklar tek tek öne çıkıp, büyüyünce ne olacaklarını söylüyorlar. Doktor, astronot, anne olacağını söyleyenin ardından 21. yüzyılın tikisi görünümünde bir evlat gelip şu sözleri söylüyor:

“Ben büyüyünce emekli olacağım”. Buraya kadar sorun yok, elbette Türkiye’de emekli olmak kolaysa… Ama asıl sıkıntılı sözler bundan sonra geliyor: “İşe gitmeden para kazanacağım, keyfime bakacağım.” Ve tüm salon şevkle ayağa fırlayıp, çocuğu alkışlıyor.

Yani keyfine bakacak çocuğun ideali anne, doktor ya da astronottan daha kıymetli olacak ki, izleyici sıralarından ekstra teveccüh görüyor. Eminim ki, firma meseleyi böyle düşünerek, yani kötü niyetle bunu yapmadı. Bireysel emekliliği özendirmenin bir yolu olarak gördü, lakin bu yeterli mi?

Siz çocukların olduğu bir reklam filminin en çok çocuklar tarafından seyredileceğini bilmiyor musunuz? Büyükler zaten avanta peşinde koşup, köşeyi dönme derdince olduğundan sorun yok. Fakat gelecek kuşaklara işe gitmeden para kazanmanın mümkün olduğunu öğretmek sizce doğru mu?

Emekliliğin, bir uğraş, çaba ve yılları sair emek sonucunda kazanılan bir hak olduğu gerçeği ortadayken, bunu söylemez ve işe gitmeden keyfine bakacak nesillere mesaj yollarsanız, işte orada ayıp etmiş oluyorsunuz. Belki bu yaklaşım Türkiye’de birçok kuruma yakışabilir. Hatta dikilmiş elbise gibi üzerine de oturabilir.

Ama ‘İzinde’ olunacak yılları gören bir yapının iştiraki olarak bu firmanın, reklamlarında daha çok sorumluluk taşıması gerekiyor. Elbette halen ‘İzinde’ ise…

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster