CHP'nin yeni yönetimi için hüsrana çağrı yapanlar, aslında AKP değirmenine su taşıyor

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

CHP seçim hezimeti nedeniyle olağanüstü kurultay düzenlemek zorunda kaldı. Ancak Kurultay, 5-6 Eylül tarihlerinde “yangından mal kaçırır” gibi yapılacak! Delegelere hâkim olan yeni yönetim, adaylar çalışma yapma fırsatı bulmadan, baskın seçimle kendini garanti altına almak istiyor. Devekuşu gibi kafasını kuma gömmüş parti yönetimi, sadece kendini kandıracak. CHP seçmenindeki huzursuzluk duygusu giderek öfkeye dönüşüyor!

Kılıçdaroğlu ve ekibi, ilke, erdem, değerler, CHP’nin köklü tarihi gibi kavramları tamamen bir kenara atmış, menfaat örgütlenmesine öncelik vermiş. Milletvekillerine verdikleri mesaj açık ve net: “Akıllı olun, şunun şurasında genel seçimlere kaç gün kaldı? Uslu durun ki sizi yeniden kaymak bölgelerden aday yapalım!”

Kamuoyunun yakından tanıdığı birçok saygın yazar ve aydın, çok satılan yayın organlarında yıllardır yurtsever insanlara şöyle seslendiler: “Evet, biz de onlarca sorun sahası olduğunu biliyoruz ama başka çaremiz yok! AKP mi iktidarda kalsın, içiniz kan ağlasa da oyunuzu CHP’ye verin!” Bence asıl sorun, aslında bu çağrının ta kendisidir. Bu çağrıyı yapanlar, yıllardır, belki de farkında olmadan ülkeye kötülük yapıyorlar. Ve bu çağrıların, “dipsiz kuyuya taş atmaktan” farklı olmadığını yıllar içinde yaşayarak öğrendik. Bu çağrıların sonu hep hüsranla bitti. Eğer, akıllanmazsak, korkarım bu süreç daha uzun yıllar devam edecek!

Çünkü bir sistemi yıkmak istiyorsanız, yapılacak ilk şey, onun yerine koyabileceğiniz “uygulanabilir ve kabul edilebilir sistemi” ortaya koymaktır. Eski sistemi, çeşitli boyutlarıyla eleştirerek, kötülüklerini sergileyerek deviremezsiniz. Yerine önerdiğiniz yepyeni bir sistem olmalı!

Bilindiği üzere, tarihteki ilk köle isyanı olarak bilinen Spartacus (MÖ 109-71) hareketi, MÖ 30 yılında 70 kişi ile başlamıştır. İsyan gelişerek büyümüş 70 bin kişilik köle ordusu Roma’nın surlarına kadar gelip dayanmıştır. Ancak askeri başarı şansı varken, anlaşılmaz bir şekilde Köle Ordusu güneye çekilmiş ve daha sonra Roma Ordusu tarafından mağlup edilmiştir.

Her ne kadar başarı kazanmamışsa da bu isyan, sonraki yıllarda dünyadaki ezilenlerin direniş mücadelelerinin ilham kaynağı olmuştur. Ancak kabul etmeliyiz ki Spartacus’ün başarı şansı hiç yoktu! Çünkü Roma’nın kurduğu düzene karşı hiçbir zaman bir seçenek sunamadı. Bir ilkeyi veya düzeni, ancak başka bir ilke ve düzen önererek yıkabilirsiniz.

Alexsandre Puşkin’in (1799-1837) ünlü, “Yüzbaşı’nın Kızı” romanını bilirsiniz. Filmi de çevrilmişti. Kazak Yemelyan Pugaçov (Pugaçef-1740-1775)’un, 1772-1775 arasında II. Katerina (1729-1796) dönemimde Rusya’yı sarsan köylü-işçi isyanını konu alır. Pugaçov, Ruslara göre bir asi, Kazaklara göre milli bir kahramandır. Pugoçov da, tıpkı Spartacus gibi, Moskova yolundayken ve o bölgedeki serfler (toprağa bağlı köle) isyana hazırken, birdenbire güneye çekilmeye karar verir ve sonunu hazırlar.

Osmanlı cephesinden kuvvetlerini çeken Rusların, askeri olarak durum üstünlüğü sağlaması üzerine, Pugaçov’u bizzat kendi adamları yakalayarak Ruslara teslim ederler. Pugaçov’un da, tıpkı Spartacus gibi hiçbir başarı şansı yoktu. Çünkü O da, Rusya’ya yeni bir ilke, yeni bir düzen, yeni bir sistem önermeden, bu işe girişmişti.

Elimizi vicdanımıza koyarak söyleyelim. CHP’nin AKP’den ne farkı var! ABD, AB ve uluslararası meselelere yaklaşımı aynı. Ekonomik görüşleri, küresel sisteme uyumu, özelleştirmeye bakışı, AB gümrük birliğine bağlılığı aynı. Laiklik, türban, çarşaf konusundaki görüşler benzer. Açılımı, belki de yaratıcısı AKP’den bile daha hararetli savunuyor. Kendi şanlı tarihinden utanıyor! Dersim takıntısı hastalık haline gelmiş. Hizmet hareketi konusunda AKP’yi bile sollayarak, neredeyse, eski Bakan’ı aratacak tarzda “önüne yatar” hale gelmiş! Konuyu uzatırsam bu makalenin alanına sığmaz!

Bu nedenle, ancak yeni bir uluslararası denklem, yeni bir iç siyasi yapı, yeni bir ekonomik model sunarak halkın karşısına çıkacak CHP’nin seçenek sunma, dolayısıyla başarı şansı vardır. Anlı şanlı yazarlar, “Gelin bu partiyi destekleyin!” diyorlar. Bu partiyi, bu yöneticileri, bu ideolojisi ile desteklemek çıkmaz bir sokağa girmektir. Başarı şansı yoktur. Bu yazarlar, eğer gerçekten bu ülkeye yürekten bağlı iseler, Atatürk ilke ve devrimlerini, sözde değil özde savunuyorlarsa, Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinden hesap sormalı ve Türkiye sevdalılarını bu yönde teşvik etmelidirler.

CHP’nin bu çizgisini savunanlar, yanlarından Kayahan’ın “Esmer Günler” şarkısını eksik etmesinler:

“Demek yine bana hüsran

Bana yine hasret var

Yine bana esmer günler düştü, eyvah

Yine bana hüsran bana yine hasret var…"

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster