Türkçe, ülkemiz sathındaki sımsıcak yorgandır. Onunla örtünürüz, onunla anlaşırız ve onunla güleriz, ağlarız. Onsuz yaşam düşünülemez ve düşünülmesi dahi teklif edilemez! Türkçe yurdumuzda yaşayan Türk'ündür, Kürdündür, Müslümanındır, gayrimüslimindir ve kısacası hepsinin toplamı Türk milletinindir. Bütün, parçalardan oluşur ve parçalar bütünleştikçe çok yönlü zenginlik artar.
Milletler oluşurken ekseriyetle; baskın olan, güçlü olan ulusal diller etrafında kenetlenmeyi getirmiştir. Türkiye'de de Türkçemiz hepimizi birleştiren ana unsurların başında gelir. Türkiye'yi ne birleştiriyor deseler; anında Türkçe yanıtını veririz. Bu çok doğru ve yerinde bir tespittir.
Anadili ne olursa olsun, ortak anlaşma dili ile kaynaşması, içinde erimesi ve zamanla kaybolması kötü değil iyi bir şeydir. Diller birbiriyle karıştıkları oranda daha fazla gelişeceklerdir. Zaten milletlerin sönümlenmeye başlaması aşamasında dillerden çoğu da sönümlenecek ve daha zengin diller oluşacak. Türkçe bu bakımdan dünya dilleri arasında en şanslı olanların başında gelir.
San Marino, Andorra, Bahreyn, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri vb uyduruk, gereksiz küçük devletimsi oluşumları saymazsak, dünyada kurulmuş ülkelerin içinde birden fazla dil kullanılır.
TÜRKİYE KÜRTÇESİ VE DAYATMALAR
Türkiye'de epeydir Kürtçe'nin resmi ve öğretim dili olması yönünde çabaların arttığını görüyoruz. Türkçeye karşı tüm anti propagandalara rağmen ikinci bölümde de inceleyeceğimiz gibi, Kürt gençlerinin ezici çoğunluğu Kürtçe yerine Türkçe konuşuyor.
Kürtçe ve Zazaca'nın Anadolu coğrafyasında Türkçe gibi gelişim göstermesi ve eğitim dili haline gelmesi oldukça zor. 83 milyon vatandaşımızı ekonomik, kültürel, ruhi şekillenme gibi olgularla beraber dilde birleştirmekte ve bu dil Türkçedir.
Türkiye Kürtçesi ve Türkiye Zazacası Anadolumuzun güzel dillerindendir. Onları yadsımak, önlerine engeller çıkarmak yanlıştı ve bu yanlış esas olarak düzeltildi. Dilleri, dayatmalarla kabullendirmek yönteminin doğru olmadığında bir avuç bölücü dışında herkes hemfikir! Kürtçemiz ve Zazacamız konuşulsun, geliştirilsin, kurumlaşsın. Buna bir itirazımız yok. Zira bu yönde epey mesafenin kaydedildiğini biliyoruz.
Türkçeye yasak koymak, Türkçeyi yabancı dil saymak, Kürtsen Kürtçe konuş demek, sömürge dilidir söylemlerini dayatmak son derece yanlış ve tehlikeli bir adımdır. Ayrıca, Türkçe yerine anadilin Kürtçeyi kullan gibi çağdışı, gerçekle örtüşmeyen yasakçı zihniyetler Kürdümüze zarar verir. Daha önceleri Aydınlık Gazetesi'nde konuyu işlemiştik ve bu türden girişimleri mahkûm etmiştik.
Son bir hafta içinde Kürtçü sitelerde Kürt Dil Platformu'nun açıklamaları genişçe yer buldu. Kütçeye resmi dil statüsü verilmesi ve eğitim dili olarak kullanılması, Türk Dil Kurumu'nun Kürtçeye yönelik çalışmalar içine girmesi yönlü önerilerle karşılaştık ve konuyu bir kez daha ele aldık. Gönül isterdiki konunun uzmanları, dilbilimcilerimiz meseleyi enine boyuna işleyerek kafalardaki soru işaretlerini gidersinler. Ama olmadı!
