Türkiye’de siyasetin ekonomiyle ilişkisinin en kritik noktalarından birini kamu ihaleleri oluşturur. Her dönemde tartışmalara neden olan, fakat son dönemde davetiye usulüne dönerek daha büyük soru işaretlerini barındıran ihaleler kapalı kutu gibidir.
Özellikle muhatapların sağlıklı bir biçimde görüşü alınmaksızın ya da uygulamada etki yapmasına izin vermeksizin oluşturulan Kamu İhale Kanunu, çıkarılmasının ardından defalarca değiştirildi. Elbette rantın oluştuğu yerde sıkıntılar da bitmiyor. Bu sıkıntıların temelinde de Kam İhale Kurumu geliyor. Eğer bu ülkede kamu eliyle yaratılan rantın ve yatırımların kozmik odası neresidir dersek, rahatlıkla bu kurumu gösterebiliriz.
Çünkü yolsuzluk iddialarının gündeme geldiği süreçte, bunların doğru olup olmadığını anlayabilmek ancak burada sağlıklı bir inceleme yapmakla mümkün olabilir. Nitekim dün Ankara Polisi Kamu İhale Kurumu’nda ani bir baskınla arama yaptı. Üç kurul üyesi ile 20 işadamının gözaltına alındığı operasyon sonrasında çok sayıda belge ve dijital veriye el konuldu. 2 yıldır devam ettirilen soruşturmada 48 dosyada ihaleye fesat karıştırıldığı iddia ediliyor.
Mesele basına yansıyınca kurumdan bir açıklama yapıldı. Mesele küçültülerek birkaç personelin odasında yapılan araştırma olarak nitelendirildi. Kurumun da gelişmeleri yakından takip ettiği duyuruldu.
Şimdi öncelikle söz konusu olan Kamu İhale Kurumu ise ve burada baskın ile arama yapılıyorsa, bunu sıradan bir olay olarak görmek mümkün değil. Hele ki bunca iddia havada uçuşurken... İkincisi kurumun hadiseyi küçültmeye yönelik beyanatı da ayrıca dikkatleri buraya çekti.
Fotoğrafa genelden baktığımızda birkaç açıyı ortaya koymak gerekiyor. Birincisi yapılan arama son süreçte Ankara’da iktidar içinde devam eden güç mücadelesinin bir yansıması olabilir. Çünkü MİT çıkışının hemen ardından yapılmış olması manidâr…
İkinci açı, iktidarı oluşturan güçler koalisyonu içinde bir rant kavgasının uzantısı mıdır? Çünkü son dönemde rantın ve bunu kamu yoluyla sunmanın yolu olan ihalelerin paylaşımlarıyla ilgili tartışmalar yaşandığını biliyoruz. Bunda ekonomik tedbirlerin ve kısılan kamu yatırımlarının da, iddia odur ki açgözlülüğün de rolü var.
Üçüncü bir bakış açısıyla bu ‘adam yeme olarak nitelendirilen türden bir operasyon olabilir mi’ sorusunu gündeme getirir. Yani içeride gerçekleşebilecek olası bir yolsuzluğun açığa çıkmasını engelleyecek personelin devre dışı bırakılması ve ‘yavuz hırsız ev sahibini bastırır’ türünden bir atılım da ihtimal dahilindedir.
Özetle meseleye soğukkanlı yaklaşmak ve gelişmeleri dikkatle izlemek lazım. Fakat bence söz konusu olmayan tek ihtimal, bunun münferit bir yolsuzluk soruşturması olduğudur. Özellikle sektörün bileşenleriyle konuştuğunuzda kozmik odadan pis kokuların gelme ihtimali yükseliyor. Bu nedenle olasılıklara karşı objektif olunmalı, ama bu kozmik oda operasyonunun küçümsenmesine izin verilmemelidir.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr