Türkiye bir kez daha sandık başına gitti. Seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı tablo, AKP’nin galibiyetiyle sonuçlandı ve bunu ayrıca değerlendirmek mümkün. Fakat asıl önemli olan bu sonuçtan ya da bir hükümet kurulmasından çok, ülkeyi nelerin beklediği.
Yani film bitti; biletler yandı; gelelim gerçek gündeme… 7 Haziran seçimlerinden önce de yazdığım gibi, Türkiye’nin önünde çözülmesi gereken problemlerin içinde siyasetteki belirsizliği rolü yüzde 5’i geçmez.
O dönem de belirttiğim gibi, AKP yüzde 99 alsa bile sorunlar alenen ortada duruyor. Yani mesele bu siyasi yapıyı da çoktan aşmış, bilhassa ekonomi Türkiye’nin sorunu haline gelmiştir.
Lastik patladığında, muhalefetiyle iktidarıyla mevcut siyasi beceriksizlik kokan bu yapıda sonucu çok değiştirmeyecek, kimin direksiyonda olduğuna ilişkin, faturanın çıkarılacağı adresi belirleyen bir ayrıntıdır.
Zira yaşayacaklarımız geriye dönük 12 yılda yapılan hataların bir sonucu olacaktır. Elbette bu tabloda işin müsebbibinin iş başında olmasının da siyasi sonuçları olacaktır. Yani keyifle izlediğiniz film bittiyse, gerçek konuları tartışmaya başlayalım.
Şimdi hükümet kurulma çalışmaları ile uğraşacağız. Oysa biz bununla ve seçim sonuçlarıyla birlikte muhalefette başı çeken kısır tartışmalarla oyalanırken; Türkiye’nin sanal ve göstermelik de olsa, bir bütçe çalışması yapma zorunluluğu ortada duruyor olacak.
Bölgemizdeki jeopolitik mücadelenin sonuçlarını iliklerimize kadar hissetmeye devam edeceğiz. Dünya ekonomisinde rekabet kızışırken, yeni modeller ve paktlar konuşulurken, biz ortada kalmışlığımızın ve hiçbir yere istenmiyor olmamamızın sıkıntısını yaşıyor olacağız.
Reel sektörde vade ve tahsilât sorunları ayyuka çıkmış, daralan dünya pazarında da, ödeme sistemlerinin tüketici nezdinde tıkandığı iç pazarda da iş hacmi sıkıntısı kendisini hissettirecek; belki de işsizliği rakamlardan ibaret saymamayı, bunu hayatın bir gerçeği ve ülkenin çözmesi gereken bir sorunu olarak algılamaya başlayacağız.
Ülkede seçim sonuçlarının sarhoşluğu ya da üzüntüsü yaşanırken, dünya kutuplardaki erimeyle yeni lojistik haritasını tartışıyor olacak. İçeride sıkışan yabancılar bu ortamdan faydalanıp riski satmanın fırsatını bulacaklar.
Biz hükümet peşinde koşarken, insanlar yine işsiz kalmaya devam edecek, işbaşında cinayet gibi kazalarda kayıplar olacak, birileri yine haksız kazanç elde etmenin yollarını arayacak, medya yine el değiştirecek ve belki de güney komşularımızda ekstra haraketlilikler yaşanacak.
Biz hükümet peşinde koşarken, dünyada gelişmişler, gelişmekte olan ülkelere yeni faturalar yükleyecek ve belki de üstlendiğimiz faturanın farkında olamayacağız. Biz hükümet peşinde koşarken çok şeyi kaçırıyor ve sorunlar kapımızın önüne geldikten sonra fark etmenin yeni bir versiyonunu yaşıyor olacağız.
Türkiye şimdi seçimini yaptı ve bundan sonra günlerce iktidarıyla muhalefetiyle gündem koltuk olacak.
Çünkü biz seçim sonuçları peşinde koşarken belki de FED faiz silahı çekmiş, Çin hamle yapmış, Rusya Suriye tavrını sertleştirmiş, Avrupa da mültecileri kapımıza koymuş olacak. Ve inanın ortadaki riskler ve sunulan çözüm önerileri kimin kaç oy aldığı ve nasıl bir iktidar kurulduğuyla hiç ilgili olmayacak.
Çetin Ünsalan