SEÇMELİ DERS KÜRTÇE VE ZAZACA
Bilindiği üzere 5,6,7 ve 8'ci sınıflara kadar ''Yaşayan Diller ve Lehçeler Bölümü'nde Kürtçe (Kurmanci) ve Zazaca (Kırmacki) seçmeli ders tercihinde bulunulabilir. 21 Ocak 2021 tarihine kadar başvuran ailelerin çocukları bu haktan faydalanacaklar. Fakat bölücü partiler bunu da istismar ederek Kürdümüzü yanlışa yönlendiriyorlar.
Kürt Dil Platformunun açıklamaları bile yalnız başına Kürtçülerin asıl amacını açığa vurmaya yetiyor. Kürdümüzün Türkçeyi en iyi şekilde öğrenmesini öneren tek bir cümlelerine rastlayamadık. Kürt Dil Platformu (PZK) sürekli ''97 yıldır Kürtçe eğitim dili olarak kabul edilmedi'' diyerek Türkiye'yi ve tarihini sorgulama kurnazlığına başvuruyor. Kürtçe'nin (Zazaca Kürtçe değildir ve başlıbaşına bir dildir) resmi dil olmasını ve Türkiye'den ayrı ''Kuzey Kürdistan''da ''tüm hakların'' tanınmasını istemektedir. Nihai amaçlarını ise PKK dışındaki Kürtçü particikler şöyle dillendiriyorlar: ''Kürtçeyi öğrenerek büyüyen çocuklar, Kürt milletinin geleceğini örmede de temel taşları örmeye başlayacaklardır.'' Yani Kürtçe bahane sözde ''Kürdistan'' şahane!
TDK VE KÜRTÇE
Geçen günlerde Kürt Dil Platformu, Türk Dil Kurumu'nun (TDK) Kürtçe'ye ilişkin çalışmalar yapması talebiyle, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde basın toplantısı düzenledi.
Platform Sözcüsü Şerefxan Cizirî, TDK tarafından Diyarbakır'da bir 'Kürtçe şubesi' ya da Ankara'daki merkezde 'Kürtçe şubesi-kürsüsü' açmasını talep ettiklerini söyledi.
''Kürt kimliğinin ve dilinin hâlâ Anayasal güvenceye alınmamasının eşitlik, adalet ve demokrasi kavramlarıyla bağdaşmayan bir tutum olduğunu, Kürtlerin eşitlik duygularının insan hakları ve demokrasi temelinde güçlenmesi, doğal olarak kültür ve kimlik haklarının kabulünü görmeye başlamalarıyla mümkündür. Elbette ki, kültürel ve kimliksel varlığın en önemli belirtisi olan dilin önemini siz dil uzmanlarına anlatma niyetinde değiliz, amacımız adalet ve vicdanın dilini konuşturmaktır. Kürtler, Türkiye'de bütün kurumlarında kendini, kendi diliyle yaptıkları kültürel faaliyetleri görmek istiyor. Başka bir ifadeyle, kültürel ve kimliksel varlığının kabulünü, kültürel faaliyetlerle ve özellikle diliyle görmek istiyor'' dedi.
TDK bünyesinde ''Kürtçe şubesi'' veya ''Kürtçe Kürsüsü'' kurulmasını tartışmaya açmak yanlış bir önermedir. Zaten böylesi bir oluşuma TDK müsaade etmeyecektir. Kürt Dil Platformu gerçekleşebilir önerilerde bulunmak yerine, Türk milletinin öznesi Türkçe'nin yanı sıra Kürtçe'nin de resmi dil statüsüne kavuşmasını amaçlıyor. Kısacası Türkiye'de Türk Dil Kurumu'yla (TDK) aynı statüye sahip ''Kürt Dil Kurumu-KDK'' oluşumunu dayatmaktadır.
Peki, Kürtçe ve Zazaca ''kurum'' oluşturulamazmı? Bunun önünde herhangi bir yasal engel yoktur. Kürtçe kursların varlığı bilinmektedir. Ayrıca dernekler kanunu çerçevesinde kalarak ''dil dernekleri'' kurulmasını engelleyen bir şeyde söz konusu değildir.
