ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, “Başkan Trump’ın onayıyla Suriye politikasını yenilediklerini” ifade etti. Çekilme için üç koşul ortaya koydu: “Suriye’deki çatışmaların sonlanması, soruna siyasi bir çözüm bulunması ve İran bağlantılı tüm güçlerin Suriye’den çıkması!” Ayrıca, kesin bir ifade kullanmasa da Kuzey Irak’taki çekiç güç benzeri, “uçuşa yasak bölge” gibi uygulamaları da gözden geçirdiklerini ima etti. Tabii ki bunlar yasak savıcı mahiyette diplomatik söylemler… ABD’nin gerçek niyetini anlayabilmek için geçmişte yaptıklarını gözden geçirmeliyiz. ABD’nin faaliyetlerini kısaca hatırlayalım:
IŞİD PKK’YA ÇALIŞTI!
Önce IŞİD gibi insanlık düşmanı bir canavar ortaya çıktı! Bu canavar kademe kademe Kuzey Suriye ve Fırat’ın doğusuna yerleşti. ABD, PYD marifetiyle, başlangıçta AKP hükümetinden de aldığı destekle IŞİD’i tasfiye etti! IŞİD’in boşalttığı alanlara PKK/PYD yerleşti! PKK/PYD’nin doğuya doğru genişlemesini TSK durdurdu. ABD Irak sınırına yakın bölgelere büyük lojistik üsler kurdu. PKK’nın bazı unsurlarını Kandil’den Irak’taki Sincar bölgesine naklederek Suriye-Irak terör bağlantısını tesis etti.
TERÖR ORDUSUNA DESTEK
ABD, Kuzey Suriye’de 15 askeri üs ve büyük hava radar istasyonları tesis etti. Ayrıca çok sayıda taşınabilir radar sistemi konuşlandırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesine göre, 18 bin TIR, 3 bin kargo uçağının naklettiği silah ve cephane PKK’ya teslim edildi. 65 bin kişilik bir terör ordusu ABD bütçesinden maaşa bağlandı. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelere PYD’ye mali destek vermesi yönünde baskı yapıldı. PKK’nın ekonomik olarak ayakta kalabilmesi için ABD bir dizi düzenleme yaptı. Hidrokarbon ve su kaynaklarına PKK’nın el koymasına göz yumuldu. Geniş tarım alanlarındaki ürünler PKK’ya yönlendirildi. Ayrıca ABD, Afganistan’da yaptığı gibi PKK için gizli uyuşturucu tarlaları kurdu. Bütün ekonomik değerlerin Kuzey Irak üzerinden PKK için dünyaya pazarlanması için bir mekanizma oluşturuldu. Bu mekanizma aynı zamanda Kuzey Suriye’deki devletçiğin ayakta kalması için ekonomik bir alt yapı kurulmasını da hedefliyor.
PKK’YI DEVLETLEŞTİRME
ABD, PKK varlığının devletleşmesine yol açacak girişimlere hız verdi. PKK’yı Kuzey Suriye’de konfederal bir yapıda yönetici kesim olarak organize etti. PKK’ya yönelik Suriye ordusunun müdahalelerine askeri olarak karşı koydu. Cenevre sürecine PKK’yı da dâhil etmek için çabalarına devam ediyor. ABD üst düzey askeri ve sivil yetkililerin azılı PKK teröristleri ile yaptıkları toplantılar vakayı adiye oldu. ABD, aynı zamanda Suriye ve Irak’taki enerji kaynaklarının kendi şirketleri tarafından işletilmesi için doğrudan ve dolaylı baskılarını artırarak sürdürüyor. Menbiç’te olduğu gibi Türkiye’yi oyalama ve uyutma taktiklerinedevam ediyor. Tecrit edilmiş şekilde yaşam olmadığını bildiği için ABD’nin Kuzey Suriye’yi, Kuzey Irak ile birleştirmek için yoğun çaba sarf ettiği görülüyor. ABD, Kuzey Irak’ta tampon bir bölge oluşturma potansiyeli olan her türlü olanağı zayıflatmak ve dağıtmak için elinden geleni yapıyor. Bağdat ile Türkiye’yi, Barzani bölgesini devre dışı bırakarak birleştirecek Ovaköy Sınır Kapısı’nı ABD bu nedenle bir tehdit olarak görüyor.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
ABD’nin Suriye için istediği bir bölünme anayasasıdır. Çünkü ABD teklifindeki ilk koşul, “Cumhurbaşkanlığının yetkilerinin bölgesel hükümet kurumlarının bağımsızlığını garanti alacak şekilde düzenlenmesidir.” Bu hüküm, tek başına bile ABD’nin niyet ve maksadını deşifre etmektedir. Türk yetkililerin anayasa konusunda özensiz ve kaba değerlendirme yaptığı gözlenmektedir. Bu tür anayasalar altın tepsi içinde PKK’ya devlet benzeri yapılar sunar.
Görüldüğü gibi, diplomatik söylemleri bir kenara bırakıp emarelere bakarsak, ABD’nin Kuzey Suriye için gizli ve sinsi planları olduğu ortadadır. Bu nedenle ABD’yi Suriye’den söküp atmak Türkiye’nin önündeki en öncelikli ve en ciddi sorundur. Bu bölgede ne Rusya ne de İran vardır. PKK’ya verilen askeri teçhizat ve cephanede ana kaygının Türkiye olduğu açıktır. Yapılması gereken, en büyük uluslararası askeri ve diplomatik gücü bir araya getirerek, öncelikle ABD’yi caydırmaktır.
Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, “Türkiye ile ilişkileri normalleştirmeliyiz!” diyor. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “çıbanbaşının Fırat’ın doğusu olduğunu” vurguluyor. İran, “ABD’nin Kuzey Suriye’den çıkarılması gereğini” belirtiyor. Bundan daha güzel bir bölgesel atmosfer yakalanabilir mi? Çorbayı pişirmek için her şey hazır gözüküyor… Nazlanmanın âlemi var mı? Fatura, Türkiye’ye çıkıyor!
Amiral Soner Polat
ulusal.com.tr