Mesele Kürtçe ya da Zazaca'nın öğretilmesi değildir. Açıklamalarına bakıldığında Kürtleri, Türk milletinin içinde değil dışında göstermekte; ''Kürt milleti'' denilerek ve Türkiye - Kuzey Kürdistan denilerek bu ayrım konulmaktadır. İki dil, iki millet taktiğini uygulamada Kürtçe ve Zazaca kullanılmaktadır.
Kürt Dil Platformu Sözcüsü Şerefxan Ciziri: ''Kürtlerin dillerini korumak ve gelecek nesillere aktarmalarının onların en doğal hakları ve Türkiye'nin de en temel görevlerinden biri olduğunu'' ifade etti ve platformun önerilerini maddeler halinde sıraladı. Bu maddeler içinde ''Uluslararası Kürtçe Sempozyumu'' düzenlenmesi önerisi dikkatimizi çekti. Bazı masumane maddelerin arasına serpiştirilen öneri ''Kürtçeyi'' uluslararasılaştırma projesinin parçası olduğu hemen göze çarpmaktadır.
DİL AĞI VE HEZ-KURD
Kürt Dil Platformu (KDP) Sözcüsü Şerefhan Ciziri başka bir Kürtçü siteye yaptığı açıklamada: ''Kürt Dil Platformu ve Kürt partileri olarak anadili sorununu Kuzey Kürdistanlı Kürtlerin ana sorunu olarak belirmeliyiz'' dedi. Bu kesimlerin ağzından yurdumuz Türkiye, birlik, ortak dilimiz Türkçe gibi sözcükleri asla bulamazsınız. Silah ve siyaset üzerinden gerçekleşemeyen bölünme dil üzerinden yapılmaya çalışılmaktadır.
Kürt Dil Platformu alanında tek değildir. HÜDA PAR ve HAK-PAR'ın yörüngesindeki Dil Ağı ve Hez-Kurd gibi oluşumlarda kuruldu. Marjinal Kürtçü partileri ''Kürtçeler'' bile birleştiremediğine göre sorunun böyle çözümlenmeside mümkün görünmüyor. Türkiye Kürtçesi ve Türkiye Zazacası bölücülere değil bize, Türkiye'ye aittir. Kürtçe ve Zazaca Kürtçülere bırakılacak kadar basit değildir.
PZK - Dil Ağı ve Hez-Kurd'tan yapılan açıklamalara Dersim Dernekler Federasyonu DEDEF'te katıldı: ''Seçmeli ders olarak ‘Zazaki/Kırmançki'yi seçin'' çağrısında bulunan DEDEF bölgecilikte başı çekenlerden.
Şerefxan Ciziri gelecek programlarında Ankara'yı ziyaret ederek yeni kurulan partilerin (DEVA-GELECEK vb) yetkilileriyle görüşeceklerini belirtti.
BİZİM TÜRKÇEMİZ
Hepsine birden; çekin elinizi Kürdümüzün, Zazamızın yakasından ve düşün yakalarından diyoruz. Sizler yüzünden Kürdümüz ve Zazamız zor günler geçirdi. Etnik ve dini bölünmeleri kışkırtan böylesi girişimler Türkiye halkının birlik ve dirliğini bozuyor. Kardeşi kardeşe düşüren Kürtçülere, Zazacılara karşı çıkmak ve tecrit etmek her yurttaşımızın görevidir. Bu topraklarda etnik kökene dayalı siyaset yürütülmesine aman verilmemeli.
Türkiye, dil birliğini esas olarak sağlamış ve geri dönülmez bir biçimde süreç tamamlanmıştır. Türkçe dışında hiçbir dilin ülkemiz sathına yayılma ve ortak dil haline gelme şansı yoktur. Bu gerçeğin ışığında önerilerin getirilmesi birlik ve kardeşliği güçlendirir.
''Türkiye Cumhuriyetini Kuran Türkiye Halkına Türk Milleti Denir!
''Türkte Biziz Kürtte Biziz Hepimiz Türk Milletiyiz''!